Sabah gazetesinde yer alan Erkam Çoban imzalı “İşte Münbiç planı” başlıklı habere göre, Genelkurmay karargahında kurulan özel bir ekip uzun soluklu bir çalışma sonrası, “Sıcak Plan” adı verilen 5 aşamalı Menbiç yol haritasını içeren Suriye'deki askeri harekat stratejisini tamamladı.
Sabah’ta yer alan ve askeri kaynaklara dayandırılan Sıcak Plan’ın detayları:
Askeri planın ilk aşaması Menbiç'e yönelik harekatla başlayacak, Türkiye'ye Fırat Nehri'nin doğusu ve batısını kontrol altına alma fırsatı verecek Menbiç için ilk cephenin, Kobanê ile Girêspî arasındaki stratejik bir noktadan açılacak.
Türk Ordusu açılan cephe hattında 'cep' diye tabir edilen sınır içinde derinliği olan alanlar tesis edecek.
Akçakale tarafından başlatılan harekat, Demokratik Suriye Güçleri'nin (DSG) elinde bulunan Ayn İsa yönünden direkt güneye doğru olacak.
ABD askerlerinin bölgeden çekilmesiyle Ayn İsa'daki ABD üssü de Türk üssü haline getirilecek. Bu hamle Rakka başta olmak üzere Fırat'ın doğusunda Türkiye'nin elini güçlendirecek.
Harekat planının ilk aşamasının nihai hedefi Türkiye sınırları dışında bulunan tek Türkiye toprağı olan ve Rakka'nın 50 kilometre batısında yer alan Ceber Kalesine kadar uzanacak. Tıpkı bir hilal şeklinde oluşturulan askeri hatla Menbiç kuşatılacak.
Operasyonun ikinci cephesi ise Cerablus'tan açılacak. Oluşturulan hilal şeklindeki hatta yıldız ise Menbiç olacak. Bunun içinde Türk Ordusu her iki cephede çeperden merkeze ilerleyecek.
Kara birliklerinin yanı sıra Türk Silahlı Kuvvetleri, havadan asker indirmesi de yapacak. 10'ar kişiden oluşan özel kuvvet ve komando timleri kritik noktalara indirilecek.
Menbiç’in ele geçirildikten sonra Karakozak köyündeki Süleyman Şah'ın eski türbesinin bulunduğu alan ile Misak-ı Milli sınırlarının güney hudut taşlarından biri niteliğinde olan Caber Kalesi de kurtarılarak etrafı güvenli hale getirilecek. Türbe 1973'te Caber Kalesi'nden Karakozak köyüne taşınmıştı. Bu noktadan da şimdiki yerine getirilmişti.
Sabah’ta yer alan ve askeri kaynaklara dayandırılan planın ayrıntılarında, Türkiye’nin Suriye’deki operasyonlarını YPG’yi etkisizleştirmeyi hedefleyen kısa vadeli operasyonlar şeklinde değil, mutlak hakimiyet sağlayacağı uzun vadeli stratejik kazanımlar olarak değerlendirdiği görülmektedir.