Yüksel Avşar Son Makaleler

Stratejik Düşünce Enstitüsü'ne Sunduğum Konuşma Metnim

“ORTADOĞU’DA GELECEĞİN İNŞASINDA KÜRTLER” \n\n Orta doğuda bir ulus için özgürlük ve refahın çiçek açmaya başladığı görülüyor.
Stratejik Düşünce Enstitüsü'ne Sunduğum Konuşma Metnim
Makaleyi Paylaş
“ORTADOĞU’DA GELECEĞİN İNŞASINDA KÜRTLER”

Orta doğuda bir ulus için özgürlük ve refahın çiçek açmaya başladığı görülüyor.Arap baharı ile başlayan sorun Kürt baharı olarak okunmaya başladı. Orta doğu Jeopolitiği uzun zaman Kürtlerin aleyhine çalıştı. Kürtler bu ülkelerin temel değişim anahtarlarından biri oldular. Orta doğu coğrafyasında Türkiye dahil Kürt sorunu olan devletlerde birinci dünya savaşından sonra büyük bir değişim söz konusu. Dört parçaya bölünmüş olan Kürdistan , yaşamış olduğu devletlerin yönetim erkleri çağdaş Dünyadaki gelişmelere ayak uyduramıyor.. Hala Kürtler değişim ve dönüşümün bir parçası olarak görülmüyorlar. Oysa İran dahil ırak, Suriye , Türkiye ABD ve Avrupa Birliği Ülkeleri ; Kürtlerin içinde olmadığı değişim ve dönüşümün söz konusu olmadığını biliyorlar.

Kürdistan bölge Başkanı Mesut Barzani’nin ABD GEZİSİ son derece önemliydi.Kürtlerin birlikte yaşadıkları yönetim biçimiyle aralarında her zaman bir buz dağı olmuştur. Despotik genetikleri birbirine benzeyen İran, Irak, Suriye, Türkiye bu buzdağlarının oluşmasına neden oldular. Suriye’ deki durum; Kürtlerin Ortadoğu’da devreye sokulmasının zorunluluğunu ortaya koymuştur. Tarih, Kürtlerin alacağını iade etmek üzere rolünü oynamaya hazır..

İkinci süper güç Rusya’nın Ortadoğu’da Kürtlerle olan ittifakı ise hala sürüyor. Kürtlerin, Irak’ın genelinde ve Kürdistan federe bölgesinin bugün geldiği noktanın mimarı olan ABD ‘ tavrı karşısında Rusya Devlet Başkanı Putin’in açıklaması çok manidardır. Aslında sürpriz bir açıklama da değil Putin’in yaptığı açıklama. Bu açıklama ister istemez bizi yıllar öncesi, tarih sayfalarına yönlendiriyor. Kısa bir anekdotla hatırlatma yapmakta fayda var. Rusya’nın Kürtlerle ilgili 1946 yılındaki politikası ile Putin’in yaptığı açıklama kesişme noktası yaratıyor. 1946 yılına dönüyoruz; 2. Dünya Savaşı sırasında, İran'ın batısı ve kuzeyi, Sovyetler Birliği-İngiltere ittifakıyla güvenlik kaygıları nedeniyle işgal edilmişti. Büyük bölümü Sovyetlerin işgali altındaki Doğu Kürdistan'da(Yani İran toprakları) Sovyetlerin desteğiyle 22 Ocak 1946’da, tarihteki ilk Kürt devleti Mahabad Kürt Cumhuriyeti kuruldu. Savaşın bitiminde Sovyetler Birliği'nin İran'la petrol anlaşması yaptı ve Kürtlere verdiği desteği çekti. Mahabad Kürt Cumhuriyeti de aynı yılın Aralık ayında yıkıldı. Uzlaşma ve diyologa kendini kapalı tutan İran,hala buzdağını soğutarak diri kalmasını sağlıyor.Ama bü güneşe bu buzdağı ne kadar dayanır…

