Vahap Coşkun: Türkiye ile uzlaşmak PKK açısından da bir ihtiyaç

Gazeteci Yıldıray Oğur’a konuşan Vahap Coşkun, süreç tartışmalarına ilişkin: “Çözüm süreçleri laboratuvar ortamlarında bütün koşullar uygun olduğunda gerçekleşmiyor. Bugün Türkiye ile uzlaşmak PKK açısından da bir ihtiyaç.’’ İfadelerini kullandı.
02.11.2024, Cts - 14:44
Vahap Coşkun: Türkiye ile uzlaşmak PKK açısından da bir ihtiyaç
Haberi Paylaş

Akademisyen, yazar Vahap Coşkun, Serbestiyet’ten Yıldıray Oğur’a konuştu.

Röportajdan öne çıkan notlar şöyle:

‘’Türkiye’de Kürt toplumu bu meselenin artık silahla çözülemeyeceğini, demokratik siyaset içinde çözülebileceğini düşünüyor. Parlamentonun üçüncü büyük partisi DEM. PKK’nın silahla gidebileceği bir yer yok. 

PKK içinde Ortadoğu’daki istikrarsızlıkta İsrail ve ABD çizgisinde yer alalım diyen bir akıl da var. Bu akıl hakim olursa buradan Kürtler lehine bir sonuç çıkmaz. Türkiye’de bir süreç yürütülmesi mümkün olmaz. Benzer bir okuma  Suriye için çözüm sürecinde yapılmıştı, süreç kopmuştu.

Ortadoğu’daki gelişmeler Türkiye’nin pozisyon değiştirmesi neden oldu. Esas neden bu. İç politikada nedenler tali nedenler olabilir. 

Sahların indirilmesi muazzam derecede Türkiye’yi ve Kürtleri rahatlatacak.

PKK hiçbir eylem yapmasa bile silahı Türkiye’ye karşı kullanacağını söylemeye devam ettikçe bizim gerçek anlamda bir normalleşme yaşama şansımız yok.

Demirtaş TUSAŞ saldırısı sonrası PKK’ya “bir siyaset yolu açılırsa ve siz buna karşı çıkarsanız size karşı dururuz” dedi. 

Sürece güveni sağlamak isteniyorsa Demirtaş sürece dahil edilmeli.

Demirtaş’ın serbest bırakılması, sürece katılması güveni sağlar.

PKK, Kandil, Demirtaş gibi aktörleri karşı karşı getirmek süreçte işe yaramaz. 

Çözüm süreci Suriye’de bitmişti. Türkiye Suriye Kürdistan’ına Irak Kürdistan’ına baktığı gibi bakabilirse sorun çözülür. SDG Türkiye ile çatışarak oradaki konumunu sürdüremez. Her işki tarafında da süreçten menfaati var.  Şartlar uygun. Mecliste muhalefet eden sadece İYİ Parti var. 

13 ülkenin çatışma süreçlerini inceledik. Bu süreçler düz bir çizgide ilerlemiyor, kırılmalar olur, süreçlerin başarısı bu kırılmalarda ne yapıldığı belirliyor. 

TUSAŞ saldırısının yarattığı tahribat giderildi.

Esenyurt’taki olayın doğrudan süreçle bağlantılı olduğu kanaatinde değilim. Bu iç politikayla ilgili. Eğer tarafların süreç niyeti varsa bu süreci bitirmez. 2011’de KCK operasyonları yapılmış, siyasetçiler tek sıraya dizilip fotoğraf verilmişti. Ama süreç devam etti. 2013’de çözüm süreci başlarken Paris’te üç PKK’li kadın öldürüldü. Süreç devam etti. TUSAŞ, Esenyurt bu süreci test eden olaylar ama kendi başlarına bu süreci bitirebilecek olaylar değiller. Sürecin derinleştirilmesini isteyenlerin elini zayıflatan bir olay.

Bahçeli’nin bu süreci başlatması çok önemli ve değerli. 2013’de en büyük muhalefet MHP’den gelmişti. 

2028’de Erdoğan’ın seçilebilmesi için kaybettiği Kürt seçmenden bir kısmını tekrar ikna etmesi gerekiyor. Süreç başladığından bu yana AK Partili Kürtlerin moralinin düzeldiğini görüyorum. 10 yıldan sonra Kürt meselesinde müspet bir gündem AK Parti eliyle konuşuluyor.  Bu süreç başarılı olursa o seçmenler tercihlerini gözden geçirebilirler. Bu Erdoğan için bir fırsat yaratabilir. 

Bahçeli 30 Eylül günü katı bir güvenlikçi iken, 1 Ekim günü barış havarileri tarafından barışsever yapılmadı. Böyle bir girişimde bulunduysa bunun arkasında mutlaka bir hazırlığın olması gerekiyor.  Ne Öcalan ne de PKK bu çağrıyı ilk kez Bahçeli’den duymamıştır. Devlet bu hazırlığı önceden yapmakla görevlidir. Çünkü hem devlet hem de Öcalan bir çağrı yaptığında buna muhataplarının uymasını isterler. Devlet de bu kozu boşa harcamak istemez.  Öcalan yarın böyle bir çağrı yaparsa, bu çağrının karşılık bulacağının güvencesi olması lazım. Devlet ve PKK arasında görüşmeler olduğunu medyadan da biliyoruz. PKK yöneticileri bunu açıkladılar. Mazlum Abdi’nin böyle açıklamaları oldu. ‘’

 

Röportajını tamamını izlemek için- https://www.youtube.com/watch?v=XxNxpN06vA0&t=2s

 

Bu haber toplam: 4212 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:16:22:18