Hıdır Yalçın Son Makaleler

Ortak Kürt Aklını Oluşturmak zorundayız

Kuzey Kürdistan’da ve Türkiye’de tansiyonu yüksek, bol beddualı, bol vaatli, projesi çok , aslında yerel ama hakkettiğinin ötesinde anlamlar yüklenmek zorunda kalan bir seçim yaşandı.<br><br> Bu seçimin değişenlerinden önce deği.
 Ortak Kürt Aklını Oluşturmak zorundayız
Makaleyi Paylaş
Kuzey Kürdistan’da ve Türkiye’de tansiyonu yüksek, bol beddualı, bol vaatli, projesi çok , aslında yerel ama hakkettiğinin ötesinde anlamlar yüklenmek zorunda kalan bir seçim yaşandı.

Bu seçimin değişenlerinden önce değişmeyenlerinden bahsetmek daha kısa ve fazla analiz gerektirmeyen bir tespittir. AKP bu seçimlerinde birinci partisi oldu. CHP yerini korudu. MHP az buçuk oy arttırdı. BDP belediye sayısını arttırmakla birlikte oy potansiyeli anlamında birçok yerde oylarını azalttı ve esas olarak aynı kitle zemini üzerinden kendini tekrarladı.

Seçim bitti ama sorunlar, çelişki ve çatışmalar sona ermedi. Bundan sonra yeni biçim ve yöntemlerle kendi çözümünü arayacaktır.

Benim üzerinde durmak istediğim husus Kürdistan’da bu seçimde ortaya çıkan sonuçları nasıl okumalıyız sorusudur.

Bu seçimlerde Kürt cephesinden seçime giren üç parti vardı. BDP, HAK-PAR ve HÜDAPAR

Hak-par uzun bir örgütlenme ve seçim pratiğine sahip olmamakla birlikte tüm imkânsızlıklarına rağmen ve hiçbir tereddütte kapılmadan ciddi bir çaba içerisine girmiştir. Sergilediği çabaya saygı duymak ve aldığı sonucu değerli bulmaktan başka bir değerlendirmeye ihtiyaç yoktur. Umarız bunu daha ileri düzeyde sonuçlar yaratacak bir çalışmaya vesile yaparlar.

Hüdapar Kürtlerin yüreğinde ve ruhunda derin yaralar açan geçmişinin hesaplaşmasını doğru ve yeterli düzeyde yapamamıştır. Kürt ekseriyetinin en azından bu da bir Kürt partisidir manasında genel kabulünü henüz görmemiştir. Samimiyetinin ve fanatik şiddetten uzak,Kürtlük ve demokrasi değerlerine bağlılığının daha uzun bir süre test edilmeye ihtiyacı vardır. Ama küçümsenmeyecek bir oy aldığı ortadadır. Bunu kabul etmek ve saygı duymak gerekir.

Keza BDP’nin bu seçimlerde aldığı oyu ve kazandığı belediyeleri Kürtlerin önemli bir kesiminin başarısı olarak değerlendirmek ve saygı duymak gerekir. Ancak otuz yıllık büyük bir siyasi ve silahlı mücadele zeminine, birikim ve değerlerine dayanan HEP… BDP oluşumlarının bugün aldıkları sonuçla övünmelerini ucuz seçim galeyanı olarak değerlendirmek gerekir. Ne yazık ki BDP ve devamı olduğu partiler yıllardır aynı oy tabanı üzerinde ve standart sayılacak oranlarda kendini tekrarlamanın ötesine geçememektedir. Bu bir parti için tatmin edici bir sonuç olabilir. Ancak tüm Kürtleri temsil etme yetkisi ve hakkını kendinden başka kimseye tanımayan ve Kürt sorununu Kürtler adına çözme iddiasıyla hareket eden bir hareket için bunu başarı olarak değerlendirmek sorumsuz ve marjinal bir yaklaşımdır.

