1977 VE 1979 BELEDİYE SEÇİMLERİNDE KÜRDLERİN TUTUMU
Türkiye’de yapılan çeşitli seçimlerde (milletvekili, belediye, cumhurbaşkanlığı), Kürdler, hep bir açmaz içindedirler. Ulusal varlıkları kabul edilmez, kendi toprakları üzerinde özgürce yaşayamazlar ama vatandaştırlar. Özgürlük, demokrasi, en çok onlara lazım; en büyük ekonomik sıkıntıyı onlar çekerler, “Bu seçimden bana ne?” de diyemiyorlar, “Bu seçim benimdir” de diyemiyorlar. Bu hep böyleydi; dün de bu gün de.
Son dönemlerde, Kürdlerin çok büyük kısmı, ana akım Kürd hareketin yanında yer almaktadırlar, buna adeta mecburdurlar. Tabanı tamamıyla Kürd, tavanı karışık olan bu hareket de tam olarak ne yapacağını bilemez. Bu hareketin son yıllarda izlediği Türkiyelileşme politikasını bazı Kürd kesimleri şiddetle eleştirirken Türk partilerinin hiç biri, terörle bağlantılı (aslında Kürd olduğu için) diye bu partiyi aralarına almazlar. Varla yok arasındaki Türk soluyla bu parti arasındaki ilişki de adeta bir komedi. İki yüzlü bir politika izleyen Türk siyaseti, Kürd’ün varlığını kabul etmez ama oyunu kabul eder...
Bu yazımızda, ders olur düşüncesiyle, daha “terör” ve “kayyum”un icat edilmediği, yaklaşık elli yıl önceki belediye seçimlerinden bahsedeceğiz.
Önceki yazımızda bahsettiğimiz 1965 milletvekili seçimlerinden 1977’ye kadar, Kürd seçmeni, belirgin bir şekilde kendinden olana oy vermeye başlamıştı. 12 Eylül 1980 Darbesi öncesinde, 1977-1979 belediye başkanlığı seçimlerinde Kürd seçmenin bu belirgin tavrı daha net ortaya çıktı. Bu iki seçimde, Kürd kimliğiyle bilinen ve çeşitli dönemlerde kimliklerinden dolayı tutuklanan bazı Kürd yurtseverleri belediye başkanı seçildiler. Bunların hikâyesine kısaca bakalım.
1977 BELEDİYE SEÇİMLERİ
Diyarbakır-Mehdi ZANA
Mehdi Zana, 1977 yılı sonlarına kadar solcu kimliğiyle bilinen, halktan, emekçi biriydi. Silvan’da doğmuş büyümüştü. Terzi’ydi. “Bilici” olan soyadını, Kürdçe “bilici” anlamına gelen “Zana” olarak değiştirmişti. Silvan ve Diyarbakır’da terzilik yaparken o ve ustası Niyazi Tatlıcı, sosyalist kimlikleriyle tanınmışlardı. O yüzden TİP’e girmişlerdi. Mehdi Zana aynı zamanda Kürd haklarını savunan bir Kürd yurtseveri kimliğiyle de tanınıyordu. Bir süre önce Kemal Burkay’ın önderliğinde, illegal olarak kurulan Türkiye Kürdistan Sosyalist Partisi (TKSP)’nin de kurucularından biriydi.
Mehdi Zana, 11 Aralık 1977 tarihinde yapılacak yerel seçimlerde Diyarbakır’dan belediye başkan adayı olduğunda, karşısında, yarısı partili, yarısı bağımsız olmak üzere ondan fazla aday vardı. Bu aday çokluğu, oyların bölünmesinden dolayı bir avantajdı. İçinde bulunduğu siyasi harekete yakın (M. Zana bir süre önce TİP’ten ayrılmıştı), bir başka Kürd hareketi olan DDKD ve TİP ortak olarak bir başka Kürd yurtseveri Avukat Yahya Mehmetoğlu’nu aday göstermişti.
Pek çok kimse, Mehdi Zana’ya kazanma şansı tanımazken kendinden yana olana, daima bir şekilde oy veren Kürd halkı, Mehdi Zana’yı, Diyarbakır Belediye Başkanı yaptı. Mehdi Zana’dan sonra, en fazla oyu alan Yahya Mehmetoğlu oldu. Yani Kürd kimliğiyle seçimlere giren iki aday en fazla oyu aldılar. Bu ikisi dışında kalan, CHP, AP, MSP adayları ve diğer bağımsız adaylar geride kaldılar. Mehdi Zana seçildikten sonra çeşitli sıkıntılarla karşılaştı ve 12 Eylül 1980 Darbesiyle tutuklandı.
