Zorla tekrarlatılan İstanbul Seçiminde Kürtleri hopla kop arasında bırakan anlayış sakat bir anlayıştır...
Bırakın şimdi AKP mi daha temizdir, CHP mi daha pâktır meselesini. Her ikisi de Topal Osman torunu olmakla övünüp gurur duyduklarına göre, artık varın siz karar verin.
Ama yarın İstanbul'da yaşanacak olayı sadece bu bakış açısıyla formüle etmek, izah etmek doğru mudur? Hayır, doğru değildir...
31 Mart öncesi kendisi ve İçişleri bakanının anti-PKK, anti-HDP örtülü, anti-Kürt propagandası, ''...Türkiye'de Kurdistan yoktur. Defolun Irak'ın Kuzeyine orada Kurdistan var...'' hezeyanları iflas eden Başkan, bu kez yine sihirli Kürt değneğine sarılmış durumda. Yıllardır yolları kapalı olan İmralı'nın yolları açıldı. Oradan gelen direktiflerin nasıl açıklanması gerektiğine kadar müdahalelerde bulunuldu. Hem de Tunçeli Üniversitesinden 'akademik' kariyerli bir zat ve AA marifetiyle...
Daha dün açlıkla, ölümle tehdit ettiği Irak Kurdistan'ının yeni seçilen Başkanı Neçirvan Barzani Kürt seçmenler üzerinde yaratacağı etki hesaplanarak, apar topar İstanbula davet edildi...
Binali Yıldırım ve Başkan hazretleri tekrar ''değerli Kürt kardeşlerini'' hatırladı. Kurdistan gerçeğini hatırladı!
Kılıçdaroğlu Neçirvan Barzaniye geciken selamlarını gönderdi, ve Kürtçe eğitim meselesinin Mecliste ele alınbileceğinin altını çizdi.
Her iki taraf da Kürt oylarını alabilmek için bütün cambazlıklarını sergiliyor!
Peki ya Kürtler?
Kürt seçmenler?
Kürt seçmenlerin bir kısmı AKP, bir kısmı CHP'ye zaten dünden razı.
HDP'ye oy veren seçmenlerin İmamoğlundan yana kullanmış oldukları varsayılan tercihlerinin değiştirilmesi için bu kadar filim dönüyor...
O zaman ortaya çıkan sonuç nedir?
1- Kürt oyları iki blok arasında kilit rol oynuyor.
2- Bir bütün olarak Kürtler, Kürt oylarının kilit bir rol oynadığının, yeteri kada farkında değiller.
3- Kürtler ideolojik tercihlere göre değil, elde edebilecekleri haklar temelinde siyaset yapmayı öğrenmelidir. Kısacası eğer bir taraf bir konuda desteklenecekse, karşılıksız desteklenmemelidir. Kürtlerin tavrını belirleyecek ölçü bu olmalıdır. Ne alabilirim?
4- Zoraki tekrarlatılan Istanbul seçim sonucu Tayyip Erdoğan AKP'sinin yıpranan imajının tamir edilmez bir yolda olduğunu, tuttuğu yolun yol olmadığını gösterebilir.
5- Gelen müdahalelerle, Kürt seçmenin kafası allak bullak edildi.
6- İmamoğlu veya Yıldırım'ın seçimi kazanması Kürtlere ne kazandırır, ne kayb ettirir sorusuna kolay bir cevap vermek mümkün değil.
7- Her halükârda kazanan Kürtlerin oylarıyla kazanmış sayılacak. Kaybeden de Kürtlerin oylarıyla kaybetmiş sayılacak.
8- Kürtler veya Kürt siyasetçileri bu konumu başka bir düzeye tahvil edebilecekler mi? Kürtler bu olaydan ders çıkarıp ilerisi için metropollerde oynayabilecekleri roller konusunda yeni ve değişebilir nitelikte bir anlayışa kavuşabilecekler mi?
9- Kürt seçmenin sandığa gidip gitmemesi, tercihini hangi adaydan yana kullanıp kullanmaması İstanbul seçiminin kaderini belirleyecek, bakalım sabah ola hayrola...
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.