23 Haziran İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimleri AKP’nin geleceğini belirleme seçimleri olacaktır.
Nedeni ise şu:
AKP’nin bugün eriştiği gücün temelinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin imkânları olduğu gerçeği vardır.
AKP’nin sürekli “davamız” diye nitelediği amacı ise Yeni Osmanlıcılık hayalleri ve yayılmacılık emellerini uygulamaya geçirmek.
İstanbul’u kaybetmek davayı kaybetmekti.
İstanbulu kaybetme diye bir şey olamazdı. Emir verildi ve seçim yenilenme kararı alındı.
Belediyeyi vermeyen iktidar, iktidarı verir mi?
Bu seçim bir yerde de iktidar seçimle gidermi, gitmez mi sorusunun cevabını verecektir.
İstanbul seçimlerinde belirleyici olan Kürt oylarının etkisiyle İmamoğlu kazanacaktır.
AKP, devletin tüm imkânlarını tüm medya desteğine rağmen kaybedecektir.
İmamoğlu göreve başlayacaktır. Ama bu görevin bir dahaki seçime kadar sürmesi mümkün değildir.
Ama Osmanlı’da oyun bitmez.
Bir süre sonra İmamoğlu görevden alınabilir ve yerine kayyım atanabilinir.
Kayyımı engelleyecek hiçbir kurum yoktur. Kayyımlar Kürdistan’da da sistemleşecektir.
Yaşanılan süreç uygulanan iç ve dış politikalar iktidarın izleyeceği sürecin parametrelerini bize veriyor.
ABD ile yaşanan sorunlarda yolun sonuna gelinmiştir.
ABD, NATO ve Avrupa Birliği ile ilişkiler hızla daha da kötüleşecektir.
ABD yaptırımları devreye girecektir. Kronikleşen ekonomik kriz, savaş ekonomisi ile aşılmaya çalışılacaktır.
Siyasal İslamcılar, cihadçıları, muhazafakârları, miliyetçileri, ulusalcıları, Kemalistleri arkasına alarak ABD ve Avrupa Birligi karşısında bir blok oluşturabilir.
Batı’dan uzaklaşılacak, Rusya ile yakınlaşma daha da hızlanacaktır.
Yaşanacak ekonomik krizin nedeninin Haçlılar olduğu topluma enjekte edilecektir.
Anti Kürt politikalar şiddetini artıracaktır. Nerede olursa olsun statü isteyen bütün Kürt hareketleri saldırı tehditi altında olacaktır.
Kürt düşmanlığı küresel bir Kürt düşmanlığına dönüşmektedir. Güney Kürdistan dağları her gün bombalanmakta, Rojava’yı ise paramparça edebilmek için uygun ortam beklenmektedir.
ABD’nin Rojava’da oluşu YPG ile ittifakı TC’nin Rojava’ya girmesinin önündeki en büyük engeldir.
TC’nin tüm çabalarına ve ısrarına rağmen ABD, YPG’den vazgeçmemiştir.
Kürtlerin Rojava’da statü kazanması Güney Kürdistan’ı da rahatlacaktır.
TC iflas eden Suriye politikasında son bir hamle ile Abdullah Öcalan kartını sahaya sürmeye çalışmaktadır.
Ama, Beyaz Saray’da Trump tarafından ağırlanan, Elize Sarayı’nda Macron tarafından karşılanan, batılı ülkeler nezdinde kabul gören YPG yöneticilerinin, kendilerini “terörist” olarak gören sömürgeci ülkelerin tuzağına düşeceği bir hata yapmaları mümkün değildir.
İstanbul seçimlerinde Kürt düşmanlığı tavan yapan mevcut yönetimin elinin zayıflaması için kaybetmesi gerekir.
Seçimleri kaybedecek AKP’de yeni arayışlar başlayabilir. AKP muhalifleri de sahaya çıkacaktır.
Çözülme hızlandıkça saldırganlık daha da artacaktır.
Seçimlerden sonra hem içte hem dışta yeni kırılmalar yaşanacaktır.
Bu iktidarın en büyük silahı yalan ve yargı sistemi üzerinden kurduğu korku imparatorluğudur.
Yalan üretimi, havuz medyası ile televizyonlar, gazeteler, sosyal medya üzerinden yapılmaktadır.
Otoriter tek adam rejimi kurarak bunun dünyanın en demokratik düzeni olduğunu idda ediyorlar.
NATO üyesi olup Rusya’dan silah alıyorlar.
AB üyesi olmak istiyorlar ama AB kriterlerine uymak istemiyorlar.
Doların artışını batılı ülkelerin saldırısı olduğunu söylüyorlar.
Soğan ve patetes kuyruklarının varlık kuyrukları olduğunu söylüyorlar.
IŞİD’e silah veriyorlar, yaralılarını tedavi ediyorlar ama IŞİD’e karşı savaştıklarını iddia ediyorlar.
Afrin’e girmelerini Afrin halkının isteği üzerine yaptığını söylüyorlar.
Yalan ve korkuyla uzun süreli bir iktidarı ayakta tutmak mümkün değildir.
İçeride ve dışarıda her şey tıkandı.
Yeni rejim işlemiyor. Kriz gittikçe derinleşiyor.
Krizi aşmak için iki yol var.
Ya demokrasi ya da savaşa dayalı politikalar.
Demokrasiyi tercih edebilirler mi?
Bugünkü söylemlere ve uygulanan politikalara bakarak bu yol pek mümkün görülmüyor.
İstanbul seçimleri AKP’nin geleceğini belirleyecektir. AKP seçimi kaybedecek ama belediye yönetimini vermemek için her yolu deneyecektir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.