Newroz kutlamalarının yapıldığı günlerde, özellikle Kuzey Kurdistan ve Türkiye’deki kutlamalarla, Akre Newrozu ve Hewraman Bölgesinde yapılan kutlamaların güzelim görüntülerini Rudaw TV’den, diğer kanallardan ya da internet üzerinden, sosyal medyadan izlemeye çalıştım.
Özellikle Kuzey’de katılım ve mesajları merak ediyordum. Bütün kasıtlı engellemelere ve elverişsiz hava koşullarına rağmen katılım çok muhteşemdi. Mesajlar ise maalesef o ihtişamlı katılıma layık bir içerik taşımıyordu. Diyarbekir Newrozunda Kurdistani Platform adına islami motiflerin ağır bastığı biraz da ulusal içerikli bir konuşma yapıldı. Onun dışında, sanki yeni bir müzakere süreci beklentisi varmış gibi mesajlar vardı.
Van Newrozu çok soğuk, yağışlı bir havada yapılmasına karşın, alan tıklım tıklım doluydu. Kitle çok canlıydı. Yüksekova Newrozuna katılım hayli yüksekti. İstanbul Newrozu da rüzgarlı, yağışlı soğuk bir havada yapılmasına karşın katılım çok yüksekti. Kısacası polisin bütün engellemelerine rağmen, HDP’ye yönelik baskı, tutuklama, operasyonlara rağmen, Newroza katılım hayli yüksekti. Bu konuda kitle çalışması yapan HDP yönetici, kadro ve üyelerini tebrik etmek gerek. Ne de olsa Newroza katılım oranı artık HDP ve rakipleri tarafından seçimlerden sonraki en önemli barometre olarak görülmekte. Önemli bir gösterge olarak değerlendirilmekte. Bunu 2015 Haziran ve Kasım seçimlerinden bu yana HDP’yi kriminalize etmek isteyen, HDP eşittir PKK olarak yığınlara kabullendirmeye çalışan AKP hükümeti de böyle görüyor, diğer bütün siyasi çevreler de böyle değerlendiriyor!
Newrozlara yüksek oranda katılım gösteriyor ki HDP’ye yapılan baskılar bu partinin kitleselleşmesinin önünü kesememiş. Bu kitleselleşmenin büyümesi, veya geriletilememesi yapılacak seçimlerde sandıklara oy olarak yansıyacaktır. Çok erken olmasına rağmen şunu diyebiliriz; HDP kapatılmazsa, gelecek genel seçimlerde ila 18 arası oy alması işten bile değil. Böylesi bir sonuç artık HDP’yi veya yurtsever demokrat Kürt oylarına sahip olan veya olacak siyasi yapıyı Türkiye genelinde 3. Siyasi güç haline getirmiş olur. Türkiye genelindeki siyasi bloklar arasındaki zıtlaşmalarda, gerilimde kilit konuma gelebilecek bir yapı bütün kasıtlı hatalarına rağmen konumundan dolayı siyasal sonuçlar da elde edebilir.
Bu yüksek katılımlı coşkulu Newrozlarda maalesef HDP’li siyasetçilerin vermiş oldukları mesajlar, ne katılımın yüksek oranına, ne de katılımcıların coşkusuna denk düşen bir içerik taşıyordu. Kitlelerin yurtsever Kurdi duruşlarını, tavırlarını mütemadiyen iğreti bir Türkiyelilik söylemi ile iğdiş ederek frenleyen HDP bu tavrını nereye kadar sürdürecek? Veya HDP içindeki yurtsever demokrat kadrolar bu gidişata daha ne kadar seyirci kalacaklar? İnsan kendi kendisine bu soruları sormadan edemiyor!
Büyük bir sabırla HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan’ın Diyarbekir Newroz konuşmasını dinledim. Maalesef Buldan herhangi bir yeni mesaj veremediği gibi, Abdullah Öcalan’ın ‘tarihi mesajı’ olarak sunulan 2013 konuşmasına bir kaç kez atıfta bulunarak, sanki yeni bir barış veya müzakere süreci beklentisi varmış gibi bir yakşaşım ortaya koydu. Bilindiği gibi Abdullah Öcalan’ın sözkonusu konuşması o zaman Davudoğlu tarafından bir kaç kez düzeltilmiş, ondan sonra son şekli verilip, ‘tarihi Newroz konuşması’ olarak meydanlardan sunulmuştu. Yüzbinlerin, milyonların coşkulu alkışlarla karşıladığı sözkonusu konuşma maalesef Kürt meselesine herhangi bir çözüm önermiyordu!