Kuzey Kürdistan en anlaşılır biçimiyle yirmi dört(24) ili kapsamaktadır. BDP üçü büyükşehir olmak üzere toplam on ilde belediye seçimini kazanmıştır. Eğer Kürdistan sadece BDP nin belediyeleri kazandığı il, ilçe, belde ve köylerden ibaret olarak kabul edilirse bunu övünülecek bir başarı olarak kabul etmek mümkündür. Onlar öyle kabul etse bile hiç kimsenin değiştirmeye güç getiremeyeceği gerçek şudur ki, ne Kürtler sadece BDP’ye oy verenlerle sınırlıdır ne de Kürdistan sadece BDP nin belediyeleri kazandığı yerler kadardır. O halde Kürdistan’ın önemli bir kesiminde yaşanan bu başarısızlık neyle izah edilecektir?

Başarısızlığın yaşandığı yerlerde yaşayanlar Kürt değil midir? Ya da onlar devlet veya AKP Kürdü müdür? Ya da BDP nin kazandığı yerlerde BDP ye oy vermeyenler Kürt değil midir? Kürt olmanın ölçütü şu ya da bu partiye oy vermek olmadığına göre bunların hiç biri değildir.

Melle Mustafa Barzani’nin “iyi kürdü devlet kötü kürdü de biz yok edersek ortada Kürt diye bir şey kalmaz” tespiti son derece önemli ve Kürt yurtseverliği açısından ilkesel bir yaklaşımı ifade etmektedir. Bu açıdan bakıldığında kendisine oy ve destek veren Kürtleri iyi, yurtsever Kürtler vermeyenleri kötü, devlet yanlısı hain, ajan-işbirlikçi olarak değerlendiren bir yaklaşım bu sonuçlardan da doğru dersler çıkarma becerisi ve başarısından yoksun kalacaktır. PKK ve BDP’nin bu saplantılı ve yanlış yaklaşımdan arınması Kürt hanesine yazılacak bir kazanç olur. Bunu yapma sorumluluğunu ve yeteneğini sergileyip sergileyememe onların sorunudur. Ancak Kürt ve Kürdistani bilinç ve sorumlulukla hareket eden her Kürt bireyi, aydını, grup ve siyasi oluşumu bu durumu doğru analiz etmek zorundadır.

Şu bir kez daha ortaya çıkmıştır ki, PKK-BDP nin yürüttüğü siyaset ve vaat ettiği gelecek tüm Kürtleri tatmin etmekten ve kucaklamaktan uzaktır. Kaldı ki, bu tek partinin başarabileceği bir şey de değildir. Dolayısıyla tüm sosyal kesimlerin Kürt ve Kürdistani temellerde kendini örgütlemesi ve ortak paydalarda mücadeleyi buluşturması gerekiyor. Milliyetçisi, dincisi, muhafazakârı, sosyalisti, demokratı, liberali her renkten siyasi ve sivil örgütlenmelerin gelişmesi ve kürtlük temelinde mücadele etmesi, çabalarını Kürt ve Kürdistani esaslarda ortaklaştırması olması gerekendir. Bunun bir tehlike olarak görülmesi ve engellenmesi asıl yanlış ve tehlikeli olandır. Kürtlerin yeni bir siyasi ufka ve perspektife ihtiyacı vardır. Ortak Kürt Aklını oluşturmak zorundayız. Kürdistanı ve Kürtleri yetmez, dar, tekçi ve otoriter bir siyaset anlayışının ve tarzının insafına terk edemeyiz. Ama bunun için yanlış olsa da aktif çaba içerisinde olanları eleştirmekle yetinmemek, Kürtler ve Kürdistan için bir şeyler yapmak, harekete geçmek ve aktifleşmek gerekiyor. Hani derler ya “Tarlada izi olmayanın harmanda sözü olmaz”.

Hıdır Yalçın

9 Nisan 2014 Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Nerina Azad
Bu makale toplam: 11590 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:11:06:32