Mesut Baştürk Son Makaleler

Değişimin zamanı gelmedi mi?

Bunun en basit nedenlerinden biri de PKK\'nin kuruluşundan günümüze kadar hemen hemen aynı merkez komite ile idare ediliyor. PKK\'nin savaştığı Türk Genelkurmayı ve kuvvet komutanları bu süre zarfında 13 kez değişti. TSK\'da yönetim kadroları sürekli değişirken PKK yönetimi hiç değişmiyor.
Değişimin zamanı gelmedi mi?
Makaleyi PaylaÅŸ

Geldi diyorsanız yeni bir şeyler üretmelisiniz. En başta da kendiniz değişmelisiniz.

Çünkü siyaset tıkandı. Kuzey Kürdistan\'da herkes ama herkes mevcut durumun gittikçe kötüye gittiğini görüyor ve kötü gidişi hiç kimse durduramıyor.

Devlet bütün gücüyle saldırıyor. Hedefte en başta HDP vekilleri, belediye başkanları ve üyeleri var. Diğer taraftan her gün kırsala yönelik hava bombardımanı devam ediyor. Demokratik mücadele yapma koşulları her gecen gün daha da zorlaşıyor.

PKK dışındaki Kürt muhalefeti de yaşanan sürece müdahale edecek gücü olmadığı için bir şeyler yapamamanın sıkıntısını yaşıyor.

Bir tarafta PKK, kuruluşuyla beraber Kuzey Kürdistan siyasetine damgasını vurdu. 40 yıla yakın bir dönemdir, kendi düşüncesine uygun partiler vasıtasıyla siyasete yön veriyor. Partileri, sivil toplum kuruluşlarını, belediyeleri, Kürt medyasını kontrol ediyor.

Kırsala gerilla ile, şehirlere ve ilçelere ve sokağa sivil milisleri ile hakim.

Kendi içinde otoriter, kendisinden ayrılıp siyasi faaliyette bulunacaklara şiddet uyguluyor.

Hedeflediği demokratik cumhuriyete silahlı mücadele ile varmak istiyor.

Haziran seçimlerinden sonra özellikle öz yönetim ilanları, hendek ve barikat sonrası meydana gelen büyük yıkım, milletvekilleri, belediye başkanları ve üyeleri tutuklanan HDP\'nin büyük güç kaybı yaşadığı biliniyor.

Yapılan çok büyük yanlışlar sorgulanamıyor? Çok fazla geriye gitmeye gerek yok.

En son hendek ve barikat olayındaki ağır yenilgide karar vericiler sorumluluğu kendilerine değil, aşırı şiddet uygulayan devlete yüklediler.

Peki, Selahattin Demirtaş, Gülten Kışanak ve milletvekillerin tutuklanmasına halk neden yeterli tepki göstermedi?

Halkın eylemlere katılımdaki nicel düşüşün nedenleri nelerdir?

Demokrasi için silahlı mücadele doğru mudur?

Kasım seçimlerindeki HDP\'nin oylarındaki düşüşün nedenleri nelerdir?

PKK\'nin silahlı mücadelesi demokratik mücadeleye yarar mı getiriyor yoksa zarar mı veriyor?

Batılı ülkelerin şiddetle karşı çıktığı ve terör eylemi olarak nitelendirdiği intihar eylemlerini gerilla mücadelesinin önüne koymanın savunabilir bir yanı var mıdır?

Avrupa\'da PKK\'nin terörist örgütler listesinden çıkarılması tartışılırken intihar eylemlerini sürdürmenin PKK\'ye en büyük zararı verdiği hesaplanamıyor mu?

Çatışmasızlık durumunun HDP\'ye yaradığı, çatışmalı ortamın HDP\'ye büyük zarar verdiği görülmüyor mu?

Silahlı mücadelenin 2000\'lere kadar Kürt halkına moral ve motivasyon kazandırdığı ama son yıllarda halka zarar verdiği son yaşanan süreçte görülmüyor mu?

PKK yönetimi de artık kendisiyle yüzleşmelidir. Yapılan yanlışları örtmek daha büyük kayıpları getirir.

Yapılan yanlışların temel nedenleri nelerdir?

Bunun en basit nedenlerinden biri de PKK\'nin kuruluşundan günümüze kadar hemen hemen aynı merkez komite ile idare ediliyor.

PKK\'nin savaştığı Türk Genelkurmayı ve kuvvet komutanları bu süre zarfında 13 kez değişti.

TSK\'da yönetim kadroları sürekli değişirken PKK yönetimi hiç değişmiyor.

Alttan gelen kadroların önü açılmıyor. Yeni fikirler oluşmuyor.

Batı toplumları yönetimleri demokratik bir şekilde sürekli değiştiği için başarılı oldular.

İşin ilginç yanı iktidarlar başarılı olsa bile halk muhalefete oy vererek yönetimi yine değiştiriyor. Toplumda sürekli değişiyor.

Sosyalist ülke yönetimleri otoriter yapıları nedeniyle değişmedikleri için yıkıldılar.

Ne lider ne merkez komite, parti meclisi, il ve ilce yöneticileri hiç değişime uğramayınca toplum durağanlaştı. Yeni fikirler gelişmedi. Otoriter yapı özgür düşünceye izin vermedi.

Hendek ve barikatlar nedeniyle kaybedilen binlerce gencin yanında halk evini, eşyasını kaybetti, yaşam koşulları zorlaştı. Göç etmek zorunda kaldı. Kitleler şiddet ortamının Kürdistan\'da ekonomiyi bitirme noktasına getirmesinin faturasını PKK\'ye kesebilir.