Urfa-Feridun YAZAR
Urfa, 1950 yılından beri, önce Demokrat Partisi, sonra da onun devamı olan Adalet Partisi’nin kalesiydi. 1950-1977 yılları arasındaki belediye başkanlığını hep bunlar kazanmıştı. 1970’lerin başında Bülent Ecevit’in liderliğindeki CHP, toprak reformu yapmaktan söz etmekteydi. Toprak reformu deyince de ilk akla gelen yerlerden biri Urfa’ydı. CHP, toprak reformunu da göz önüne alarak 1977 belediye seçimlerinde, Urfa’da sol ve Kürd kimliğiyle bilinen genç Avukat Feridun Yazar’ı aday gösterdi.
O dönemde, Süleyman Demirel’e yakınlığıyla bilinen Urfa AP Milletvekili Necmettin Cevheri, etkin biriydi, Adalet Bakanı’ydı. AP gibi Milli Selamet Partisi (MSP) de Urfa’da güçlüydü. Diğer taraftan Kürd ulusal bilincinin yeşermeye başladığı bir dönemdi. Diyarbakır kadar olmasa da Urfa’da da etkisini göstermekteydi.
Seçim sürecinde, AP ve MSP adaylarının taraftarları, CHP adayı Feridun Yazar için “Kürd”, “Kürdçü”, “solcu” dedikçe, oyları azalmadı, arttı. Feridun Yazar’ın DDKO’lu olması, Doğu Mitinglerinde konuşmacı olması, aleyhine değil, lehine bir hava yarattı. Nihayet, 11 Aralık 1977 günü yapılan seçimlerde Feridun Yazar belediye başkanı seçildi. Böylece CHP, Urfa’da ilk kez belediye başkanlığı kazanmış oldu. Elbette, başarı CHP’den çok Kürd kimliğiyle bilinen Feridun Yazar’ındı. Böylece, aynı seçimde, Kürd kimliğiyle Mehdi Zana Diyarbakır’dan, Feridun Yazar Urfa’dan belediye başkanı seçildiler.
Lice-Nazmi BALKAŞ
11 Aralık 1977 tarihinde yapılan yerel seçimlerde, dikkat çeken bir yer de Diyarbakır’ın Lice ilçesiydi. İki aday vardı. Lice’nin bilinen ailelerinde biri olan Cantürklerden Bahcet Cantürk’ün kardeşi AP’den; 49’lar Davası sanığı ve Dr. Sait Kırmızıtoprak’ın arkadaşı, DDKD’li H. Nazmi Balkaş (Soro) bağımsız olarak aday oldular. DDKD’ye yakınlığı ile de bilinen Behcet Cantürk, kardeşi ile Nazmi Balkaş arasında kaldı.
Sonuçta, Nazmi Balkaş başkan seçildi. Nazmi Balkaş da Mehdi Zana gibi 12 Eylül Darbesi sırasında tutuklandı.
Cizre-Sabri VESEK
12 Mart 1971 Darbesi’nden sonra Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi (TKDP) Davası’nda iki yıl tutuklu kalan Sabri Vesek, 1977 yılında aday olduğu Cizre belediye başkanlığını, başta TKDP olmak üzere Kürd hareketlerinin desteğiyle, yüzde seksenleri aşan bir oranla kazandı. Belediye başkanı iken 12 Eylül Darbesi olunca tekrar tutuklandı ve dört yıl hapiste kaldı. Kendisi tutuklanırken bileğine kelepçe takan subaya, “Bu kelepçe, benim için altın bilezik olacaktır.” demişti! Cezaevinden çıktıktan hemen sonra, 1984’te yapılan seçimlerde yine Cizre belediye başkanlığını kazandı. Başkanken bu kez PKK’ye yardım ve yataklıktan tutuklandı. 2020 yılında Corona hastalığından yaşamını yitirdi.
Siverek-Suat KARATAŞ
Siverek, Kürd ulusal mücadelesinin, devrimci mücadelenin ve ağalık kurumunun da dikkat çektiği Kürd şehirlerinden biri olmuştur hep. 11 Aralık 1977 belediye seçimlerine gelindiğinde, DDKD siyasi hareketinin desteklediği CHP adayı Suat Karataş, bazı Bucakların desteklediği AP adayı Ferit Karahan, TİP adayı İbrahim Babaoğlu ve bazı Kürd yurtsever gruplarının desteklediği Mithat Kandemir yarıştılar.
Seçimden hemen önce 28 Eylül 1977’de, aralarında Siverekli Paşa Uzun ve Ahmet Karlı’nın da bulunduğu Dr. Şivan’ın ardılları tarafından Diyarbakır merkezde DDKD’de kurulmuş ve ilk şubesi de Siverek’te açılmıştı. İşte bu ortamda, Siverek belediye başkanlığı seçimini, DDKD’nin desteklediği Suat Karataş kazandı. Sivereklilerce çok sevilen Suat Karataş, 18 Mayıs 1980 tarihinde, evinde çalışan biri tarafından öldürüldü. 12 Eylül 1980 Darbesi öncesinde, Ferit Uzun cinayeti gibi bu karanlık cinayet de Siverek’i karıştırdı.
