5 Haziran 2015\'de, HDP\'in Amed mitinginde Kürdler ulusal geleceğini belirlemeye hazır bir atmosferle alanları doldurdular. Miting yüzbinleri bir araya getiren ve Kürdistan bayraklarıyla renklenen, canlı ve cıvıl cıvıldı. Her seçimde Türk partilerine oy vermek zorunda kalan Kürdler ilk defa kendi iradelerini sandığa yansıtmak için heyecanlandı. Siyasi perspektifleri ne olursa olsun, bu defa kendi partisi olarak sahiplendikleri Halkların Demokratik Partisini (HDP) barajı aşarak meclise taşımak için büyük bir enerji ile çalışmalar yaptılar.
5 Haziran Amed Mitinginde peş peşe patlatılan iki bombayla kitlesel bir katliam hedeflendi. Bu saldırıda dört yurtsever öldürüldü onlarcası ağır beş yüze yakın insan yaralanmıştır. Türk cumhuriyeti ittifak güçleri olan IŞİD, El-Kaide, El-Nusra vb. Terörist çetelerle birlikte her fırsatta Kürdlere saldırmıştır. Diyarbekir katliam planlayıcılarını “Kobanê düştü düşecek” diyen zihniyetten farklı görmek yanlış olur.
Türkiye’nin alışık olmadığı bir seçim süreci yaşandı. Seçim iktidar partisi AKP ve HDP arasında geçti. Bir tarafta devletin tüm imkanlarını, yayın basın başta olmak üzere finans kaynakları, propaganda aracı olarak kullanan Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, HDP\'e karşı seferberlik ilan etmiştir. Bununla yetinmeyen AKP hükümeti sivil ve resmi faşist güçlerini HDP’ye saldırttı. Kürdlerin sahiplendiği parti siyasi ve fiziki linç kampanyasıyla seçim çalışmalarını yürüttü.
HDP il ve ilçe binaları, çalışanları, stantları, miting ve konferansları devletin resmi ve sivil faşist güçlerinin saldırılarına uğradı. Yaşananlar yayın ve basına yansımıyordu. Her şey AKP\'nin 400 milletvekili çıkarmasına indekslenmişti. Ne yapıp edip Osmanlı torunu Tayyib Erdoğan\'ın talimatı yerine getirilmeliydi.
Kürdlere ölümlerden ölüm beğendiren Türk devleti ilk defa Kürdlerin legal sahada faaliyet yürüten siyasi kadrolarını bütünüyle devre dışı bırakmaya gücü yetmeyeceği görüldü. Bu siyasi kadrolardan biri olan Selahattin Demirtaş Kuzey Kürdistan mücadelenin barışçıl metotlarla çözümünde siyasi bir figür olarak öne çıkmıştır. Demirtaş; genç, kıvrak zekalı, hazır cevaplı, soğukkanlı, provokasyona gelmeyen, yetenekli, güler yüzlü ve Kürd ulusal bağımsızlık hakkına inanan ve ötelenmiş bütün inançların özgürlüğünü savunması her kesimde insanın sempatisini kazanmıştır.
Selahattin Demirtaş, demogoji yapan iktidar yöneticilerin birçok hamlelerini boşa çıkarmıştır. Dünya ya ulusal bağımsızlık penceresinde bakan Kürd siyasi kadrolarına çelme takılmazsa, yetenekleri törpülenemezse toplumsal özgürlük rayına oturacaktır. HDP inkâr edilen, baskı altına alınan ezilenleri, farklı inançların haklarını savunarak, etnik kimlikleri yasaklı kesimleri kendi partisinin bünyesinde birleştirmeyi başarmıştır.
Selahattin Demirtaş\'ı dinsizlikle suçlayan, Zerdüştlük inancına hakaretler savuran Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır mitingine elinde Kürdçe kuranla gelmesi geleneksel Türk sömürgeci siyasetinin İslam kardeşliği sahtekarlığının ifadesidir. Ankara iktidarları Sürekli dini istismar etmiş ve Kürdleri terörize etmiştir. Fakat bu defa onlarca kürdün hayatına mal olmasına rağmen provokasyon girişimlerinden istediklerini elde edemeyerek iktidarı kayıp etmişlerdir.
Selahattin Demirtaş\'ı hedef tahtasına oturtan AKP, Selahattin’i önce KCK ve İmralı’yla bu tutmayınca muhafazakarlarla karşı karşıya getirmeye çalıştılar. Sonunda Demirtaş\'ın evine kimliği belirsiz silahlı güçler operasyon düzenliyor. Demirtaş yaşanan faili meçhulleri düşünerek haklı olarak kapıyı açmıyor. Baskın yapmaya gelen Türk polisleri yanlış bir ihbar sonucu adrese yöneldiklerini belirterek kimliklerini göstermeden gidiyorlar.! Aynı yöntemle Vedat Aydın ve binlerce Kürd siyasetçisi evinde alınarak katledilmişlerdi. Bütün bu provokasyonlarda görüldüğü gibi Ankara yönetimi Kürdlerin siyasi, kollektif haklarını savunan HDP\'in barajı geçmesinden son derece huzursuzdur. Ancak dikkate değer diğer bir görüş ise bağımsız Kürdistan\'ı savunan Kürdlere göre HDP çürümüş TC\'nin ömrünü uzatmada kullanılacak son seçenek olarak görülüyor.
