Tahsin İnanç Son Makaleler

Neden?

Her yeni gün yeni ve dinamik gelişmelere gebe… Tüm Kürdistan’da ancak özelde kuzey Kürdistan’da ortaya çıkan olumlu zemin ve şartların değerlendirilmesi hayati önemdedir. Yıllarca imkân yok zemin yok, düşman aman vermiyor, dost yok, ilişki yok, dünya.
Neden?
Makaleyi Paylaş
Her yeni gün yeni ve dinamik gelişmelere gebe… Tüm Kürdistan’da ancak özelde kuzey Kürdistan’da ortaya çıkan olumlu zemin ve şartların değerlendirilmesi hayati önemdedir. Yıllarca imkân yok zemin yok, düşman aman vermiyor, dost yok, ilişki yok, dünya yardımcı olmuyor şeklinde türlü bahanelere sığınarak kendimizi kandırdık. Ancak geçmişte ciddi sıkıntılar doğuran bu durumlar, şimdi sorun olmaktan çıkmıştır. Geçmişin bu sorunlarının üzerine bir sünger çekerek, doğru bir strateji ve taktikle, doğru pratik politikalarla mevcut ana sorunun çözümüne katkı sunmak elzemdir. Bu süreç ittifakların da doğru belirlenmesiyle, Kürt halkının yıllardır özlemini çektiği özgürlüğüne uzanabilecek bir süreçtir.

Geçmişte Kürt sorununun çözümü için verilen mücadeleler çok değerli ve anlamlıdır. Zorunlukların ortaya çıkardığı mücadele biçimleri değişebilir ve değişmekte. Sorunun çözüm için kendisini dayattığı bir sürece kolay gelinmedi şüphesiz. Acı, gözyaşı, kan inkâr edilen gerçekliklerin bedeli oldu. Kürtlerin düşmanları çokluğu sorunun çözümünü zorlaştırdığı gibi buna bir de Kürtlerin birlik ruhunun zayıflığı eklenince mevcut sorun tam bir kördüğüme dönüşüyor.

Geçmişte yapılan ve yaptığımız hatalar üzerinde düşünmek ve yapılan hataları kabul etmek, saygın ve olgunluk gerektiren bir yaklaşım olur.... Örneğin artık kardeş kanının dökülmemesi, demokratik anlayışın Kürtler ve Kürt örgütleri arasında derinlikli gelişmesi önemlidir.

Ancak geçmişi sorgularken ve ciddi eleştirilere tabi tutarken, geçmişte yapılan hataların aynısının hala tekrarlandığını görmek ve bu hatalarda ısrarcı olmak, biz, Kürtlerin yüzyıllardır aynı konumda kalmamızı sağlayan kurumların oyununa nasıl geldiğimizi iyi ifşa ettiğini düşünüyorum. Önemli olan başta kendimizden başlayarak hatalarımızla yüzleşmek ve bunları telafi etmek. Bu büyük bir cesaret ve yiğitlik gerektirir.

Kürdistan sorunu ya da Kürt sorunu… Bu sorunun çözümü ile uğraşmak, bunun için kafa yormak ya da ciddi düşününce çok ama çok ciddi bir işle uğraşıldığı ortaya çıkıyor. Bundan dolayıdır ki İsraillileri kıskanıyorum, imreniyorum… Neden bizde onlar gibi olmayalım.

Tüm Kürdistan’da ilk kez çözüm ve sorunun sonlanmasına bu kadar yakınlaşıldı. Şartlar olgunlaştı ve galiba bundan dolayıdır ki bu kadar birbirini çekememe, çamur atma, karalama, tasfiye etme, yaklaşımları artmaktadır. Neden empati yapmayalım.

Tarihte sıkça rastlanır şans yanına gelince zamanında kullanmasını bilmez isen o şans bir daha belki de yüzyıl sonra bizim bulunduğumuz alana uğrar. Momenti kaçırır da, zamanında meselenin çözümünde size dev bir imkân sunabilecek adımı çok geç atarsanız, onun fazla bir fayda sağlamadığını görürsünüz. Bugünün işini yarına bırakma… Her şey zamanında… Neden şimdi zamanı olmasın.

