Hıdır Yalçın Son Makaleler

PKK'nin Algı Operasyonu

Başka bir Kürt partisi veya örgütünü yok etme ya da etkisiz kılma üzerine kurulan siyasetin ve çalışmanın geleceği yoktur. Kürtler adına, Kürt ve Kürdistani amaçlarla yürütülen her çalışmanın, sergilenen her çabanın değeri vardır. Doğru ve başarılı olanı alkışlamak kadar yanlış ve yerinde olmayanı eleştirmek Kürt yurtseverliğinin gereğidir.
 PKK'nin Algı Operasyonu
Makaleyi Paylaş
İnsan, Yalan Söylediğinde Yüzü Kızaran Varlıktır.

Bugün, PKK’ye ait olduğu bilinen “Lekolin.Org”-“Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi” sitesinde

“PKK’DEN KAÇANLAR PEŞMERGEYİ EĞİTİYOR” başlıklı ve Serdar Şivan imzasıyla yayınlanan bir yazı okudum. Bu büyük yalan ve iftira karşısında yaşadığım isyanı yazma ihtiyacı hissettim.

Yazıda dile getirilenler adı geçen sahte yazarın değil PKK’nin düşünceleridir. Eğer öyle değilse bu düşüncelerin kendilerine ait olmadığını ve kendilerini bağlamadığını kamuoyuna açıklarlar. Yazının neler içerdiğini bir bütün olarak buraya aktarmayacağım. Merak edenler ilgili siteden okurlar. Ancak özetle; “Botan(Nizamettin Taş) ve ekibi” Peşmerge’yi eğitiyor, Rojava’ ya yönelik bir güç hazırlıyorlar, PYD’ yi bölmek istiyorlar tarzında aslı astarı olmayan, kendi sübjektif dünyalarında ürettikleri tamamen yalan ve iftira özelliği taşıyan suçlamalardan ibarettir.

Bahsettikleri “ekibin” yani bizim, 2004 yılında PKK’den ayrılarak Güney Kürdistan’a yerleştiğimiz ve tamamen Kürt ve Kürdistani eksende bir düşünce ve duruş içerisinde kalarak varlığımızı sürdürmeye ve olanak varsa bu duruşumuza uygun olarak Kürt ve Kürdistan davasına katkılarımızı devam ettirmeye çalıştığımız doğrudur. Biz grup olarak PKK’nin önderlik ettiği ve Bağımsız Kürdistan amacını gerçekleştirmeyi hedefleyen savaş yıllarında gerillacılık, komutanlık ve yöneticilik yapmış bir ekibiz. Deyim yerindeyse davaya adanmışlar olarak yirmi-otuz yılımızı bu mücadeleye adadık. Bir noktadan sonra daha önce sınırlı imkânlarımızla kamuoyu ile paylaştığımız nedenlerle PKK’den ayrıldık. Güney Kürdistan zemininde kalmayı ve mümkünse Kürt bağımsızlık ve özgürlük davasına katkılarımızı devam ettirmeyi esas aldık. Bizler PKK’ye ya da başka her hangi bir Kürt partisine, örgütüne, Kurumuna, Aşiretine, kişisine düşmanlık yapmak için PKK’den ayrılmadık. Birileri ısrarla bizi düşmanlık yapmak, şunu bunu yok etmek gibi bir çaba içerisinde göstererek karşıtlaştırma ve yok etme eylemini vazgeçilmez bir amaç olarak benimsemiş olabilir. Bizi öldürmek, yok etmek ya da bir biçimiyle etkisizleştirmek onlar için başarılması kolay sıradan bir iş olabilir ve bu mümkündür. Ancak bizim ne düşündüğümüzü ve düşüneceğimizi onlar belirleyemez ve kararlaştıramaz.

Biz ne düşünüyoruz! Öncelikle şunu ifade etmem gerekiyor ki, Kürt ve Kürdistani esaslar üzerinden hareket eden ve düşünen bizler, temel aldığımız düşünce ve siyaset felsefesinin bir gereği olarak hiçbir Kürt partisine, örgütüne, sivil ve siyasal kurumuna, aşiret ya da dinsel-etnik grubuna, her hangi bir Kürdistan parçasına ve insanına karşı düşmanlık yapma gibi bir yaklaşım içinde değiliz. Kürt ve Kürdistani olmak bizim açımızdan Kürtler arası birliğin, siyasetin, dostluğun ve kardeşliğin temelidir.

Başka bir Kürt partisi veya örgütünü yok etme ya da etkisiz kılma üzerine kurulan siyasetin ve çalışmanın geleceği yoktur. Kürtler adına, Kürt ve Kürdistani amaçlarla yürütülen her çalışmanın, sergilenen her çabanın değeri vardır. Doğru ve başarılı olanı alkışlamak kadar yanlış ve yerinde olmayanı eleştirmek Kürt yurtseverliğinin gereğidir. Bizler PKK’ye düşmanlık ve bölme gibi bir yaklaşım ve çaba içerisinde olmadığımız gibi, KDP’ye, YNK’ye, GORAN’a, Yekgirtiye, Komela islami, Kürdistan Sosyalistleri ya da komünistlerine, PDK-Bakur, PSK, Hak-Par, PAK, Azadi Örgütü, T-KDP, Hüda-Par ve daha ismini sayamadığım Kürt partilerine karşı düşmanca bir yaklaşım ve tutum içinde olmak bir yana, hepsiyle Kürt ve Kürdistani esaslarda dostane bir ilişki ve çalışma içinde olmayı temel bir gaye olarak belirledik. Biz siyaseten rakip olmakla düşman olmayı birbirine karıştırmayacak kadar rafine bir düşünceye sahibiz. Bundan sonra da takatimiz yettikçe yapacağımız tüm çalışmaların temelini bu oluşturacaktır. İşte bizim düşünce ve davranışımızın, yaşamımızın temelini bu oluşturmaktadır. Hal böyle iken, aslı astarı olmayan iftiralarla bizi itham edip yok etmenin gerekçelerini hazırlamaya çalışan bu zihniyeti anlamakta zorlanıyorum.

