Acının Sesi... 1 Eylül Kürtlerin Doğum Günü
Nazi Almanya’sı 1 Eylül 1939 tarihinde Polonya’yı işgal etmiştir. Bilanço çok ağır: Elli milyon ölü, bir o kadar yaralı, sakatlar, moloz haline gelmiş insansız şehirler…
>Nazi Almanya’sı 1 Eylül 1939 tarihinde Polonya’yı işgal etmiştir. Bilanço çok ağır: Elli milyon ölü, bir o kadar yaralı, sakatlar, moloz haline gelmiş insansız şehirler… Bu işgal, ardında kan ve gözyaşı bırakarak İNSANLIK tarihine kara bir leke gibi düştü.
Bu anlamsız, kanlı, kirli savaşın başladığı gün; ‘Dünya Barış Günü’ ’olarak kabul edildi. 1 Eylüllerin üstünden, bir yıl daha geçti.
Kürtler Ortadoğu coğrafyasında “Arap baharıyla birlikte” yeni bir savaşın kucağına itildiler. Statülerini bağımsızlıkla taçlandırmaya uğraşırken, Işid denen ve komşuların beslediği, yeni bir terör örgütüyle başları belaya girdi.
Teröristlere yeni bir İnsan türü de denilebilir. Bu cani örgütün saldırısıyla, Kürtler sarsıldılar. Hazırlıksız yakalanmışlardı. Bu amansız, sözde Allahtan, dinden bahsedenlerin örgütü, Işid; Ezidilerin yaşadığı Şengal ve Mahmur’u işgaliyle, İlk kez Kürtler resmi olarak, toprak kaybetmişti.
Kürtler yine yalnızdı. Ancak bu yalnızlıkları uzun sürmedi. İmdatlarına “Kara bal “yetişti. Amerika, Lazerli bombalarla, insansız uçaklarıyla yardım gönderdi. Adı üstünde uçaklar insansızdı. Kürtler merkezi hükümetten yardım almadıkları için ellerinde ağır silahlar yoktu. Dünya Kürtlerin Dramına artık tanıklık yapmak istemiyordu. Konum olarak Kürtler Ortadoğu’nun Stratejik bir bölgesindedir. Dünya konjonktürü gereği de seyirci kalmamaları gerekliydi.
Araplar; kim daha çok Müslüman (Dinin toplum üzerindeki afyon özelliğini çok iyi bilen iktidar sahipleri; sözüm ona demokrasi adına kendinden olmayan inançları ötekileştirip yok etme savaşı içindeler.) Bu bağlamda Kürtler çok ağır bir bedel daha ödüyor.
Daha dün.4.200 Kürt ezidi Uludere’ye sığındı. Başka komşuda bu felaket yaşansaydı, Türkiye yine, bedeli halka yükleyerek, zam, vergi, yardıma yalın ayak koşacaktı.
Kürtler –Türklerle çok iyi komşu olma sınavını vermelerine rağmen yardım görmediler. Bu komşuya sesiz kalmayı reva gördüler. Şu çok iyi bilinmelidir. Artık Kürtleri azarlamanın da, öğüt vermenin de bir anlamı olmaz. Kürtler Dost ve düşmanını çok iyi tanıması lazımdır. Yoksa başarmazlar.
Kürtler 1 Eylülü özgürlüklerine kavuşmuş olarak selamlasaydılar; İşte o zaman Başbakanlığa veda ederken, Cumhur Başkanı Sn. Erdoğan “Yeni Türkiye’nin doğum günü“ diyebilirdi. Kürtler Ortadoğu da sahipsiz hem de yalnız kaldılar. Hiçbir Arap devleti yardım etmedi. Asıl çözülmesi gereken sorun göz önünde “Kürt sorunu iç ve dış sorundur” Dört parçaya bölünmüş sınırları cetvele çizilmiş Kürtleri yalnız bırakmak hiçbir kitaba sığmaz. Bırakırsanız hiçbir sorunda çözülmez. Kimse mutluda olmaz. Mutluluk hırkası da giyemez. Biz, Kürtlerin iktidardan beklentisi var. Aldığı \\R oylarda Kürtlerin acıları, gözyaşları evinden barkından olmuş anaların isyanı var.
KİMSE BİZİ ARTIK AT GÖZLÜĞÜ TAKARAK İZLEMEMELİ. BİZ TAKİP EDİLEN, TELİ DİNLENEN, YARININDAN KUŞKU DUYAN, ANA DİLİNE KÜŞMÜŞ VATANDAŞLAR OLMAK İSTEMİYORUZ. YAPILAN GİZLİ PAZARLIKLARDAN HABERDAR OLMAK İSTİYORUZ. BU SORUN ONURLU BİR BARIŞA EVRİLECEKSE; KARTLARI AÇIK VE NET OLARAK ORTAYA KONULMALI. GÖRELİM, KARAR VERELİM, AĞLAYALIM. YAS TUTALIM YADA GÜLELİMMMM.
YÜKSEL AVŞAR
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Nerina Azad
Bu makale toplam: 13405 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:11:03:28