Bir devlet yetkilisi aynen böyle diyor.
Yani referandumdan sonra devletin bugüne kadar yaptıklarından daha farklı şeyler yapacağının haberini veriyor.
Hükümet önümüzdeki günlerde neler yapacağını programlarken Kürt siyasi hareketleri hükümetin neler yapabileceğini hiç tartışıyorlar mı?
Siz hiç Anayasa oylamasında evet çıkarsa önümüzdeki günlerde şöyle şöyle gelişmeler olabilir Kürtlerin çıkarı buradadır.
Veya Hayır çıkarsa gelecekte böyle böyle gelişmeler olabilir. Bu nedenle Kürtler Hayır kullanmalıdır.
Yoksa anayasa oylaması bizi ilgilendirmez. Ne çıkarsa çıksın önemli değil diyerek boykot edersek şu şu kazanımlarımız olacak. Diye önermelerde bulunanı gördünüz mü?
HDP’nin anayasa oylamasında Hayır oyu kullanacağını açıklamasıyla Boykot seçeneğinin etkili olmayacağı kesin gibi.
Diğer Kürt siyasi hareketlerinden HAK-PAR, hayır oyu kullanacaklarını açıkladı.
PSK Evet oyu kullanmayacaklarını açıkladı. Hayır ile Boykot konusunda henüz karar vermediklerini kamuoyuna duyurdular.
Peki referandumdan sonra neler olabilir?
Evet çıkarsa ' Bak neler olacak' söylemi şöyle bir yol izleyebilir.
Kürdistan’da Sokağa çıkma yasakları devam eder. OHAL uzadıkça uzar. Kürt vekiller ve Belediye başkanları Ağır cezalar alır.
Kürdistan’da Kayyumun girmediği belediye kalmaz.
Belediyede çalışan HDP’lilerin yerine AKP’liler doldurulur.
HDP’den sonra Kürdistan için bağımsızlık, federasyon isteyen parti ve gruplarda devletin hedefi olurlar.
Yurtsever Kürt iş adamlarının mallarına terör örgütüne yardım yapıyor denilerek el konulabilinir.
Kürt partilerin seçimlere katılmasını engellemek için yeni yasa ve yönetmelikler çıkarılır.
Seçimlere giremeyen partilerin bağımsız adaylarla seçimlere girmesinin önü yeni yasa ve kanunlarla imkansız hale getirilir.
Kürdistan’da Siyasi islamın gelişmesi için eğitimden, ekonomiye her şey devreye girer.
HÜDA-PAR ve Hizbullah’ın gelişmesi için gerekli devlet desteği verilir.
Kandil ilk hedef olur.
ABD ve Rusya engeli aşılırsa Rojava’ya girilir.
Yapılacak ilk genel seçimlerde HDP’nin baraj altına düşmesi için her türlü manipülasyon yapılır.
Selahattin Demirtaş gibi bir liderden yoksun HDP’nin, PKK’nin Barikat ve hendeklerdeki yanlışlarının faturası da kendisine kesilerek baraj altına atılır.
Kürdistan’daki gelişmeler, Demokratik ve yasal mücadeleyi imkansız hale getirebilir.
Türkiye’nin siyasi yapısında da benzer gelişmeler yaşanabilir.
Erdoğan AKP genel başkanı olur.
İlk seçimlerde partili Cumhurbaşkanı seçilir.
MHP’nin merkez kadroları devlet bürokrasisinde önemli görevlere getirilir.
MHP tabanının bir bölümü bayrak ve ezanın büyüsüne kapılıp AKP’lileşir.
Ilk seçimlerde MHP ve HDP Baraj altında kalır. Meclisin büyük çoğunluğu, Erdoğan tarafından belirlenir. CHP çok daha güçsüz bir muhalefet partisine dönüşür.
Ordu, Polis, Bürokrasi, Mahkemeler, Medya, Üniversiteler, Sokaklar, Camiler, Sivil Milis grupları doğrudan Cumhurbaşkanın denetimine girer.
Toplumun tüm kesimlerinden mutlak itaat istenir. İtaat etmeyenler bertaraf edilir. Toplum kişiliksizleşir dalkavukluk, yağcılık, kişiye tapınma sınır tanımaz. Her şey tekleşir.
Halk, televizyonlar, gazeteler, sosyal medya ile sahte bir cennette yaşadığına inandırılır.
Muhaliflerin ezilmesiyle birlikte, eğitimde ve sosyal hayatta siyasal İslam kendini hissettirmeye başlar.
Liselerden sonra İlk okullarda imam hatipleşir. İlahiyat fakülteleri altın cağını yaşar.
Laikler için Cehennemi günler başlar. Maddi durumu iyi olanlar batı ülkelerine kaçarlar.
Sünni Türklerden başka kimseye yaşam hakkı tanınmaz
Avrupa Birliği kriterleriyle ilgisi kalmayan hükümet Avrupa’dan dışlanır. NATO’dan çıkarılır. AKP artık yedi düvele karsı savaşacak kıvama geldiğine inanır. Ortadoğu’da Sunni İslam’ın liderliğine soyunur.
Bölge yeni çatışmaların merkezi haline gelir.
İslami politikalar sonucu 2015’te yüzde sekiz, 2016’da yüzde 15 olan İŞİD sempatisi ilerleyen yıllarda daha artar. İŞİD benzeri cihatçı bir yapılanma gelecekte AKP’ye karşı ana muhalefet hareketine bile dönüşebilir.
Bu felaket senaryosunun ip uçlarını batılı yayınlardan rahatlıkla görebiliriz. Bu felaketin alt yapısını da her yıl ekonomiye giren nereden geldiği belli olmayan milyarlarca dolar kara oluşturur...
Zaten tek adam rejimlerinin tümünde felaketler yaşandı. Yaşanıyor.
Libya’da Kaddafi. Irak’ta Saddam. Suriye’de Esat.
Eğer bir halk iradesini bir kişiye teslim ederse o halkın geleceğinin olması mümkün değildir.
Ben kendim Evet’in kazanması halinde bu yaşanacakları yaşamamak icin,
Nedeni ve sebebi ne olursa olsun şehirlerimizi, ilçelerimizi yakıp yıkan, vekillerimizi belediye başkanlarımızı tutuklayan, yaptığı yeni anayasada Kürtleri, farklı inançları inkar eden demokrasi mücadelesini yasaklarla önleyen, tekçi, otoriter, bir anlayışa Hayır diyorum.
Evet diyenlerinde, Evet’in çıkması halinde Kürtlerin lehine şu şu gelişmeler yaşanabilir diye olacakları açıklayarak halkı ikna etmeleri gerekir diye düşünüyorum.
Geçmişte yaşananları değiştirmek mümkün değildir.
Ama gelecekte ki yaşanacakları önlemek mümkündür.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.