Ne yazık ki, Kürtlerin çoğu halen Türkiye Komünist Partisini tanımıyorlar. Bugün TKP, Şeyh Said ile ilgili yazıyı okudum şaşırmadım. Biraz gerilere gidelim. Kurmay Albay Cıbranlı Xalit Bey Azadi Partisi’nin Genel Başkanıydı. Bitlis eski milletvekili Yusuf Ziya Bey, parti içinde Xalit Beyin yardımcısıydı. Mustafa Kemal ikisini de Bitlis’te askeri birlik içinde tutuklamıştı.
Çan Dağında yapılan Parti Kurultayında Şeyh Said, Parti Genel Başkanlığın seçildi. Parti propagandasını yapmak amacıyla bölgede çalışmalarına başlamıştı. 8 Şubat 1925 günü kalabalık bir kitleyle Dicle’ye geldi. Yapılan bir provokasyon sonucunda, Şeyh Said Dicle den ayrılarak Darhene (bugünkü adıyla Genç)e gitti. Okun yaydan çıktığını anladığı için istemeyerek ve ağlayarak 13 Şubat 1925 günü savaş kararını açıklamak zorunda kaldı.
Harekât başladığı zaman, illegal olan Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Dr. Şefik Hüsnü, Ankara ya gitti, Mustafa Kemal’in yanında oturdu. Şeyh Said hareketiyle ilgili sahte telgrafları Moskova’ya çekti.
Türkiye Komünist Partisi o günden bugüne kadar, Kürtlerin varlığına karşıdır. Türkiye deki en keskin solcular TKP de yer almışlar. Liderleri Mustafa Kemal’dir.
1984’te canlı örneğini İstanbul da yaşadım. İstanbul da öğretmenlik yapıyordum. Arkadaşım Seyit Erol aracığıyla TKP’nın iki numaralı adamı Kambur Hasan ile oturduk rakı içtik, beş saat konuştuk anlaşamadık.
Umudu kesilince dedi Nazım Hikmet şairdir değil mi? Evet dedim şairdir. Kürtler arasında da şairler var dedim. Kambur Hasan dedi örneğin. Cegerxwîn. Dedim. Dedi bir şiirini oku. Ey Heval Ropson şiirinden bir parça okudum ve Türkçe tercümesini yaptım. Ağzı açıkta kaldı.
Varlığımı kabul etmeyen bir millet veya bir kişiyi tanımıyorum.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.