Durum böyle iken ister kuzey batı Kürdistan’da olsun ister kuzey Kürdistan’da ortaya çıkan durum ve tahmini sonuçları çokta beklentilere cevap verecek düzeyde değildir. Bunu söylerken emekler ve yapılanları inkâr anlamında söylemiyorum. Daha çok sadece benim olsun, şayet benim olmazsa diğer Kürtlerin olacağına düşmanımda kalsın mantığı ve anlayışı çok net bir şekilde kendisini dışa vurmaktadır.

Bu aslında biz Kürtlerin kötü kaderinden ve toplumsal karakterinden yalnızca biridir ve tarihte birçok kez tekerrür etmiştir.

Neden Kürtler olarak düşmandan gelen en ufak bir teklife balıklama atlarız da kendi soydaşımız, aynı davamızın yolcusu olan insan veya düşüncelere bu kadar körce bir yaklaşımla net ve kabullenmez bir tavır takınırız?

Neden birliği tercih edeceğimize düşmanlığa ve kindarlığa meyilli oluyoruz?

Neden dost yerine düşman çoğaltıyoruz_

Neden yeryüzünde 40 milyon olmamıza rağmen birleşmiş milletlerde temsil edilemiyoruz?

Neden birbirimizi sadece alternatif veya muhalefet olarak görmekteyiz. Bizim dışımızda mücadele edenleri hoş görmek yerine, imha etmeye çalışırız. Kendi dışımızdakiler fobisinden kurtulmamız gerekmez mi?

Neden bir rahimde ve bir evde yaşayan iki kardeş bile bir süre sonra ayrılıyorken, biz Kürtler olarak Türklerden, Araplardan veya farslardan ayrıl(a)mıyoruz?

Neden bir İsrailli ya da ermeni gibi birbirimizi kollayıp korumuyoruz?

Neden sadece benim bağlı olduğum parti, lider ya da kurum en iyisidir mantığıyla hareket edip geriye kalanı topa tutarız?

Neden Şıwan Perwer gibi eşine az rastlanır büyük bir sanatçıya bu kadar dengesiz, saygısız ve haksızca hakaretler ederiz?

Neden Kürdistan’ın kalbi olan Amedi Kürtlerin ve de Türklerin diye ayrıma tabi tutarız?

Neden Kürt halkına tüm ömrünü adayan liderlere gerektiği gibi saygıyı göstermeyiz?

Aslında neden diye başladığım her bir satır kendi başına devasa konuları içerisinde barındırmaktadır.

Ben sadece ana başlıklara değindim. Tüm bu nedenlerin örneğini sıkça görmekle birlikte en son Erdoğan ile Barzani’nin Amed buluşması bunun zirvelerinden biri olmuştur.

İşte tüm bu ve daha da saymadığım nedenler en başta bizi zincirlere vurmuştur. Özellikle son 200 yıllık tarihimiz bunlarla doludur. Artık geçmişimizden ve tarihimizden doğru dersler çıkaracağımıza inanıyorum.

Kürtler kendi içlerindeki her türlü sorunu konuşarak aşabilir. İllaki güçlünün zayıfı ezmesi yada çoğun azı hiçe sayması gerekmez. Doğa kanunu kendi ırkı için işlememeli. Bari bu konuda diğer canlıları yada farklı halkları örnek alsak.

Her ne kadar iktidar hastalıkları, kişilerin egoları ve bireysel kariyerist hırsları bir süre daha ufak tefek engeller çıkarsa da hepsinin aşılacağını umuyorum.

Özgür ve bağımsız bir Kürdistan’ı uzaklarda görür gibi oluyorum. Her ne kadar aşılacak uzun bir yol olsa bile her bir adımda daha yakınlaşıyoruz… Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Nerina Azad
Bu makale toplam: 14219 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:16:11:50