Kesebilir diyorum, ama alternatifi çıkarsa...

Çıkar mı? Şimdilik yok.

Gelecekte? O da çok zor.

Alternatif oluşmadığı için halkın PKK siyasi çizgisine desteği devam ediyor. Çünkü başka şansı yok.

Peki neden ciddi bir alternatif çıkmıyor veya çıkamıyor?

Halkın büyük çoğunluğu siyasetin tıkandığını görüyor.

Herkes bir şeyler yapmanın gerekliliğine inanıyor.

Üstelik dış konjonktürde Kürtler için en avantajlı dönem.

Ama bir şey yapılamıyor.

Bir şey yapamamanın nedenlerinden biri de yaş ortalaması.

Kürt siyasi hareketlerinin en başarılı olduğu dönemlerde 1975 -80 arası kadroların ortalama yaşı 20-25\'di.

Bugün bu oran 55-65 civarında.

Bugün Kürdistan\'daki partileri yönetenlerin büyük çoğunluğu 12 Eylül öncesi örgütlerinde de yöneticilik yapıyorlardı.

Ve bu kadroların çoğu Diyarbakır zindanlarında ağır işkencelerden geçtiler. Cezaevi sürecinden sonra bir kısmı Avrupa\'ya yerleşti bir kısmı da ülkede siyasete devam ettiler, yoruldular, ağır ekonomik koşullar altında ezildiler. Bazıları siyaseti bıraktılar. Sağlık sorunları, yalnızlık, gelecek korkuları yaşadılar. En önemlisi kendileriyle ve örgütleriyle hiç yüzleşmediler. Birbirlerini yıprattılar. Birleşelim dedikçe bölündüler, küçüldüler.

Peki bütün parti ve gruplar bir parti altında birleşseler HDP\'ye alternatif olabilirler mi?

Böyle bir birleşmeye HAK-PAR\'ın olumlu bakmadığı biliniyor.

Üstelik muhalefet içinde seçim hakkı olan tek parti HAK-PAR.

Diğer partilerin secime girmek için yeterli şartları yok.

Bağımsız adaylarla seçimlere katılımda da, başarı şansı bu grupların toplantı, gösteri gibi eylemlerine bakınca seçilme şansını yakalamaları imkansız gibi bir şey.

Peki yaşanan bu olumsuzluklar nasıl aşılır?

Bence Kürt siyasetinin genel bir reforma ihtiyacı var.

Kürdistan\'ın bütün parçalarında büyük sorunlar var.

KDP, KYB ve Goran arasında, PYD ile ENKS arasında, İKDP ile PJAK arasında ve PKK ile diğer gruplar arasında ciddi çelişkiler olduğu biliniyor. Bu sorunların tarafların mevcut söylem ve anlayışlarıyla çözülmeleri çok zor.

Kullanılan dil ve üslup düşmanlığı artırmaktan başka bir işe yaramıyor.

Farklı düşünüyor diye insanları ajan, ihanetçi, satılmış diye suçlamak, insanların sembolleşmiş liderlerine küfür etmek, dostluğu değil düşmanlığı geliştiriyor.

Yeni düşüncelere ihtiyaç var.

Yeni düşünceler dememim nedeni, mevcut söylemlerin Kürt toplumunda artık bir alıcısı yok. Alıcısı olsa zaten kitleselleşirdi. Büyürdü. Siyasi tıkanıklık yaşanmazdı.

PKK dışındaki bütün parti, örgüt gruplar bir parti altında secime girse bile yüzde biri bile bulma şansı yok.

Sakın yüzde biri küçümsemeyin, yüzde bir demek beş yüzbin oy demek.

Demek ki bir araya gelmek bir şeyi çözmüyor.

Mevcut partiler \"Halk neden bizim partimize gelmiyor\" diye bir araştırma yaptılar mı?

Bırakalım halkı, kendi çocukları bile kendilerine oy vermiyor.

Acı ama gerçek bu.

Bir şeyler yapmak isteyen kadroların çocuklarına bakın. Büyük çoğunluğu okudular. İyi üniversiteler bitirdiler. Birkaç dil biliyorlar. Mesleklerinde başarılılar.

Peki sayıları binleri bulan bu çocuklar neden aktif siyasete katılmıyorlar?

İlgisizliğin nedenleri neden araştırılmıyor?

Belki de mevcut siyasi söylemlerin, hedeflerin, bu çocukların hedeflediği bir gelecekle fazla ilgisi yok.

Peki yeni nesil ne istiyor?

Siyasi ve ekonomik olarak özgür olmak istiyor. Fazla risk almak istemiyor.

İyi bir yaşam standardı istiyor. Geçmişte babalarının yaşadığı zorlukları, işkenceleri, haksızlıkları yaşamak istemiyor. Hamasi nutuklar onları heyecanlandırmıyor.

İşin gerçeği gelecekte Kürdistan\'da oluşacak herhangi bir statüde yönetimin idari ve siyasi kadrolarını bu çocuklar oluşturacaktır.

Yeni yapılanmalar geleceklerini bu kalifiye nesil üzerinden inşa ederlerse başarıyı yakalayabilirler.

Batı toplumlarında parti liderlerinin nasıl ki en küçük başarısızlıkta koltuğunu hemen bırakması demokratik bir kuralsa, Kürdistan\'daki parti liderleri de bu kurala uyarak değişimin öncüsü olarak demokrasi kültürünü geliştirebilir.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Nerina Azad
Bu makale toplam: 13296 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:11:26:15