1979 BELEDİYE ARA SEÇİMLERİ
Batman-Edip SOLMAZ
Batman, belediye teşkilatı kurulduğunda 1955 yılında dört bin nüfuslu bir ilçeydi. O tarihten 1968 yılına kadar, belediye başkanlığını, Eminê Perixanê adlı ünlü ağanın oğlu Sait Ramanlı yaptı. 1968 ve 1973 seçimlerinde, bu kez Sait Ramanlı’nın oğlu, 49’lar Davası sanığı Mustafa Ramanlı belediye başkanı oldu.
11 Aralık 1977 tarihinde yapılan seçimde, Mustafa Ramanlı’nın karşısında bu kez Batman’ın meşhur şeyhlerinden Şeyh Kasım’ın oğlu Şehabettin Bağdu vardı. Yani seçim bir ağa çocuğu ile bir şeyh çocuğu arasında geçecekti. Ramanlılar ilk kez seçimi kaybetti ve Şehabettin Bağdu belediye başkanı oldu. Böylece Batman’ın belediye olduğu 1955’ ten bu yana geçen 22 yılda kesintisiz belediye başkanlığını yürüten Ramanlı ailesinin dönemi bitti. Ağa’dan bıkmış olan Batman halkı bu seçimde Şeyh’e sığındı! Ancak Şehabettin Bağdu bu görevi fazla sürdüremedi, bir buçuk yıl sonra 25 Haziran 1979 tarihinde istifa etmek zorunda kaldı.
Bu istifanın ardından, 14 Ekim 1979 tarihinde yapılan arar seçimlerde, bu kez ağalara ve şeyhlere rakip olarak, Kürd kimliğinden dolayı subaylıktan atılan Edip Solmaz, bağımsız olarak adaydı. Adı daha yeni duyulmaya başlanan PKK, Edip Solmaz’ı destekliyordu. Bu Batman’da yeni bir durumdu. Ancak yıllardır zulüm altında yaşayan Kürd halkı bilinçleniyordu. Bu bilinç düzeyi, daha yirmi yıl önce ilçe olan ve bir işçi kenti hâline gelen Batman’da daha da yüksekti. Zorlu bir seçim süreci yaşandı.
Batman halkı, ağa ve şeyhi değil, bir Kürd yurtseveri olan Edip Solmaz’ı seçti. Devlet ve ağalar bu durumdan çok rahatsız oldular. Bunun sonucu olarak, daha bir ay dolmadan, 12 Kasım 1979 günü, Edip Solmaz bir suikast sonucu öldürüldü. Bu durum, Batman’da PKK’nın gücünü zayıflatmadı, aksine daha çok tanınmasına, benimsenmesine yol açtı ve ağalar-şeyhler bir daha Batman’da belediye başkanlığı seçimi kazanamadılar. Batman Belediyesi’nde, ağa ve şeyhlerden sonra, günümüze kadar uzanan Kürd yurtseverleri dönemleri başladı.
Ağrı-Orhan (Urfan) ALPARSLAN
1979 yılında Batman’da olduğu gibi Ağrı’da da belediye başkanlığı ara seçimleri vardı. Bu seçimde, Ağrı bölgesinde belirli bir ağırlığı olan Özgürlük Yolu Hareketi’ne yakın bir öğretmen olarak bilinen Orhan (Urfan) Alpaslan, bağımsız olarak aday oldu. Devletin tüm engellemelerine karşın Orhan Alparslan, CHP-AP arasındaki çekişmeden de yararlanarak belediye başkanı seçildi.
Orhan Alpaslan’ın farklı belediyecilik anlayışı, onu hedef hâline getirdi. İki kez tutuklandı, bir suikasttan yaralı kurtuldu. Darbeden birkaç gün önce, İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alındı. Orhan Alpaslan, 12 Eylül Darbesi’nden sonra İran’a geçti. Sonralar silahlı mücadeleye yöneldi ve 1988 yılında Uludere yakınlarında bir pusuda öldürüldü.
Hilvan-Nadir TEMEL
Belediye başkanlığı ara seçimlerinin yapıldığı 1979 seçimleri sırasında, Urfa’nın Hilvan ilçesinde, PKK ile bölgedeki Bucaklar aşireti arasında çatışmalar yaşanıyordu. Böyle bir ortamda, 12 Ağustos 1979 günü yapılan belediye başkanlığını seçimini, PKK’nın desteklediği ve seçimlere bağımsız olarak katılan Nadir Temel kazanır. Aynı seçimlerde, Saadet Yavuz, Emine Hacıyusufoğlu ve Durre Kaya adlı kadınların belediye meclis üyeliğine seçilmeleri de dikkat çekti. Böylece, 1979 yılında, PKK’nın doğrudan desteklediği iki aday, Siirt’in Batman ilçesinde ve Urfa’nın Hilvan ilçesinde belediye başkanlığı kazandılar.
Görüldüğü gibi, Türkiye seçimlerinde, Kürdlerin kendinden olana oy verme eğilimi, 12 Eylül 1980 Darbesi öncesinde yükselişteydi. 12 Eylül bir çok şey gibi, bunun da önünü kesti…
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.