Esma Akbalık Son Makaleler

Direnişin Sembolü İbrahim Kaypakkaya!

İbrahim Kaypakkaya, 48 Yıl önce 18 Mayıs 1973 de Diyarbakır zindanında türk devletinin işkenceleriyle katledildiğinde 24 yaşındaydı. Yaşasaydı 72 yaşında olacaktı.
Direnişin Sembolü İbrahim Kaypakkaya!
Makaleyi Paylaş

Bir tarihe alternatif görüşleriyle, tahlil ve tesbitleriyle, mücadelesiyle tarihe damgasını vurdu. Özellikle Kürd ve Kürdistan bağlamında sömürgeciliğe karşı Kürdlerin Ulusların Kendi kaderlerini tayin hakkını savundu.

24 yaşında genç dinamik, toplumsal haksızlıklara karşı, sömürüye, milli zulüme karşı bayrak açtı ve idealleri uğruna yigitçe direnerek yaşamını feda etti.

Ibrahim Kaypakkaya hep 24 Yaşında kaldı.

Yazmış olduğu veya söyledikleri kitaplaştırılan bir eseri var.

Kısa zaman dilimide çok sey yapmak istedi ancak, düşman buna fırsat vermedi.

Direnişiyle duşmanı kalesinde teslim aldı, Ve teslim olmadığı için vahşice katledildi. Onurlu direnişiyle tarihe not düştü.

1970'lerde devrimci mücadelede, İbrahimler, Deniz'ler Hüseyin'ler, Yusuf'lar, Mahirler, Sinan'lar ve ismini saymadığım diğer devrimciler gençlerin idolu oldu.

Elbetteki bu yigitler düşünceleri uğruna ölümüne bağlılığın, sahibiydiler. Onların kararlılığı, faşsit türk devletine hazır ol, hadini bil, mesafesini net bir şekildi ortaya koydular,

Bu kuşak kendi imkanlarıyla doğru veya yanlış çok şey yapmaya çalıştılar.

Bu kuşakta gördüğümüz temel özelliklere değinmek isterim.

Birincisi, sahicilerdi, ikincisi, samimiydiler, üçüncüsü, kararlıydılar dördüncüsü yaşamı seven utopıyalrı vardı, imkansızı yaratmak istiyorlardı

Sorun bu kuşağı anlamak ve yaratmış oldukları değerleri bilinçli bir şekilde geliştirmek, ve ileri taşımak olmalıydı.

Dönüp baktığmızda, 50 yıllık bir zaman olacak, biz ne kadar mesafe katettik diye dönüp bakmak gerekmezmi ?

Her yıl ölüm yıl dönümlerinde alışılagelmiş, bir kaç cümle veya günümüz teknolojisiyle, sosyal medyada bir paylaşım yapmakla, vicdanlarını rahatlatmaya çalışanlar, bir defa olsun kendileriyle yüzleşme cesareti gösterebildimi?

İnsan bir şeylerin mirasçısı olduğunu söylüyorsa, yaratmış olduğu değerler elle tutulur- gözle görülür olmalıdır.

50 yıl öncesinin argümanlarıyla, o günkü Gençlerin yazdıkları ve söylediklerini, tekrarlamak, kimseyi ileri taşımaz, Bu diyalektik gelişmeye, tabiatın doğasına aykırıdır. Böyle bir gelişme olsaydı Müslüman dünyası asırlardır, Kuran-i kerimi okur, ama gelişmez.

Türk sol örgütlerinin yıllardır yaptığı şey, yaratılan değerleri savunma adı altıda, söylemleri tekrar, tekrar ve yine tekrarlamaktır.

Bu yaklaşımla var olan devrimci değerler tüketildi.

Şimdi bunu okuyan eski zihniyet solcular kızacak, köpürecek ama bu gerçegi değiştirmez.

İbrahaim Kaypakkaya'nın yol arkadaşları 70 yaşını geçti,

Soruyorum nerdesiniz? Ne yapıyorsunuz? İbrahim'in yaşadığının üç misli fazlasını yaşadınız yarattığınız değerler nerde?

Devrim, sınıf mücadelesi falan demeseler, veya İbrahim'in şapkalı fotografının arkasına gizlenmeseler vede « yolun yolumuzdur, seni yaşatacağız, kavga daha güçlü devam ediyor » demeseler böyle bir çıkışta bulunmayacam.

Yeni birşey yaratamayanlar, eskiden var olanlarla yetinmeyi meziyet kabul ediyorlar.

Zamanın yuklemiş olduğu sorumluluklardan kaçmanın başka yoludur.

Söz, eylem ve zaman bu üçlüyü doğru birleştirtiğimizde, Canını Devrim için adaynları yaşatabiliriz.

İbrahim Kaypakkaya ve bu dönem yaşamını yitirenleri saygıyla anıyorum.

Esma Akbalık

[email protected]

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Bu makale toplam: 6969 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:20:49:43