4 Haziran Erzurum mitinginde katılımcılar sivil ve resmi polisin nezaretinde sivil faşistlerce ablukaya alınıyor ve bütün kitleye saldırılıyor. Bütün amaç AKP, MHP ve diğer sömürgeci partiler arasında asimilasyonu hedeflenmiş Erzurum Kürdlerine göz dağı vermek ve yaşanacak değişimi engellemekti. HDP\'e yönelik saldırılarla Kuzey Kürdleri sindirilmek isteniyor.
Bugün hangi Kürd hareketi kitleselleşirse TC için potansiyel bir tehlikedir. Eğer Türk devlet güçleri aynı oranda diğer Kürd parti ve hareketlerine saldırmıyorlarsa tek nedeni kitlesel olmamalarıdır. TC için Kürdler, Aleviler, Ermeniler, Keldaniler ve bütün etnik inançlar sürekli bir tehlike olarak görülüyor. Erzurum\'da bir Kürd Yurtseverini arabasıyla birlikte yakan ve onlarcasını linç eden zihniyetle Sivas Madımak otelinin etrafını saran ve bütün o insanları diri diri yakan zihniyet aynıdır.
Bingöl\'de HDP seçim arabasına yapılan silahlı saldırı ve bir yurtseverin insanlık dışı yöntemlerle öldürülmesi aynı planın bir parçasıdır. Aslında sergilenen bu insanlık dışı saldırılar başka bir ülkede yaşansaydı Türk medyası için ilgi odağı olurdu. Fakat söz konusu Kürdler olunca üç maymunu oynuyor ve yürek körlüğünü yaşıyorlar. Tabii Kürdlerin de bu vahşeti her yerde ayaklanarak protesto etmemeleri de ayrıca düşündürücüdür.
Aslında yapılan saldırılar HDP\'in nasıl Türkiye partisi olmayacağını kanıtlıyor. İstedikleri kadar Türkiye partisi olduklarını belirtsinler. Türk sömürgeci, tekçi ve saldırgan mantığı onları Türkiye partisi olmalarına fırsat vermeyecektir. Gelinen aşamada uluslararası terör çeteleriyle işbirliği içinde olan Türk cumhuriyeti bir biçimde miadını doldurmuştur. Bu nedenle Türkiyeleşme arzusunda olan HDP\' bu amacına ulaşmayacaktır. Çünkü Kürdlerin kanlı gövdesi üzerinde yürüyor. Kürdler çekilirse boşlukta kalacaktır.
Kürd halkı ulusal kurtuluş mücadelesinde çok büyük bedeller ödemiştir. Yapılan bu alçak ve korkakça saldırıların tek nedeni HDP\'in Kürd kimliğini savunmasıdır. Yaşamını yitiren insanlarımızın ailelerine sabır diliyor acılarını paylaşıyorum. Halkımıza bu acıları yaşatanları lanetliyorum. Kürdler ulusal, bağımsızlık geleceğine karar vererek TC\'nin zulmünde mutlaka kurtulacaktır.
Türk devleti seçimlere giren Türk partilerin bütün güvenliğini sağlamıştır. Kürdler istedikleri kadar birlikte yaşamdan söz etsinler. TC\'nin ırkçılığı, tekçiliği ve kafatasçılığı dünyada emsalsizdir. Türk cumhuriyeti gibi 1920-1930 lar seviyesinde kalan devletler yok gibidir. Bu nedenle Türkiye mevcut niteliğiyle barışçı olamaz, farklı etnisite, inanç ve uluslarla hak eşitliği temelinde bir arada yaşaması imkansızdır.
Türk devleti şunu iyi biliyor, Kürdler er veya geç kendi kaderlerini tayin edeceklerdir. Yapılan haksızlık, adaletsizlik ve saldırılar eminim Kürdleri daha gerçekçi düşünmeye götürür. Biz bu faşist devleti nasıl demokratikleştireceğiz? Hem bu bizim görevimiz değil. Bizim kendi ulus olmaktan kaynaklı haklarımıza sahip olma gibi bir görevimiz var. Kürdistan Başkanı Mesud Barzani\'nin dediği gibi \'\'Devletler değil devletsizlik Kürdleri öldürüyor\'\'. Elbette Kürdlerin bir devleti ve milli önderleri olsaydı her şeyden önce kardeşlik sömürgeci uluslarla değil dört parça Kürdistan\'da Kürdlerle yapılırdı. Kardeşlik en çok Kürdler için gereklidir.
[email protected] Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.