Neymiş, Peşmerge’yi eğitiyormuşuz. Eğer bir gün Güney Kürdistan resmi makamlarından bize “ gelin peşmerge yi eğitin” diye bir teklif gelirse bunu seve seve kabul edilecek onurlu bir görev olarak anlar ve gereğini yaparız. Ama bizim eğiteceğimiz peşmerge ne PKK’ye düşmanlık yapmak, ne PYD’yi bölmek ne de başka bir Kürdistani güce karşı savaşmak için olmayacak. Onların düşündüğü gibi bir teklifi ne Kürdistani her hangi bir güç teklif eder ne de biz kabul ederiz. PYD’yi bölmek ya da YPG’ye alternatif bir askeri güç oluşturmak suçlaması ise tam bir saçmalıktır. Bizim Kuzey Kürdistan dışında her hangi bir Kürdistan parçasında örgütlenme ve çalışma yapma gibi bir anlayışımız yoktur. Dolayısıyla biz Kürt halkının ve onun örgütlü güçlerinin Kobani ’deki direnişini de, Şengal, Maxmur, Kerkük ve Celavla’daki direnişini de selamlıyor ve destekliyoruz. PKK’den ayrılıp Güney Kürdistan’da Peşmerge saflarında bulunan savaşçı ve komuta düzeyinde çok sayıda arkadaşın olduğu ve bunların IŞİD’e karşı kahramanca savaştıkları doğrudur. Yani PKK’nin hainleri Güney’in kahramanları oldu. Bu arkadaşlardan şehit düşenler ve yaralananlar var. Onların kahramanca direnişlerini alkışlıyor ve destekliyoruz. PKK’nin Israrla kaçkın ve hain ilan ettiği bu insanlar bulundukları Kürdistan zemininde IŞİD gibi amansız ve zalim bir düşmana karşı böyle direniyorlarsa o zaman “nerde yanlış yapıyoruz diye” oturup düşünmesi gereken PKK yöneticileridir.

Ha keza, legal bir parti ve bir televizyon kuracağımız iddia ediliyor. PKK’den ayrıldıktan sonra kendimizi PWD biçiminde bir siyasi kimlikle ifade ettik. Bu gün onu sorguluyoruz. Çünkü biz dar anlamda bir partileşme arayışı içinde değiliz. Kürt meselesi sadece bir partinin tekelinde ve gücüyle çözülmeyecek kadar ağır ve kapsamlı bir sorun olduğu için buna denk bir örgütlenmeye ihtiyaç vardır. İmkânlarımız elverir ve koşulları oluşursa sıkça ifade ettiğim Kürt ve Kürdistani eksende bir çalışmayı başarmak isteriz. Böyle bir çalışmanın şu-bu kesime düşmanlık yapmak ve bölmek gibi bir amacının olduğunu kim söyledi. Ya da bir televizyon kurma imkânı olursa neden olmasın. Bu ayıp mı, günah mı? Önemli olan birer araç olan bu kurumların nasıl ve ne amaçla kullanıldığıysa, o zaman dereyi görmeden paçaları sıvamanın ne anlamı var. Bize “ bir milyon dolar ”da para ayırmışlar. Peşmerge bakanlığı bize maaş bağlamış… Kürdistan makamlarının yaşamımızı idame ettirmek için bize destek oldukları doğrudur ötesi büyük bir yalan. Avrupa ya da dünyanın başka bir ülkesinde bulunan Kürt mültecilerin yaşamak için bulundukları ülkenin hükümet ya da kurumlarından destek görmesi normal ve bir insan hakkı da bizim Kürdistan’dan böyle bir destek görmemiz neden birilerine göre büyük bir suç olarak görülüyor. İşte tüm bunlara isyan ediyorum. Yeter artık diyorum.

Bizi vurun, öldürün. Ama bunu ifade ettiğim türden yalan ve iftiralarla bezemekten vazgeçin. Kendi sübjektif düşünce kulvarınızda ürettiğiniz, gerçekle alakası olmayan, insanları ak ya da kara arasında bir tercih yapmaya zorlayan ve bol düşman üreten bu zihniyetinizden vazgeçin. Ya benimle varsın ya bensiz yoksun tutumu size ve Kürtlere kazandırmıyor. Artık bunu görmenin ve terk etmenin zamanı değil mi? Yoksa o çokça sözünü ettiğiniz demokrasiden, özgürlükten, ulusal birlik ve kongreden, ortak ordu ve savaştan bahsetmenin bir anlamı ve inandırıcılığı olur mu?

İşte “Botan( Nizamettin Taş) ve ekibi” budur. Gerisi yalan ve iftiradır.

Kürt halkı ve tarih gerçek yargıyı verecek, hükmünü icra edecektir.

Bugün değilse yarın.

17 Ocak 2015 Hıdır Yalçın

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Nerina Azad
Bu makale toplam: 13759 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:15:28:44