***
Öte yanda bu yıl Newroz’u bir dernek lokalinde kutlayan, üç Kürt siyasi partisi bir ilke imza atmış oldular.
Kuzey Kurdistan’da ilk kitlesel Newroz 1976 yılında Rızgariciler tarafından Tatvan’da yapılmıştı. Tertip komitesi üyeleri yargılanıp çeşitli cezalara çarptırılmıştı ama artık kitlesel Newrozların önü açılmıştı. Sonraki yıllarda Diyarbekir, Bitlis, İzmir, Istanbul’da Newrozlar yapılmış yüzlerce, binlerce kişinin katıldığı bu kitlesel kutlamalar 12 Eylül’de kesintiye uğramıştı.
1990’larda PKK sempatizanları tarafından kitlesel eylemerle Cizre’de, Nusaybin’de, Şırnak’ta kutlanan Newrozlara devlet güçleri saldırarak onlarca göstericiyi katl etti. Bütün bu saldırı ve engellemelere rağmen kitlesel gösterilerle kutlanmaya devam eden Newroz artık engellenemez bir yığınsal eyleme dönüşmüş oldu. Özellikle her yıl Diyarbekir’de yüzbinlerin katılımı ile kutlanan Newroz bir gelenek halini aldı, siyasal olarak da pro PKK güçlerin damgasını taşıdı.
Bunun yanında diğer Kürt partileri de salonlarda veya meydanlarda Newroz kutlamalarına devam ettiler. Fakat üç siyasi partinin küçük bir dernek lokaline Newrozu haps ettiği hiç görülmemişti!
Akre, Van, İstanbul, Yüksekova, Diyarbekir Newrozlarını izledikten sonra, üç partinin Diyarbekir gibi bir yerde, küçücük bir dernek lokalinde Newroz kutladığını görünce donup kaldım. Aptallaştım! Evet maalesef, Diyarbekir’de dışarıda Newrozu kutlayan yüzbinlerin haykırışı yeri göğü inletirken, içeride küçücük bir dernek lokalinde üç parti 2022 Newrozunu kutluyordu! Ben hala da ne diyeceğimi bilemiyorum. Ama Newroz’un bir dernek lokaline haps edilemeyeceğini çok iyi biliyorum!
Kuzey Kurdistan ve Türkiye’deki 2022 Newroz manzaraları: Bir tarafta içi boş, kof sloganların atıldığı, sahte beklentilerin pompalanarak kitlelerin coşkularının deşarj edildiği yığınsal Newroz’lar!
Diğer tarafta Newroz’un hem özüne hem de sözüne aykırı, Newrozu bir dernek lokaline haps eden üç siyasi partinin gerici anlayışı!
Bunlar yetmezmiş gibi, Newroz’a bir de ‘’demokratik Türkiye Newrozu’’ misyonu yüklemek isteyen ideolojik keşmekeş yaratma görevlilerinin atraksiyonu sözkonusu oldu. İyi ki piyasaya sürülmek istendiği hızla geri çekildi. Yoksa Kuzeyli Kürtleri meşgul edecek bir görüş gibi ağızlara sakız olup, içi boş, sahte ‘demokratik cumhuriyet, demokratik ulus’ tezleri gibi yurtsever kitlelerin kafaları karıştırılacaktı!
Görsel bir şova dönüşen Akre, Amediye newrozları ve kitlelerdeki coşkuyu yansıtan güzel görüntüler yanında, maalesef benim 2022 Newroz’larından aklımda kalan bu iki sakat anlayış oldu! Kuzey Kurdistan anti sömürgeci mücadelesinin buna müstahak olduğunu, bunu hak ettiğini sanmıyorum. Onun için, Newroz’u içeriğine ve Kurdistan davasında almış olduğu siyasal muhtevaya uygun, layık biçimlerde kutlamalara kavuşmak umuduyla diyorum.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.