Uluslar arası arenada Statüsünü netleştiren Kürdistan BÖLGESİNİN Malikiyle yaşadığı .sorunları Mesut BARZANİNİN Gösterdiği sabır,Kürtleri Dünya KAMUOYU Karşısında haklı bir yere taşıdı. Arap bölgelerindeki sıkıntılarının yönünü özellikle Kürdistan bölgesine çeviren Maliki’nin gerçek niyetinin odağında Kerkük meselesinin olduğunu zaten biliyoruz. Kürtlerin en hassas olduğu bu alan üzerinden politika yürüten Maliki, 140. maddenin uygulanması karşısında gösterdiği direnişle zaman ilerledikçe Kürtlerin öfkesini daha yoğun çekmeye başladı. Kürdistan Başkanı Mesut Barzani’nin kendisi ve Onun şahsında Kürtlerin birlikte yaşam için gösterdikleri çabanın tanıklarıyız. 2007 yılından bu yana anayasa da kabul edilmesine rağmen yapılmayan, sürekli ertelenen Kerkük referandumuna esas 140’ncı maddenin uygulanması konusunda ; Maliki’nin, anayasayı ihlal ederek Kerkük referandumunu ertelemesi, Kürt bakanların kabinede çalışma koşullarını ortadan kaldırması, Kürt milletvekillerinin uzun bir süre parlamento çalışmalarına katılmamış olması, Kürtlerin İngiltere’nin Kürdistan Yüksek Temsilcisi Bayan Rahman’ın verdiği röportajı bu kapsamda , Kerkük’ün durumunun Kürtlerin rüyasına uygun bir yola girdiğini şimdiden söylemek mümkün. Bayan Rahman ne demişti: “İç savaş ve diktatörlük bizi Irak’tan ayırır.’’ Bu sözler ;Federal Kürdistan Bölgesi İngiltere Yüksek temsilcisinindi. Kerkük’ün Kürdistan coğrafyasına alınması gibi bir durumu gözden kaçırmamak gerekiyor. Bu anlamda yapılacak bir analiz hayalci olmaz. Kürdistan’da, federe yapılanma sayesinde buzdağının büyük ölçüde eridiğine tanıklık ediyoruz. Özellikle son dönemlerde, Başbakan Maliki tarafından zaman zaman yeniden soğutulmak istenen buzdağı Mesut Barzani’nin sağduyusu, sürekli ve diyalog ve müzakere çağrısı karşısında çaresizlik içinde kaldı ve yeniden erimeye başladı. Başbakan Maliki’nin uzun bir aradan sonra bakanlar kurulunu Erbil’de toplaması, Barzaniyle yaptığı ikili görüşme, Kürtlerin zaferi olarak algılanmalı. Maliki’nin Kerkük ısrarı, Barzanilerin geleneksel Kerkük ısrarına yenik düştü Maliki, Erbil ziyareti ile Irak’ın geneli için yeni bir sürecin başlamasının da önünü açtı. İki liderin ‘Tıkanma’ noktalarında sorunu aşmak için anayasaya başvurmak üzere anlaşmış olmaları da Kerkük meselesinin geciken referandumunun da yakın zamanda yapılacağı anlamına geliyor. İki tarafında anlaşarak anayasaya yansıttığı Kerkük’te referandum yapılmasını içeren 140’ıncı madde konusunda sıkıntının aşıldığına işaret eden Erbil ziyareti bu anlamda çok tarihi bir ziyaret olarak algılandı.

Tüm bunlar yaşanırken; Kürt Federe devlet başkanı Mesut Barzani’nin Türkiye’yi ziyareti sıradan bir ziyaret değildir.Diplomatik yanının olması yanı sıra ulusal,ekonomik.siyasal tarihi kültürel yanı da var.Bu görüşmenin özellikle Diyarbakır’da yapılması, Kürdistan ve Türkiye arasında olan ilişkilerin stratejik bir düzeye evrilmesine yol açabilecektir. Başbakanın “Kürdistan’dan”Kürdistan diye bahsetmesi ,inkar üzerine kurulu Devlet geleneğine bir noktada son vermesidir. Dindar insanlar ilk kez Başbakan söyledi diye karşı çıkmadılar. Kürtlerin varlığına dair sembolik bir fatura ödediler.İlk acısıydı!!Devlet ,Irak’ta Kürdista’nın varlığını kabul etmiştir. Türkiye’nin resmiyette yani kâğıt üzerinde gerçek komşularıyla buluşmasının zamanıdır. Batı’nın Lozan’da cetvelle çizip muhatap ülkelerin önüne koyduğu, onların da gelecekle ilgili sorun olabileceğini belki de düşünmediği sınırlar bugün Türkiye, İran ve Suriye için ciddi bir sorundur.Irak ve Güney Kürdistanı şu an itibariyle bu durumdan ayrı tutuyorum. Demek ki ,sınırlar değişmeden’ de Kürt sonu çözülebilir. Kürtlere orta doğuda mutlak bir statünün oluşması. Ana dilde eğitim Kürtlerin en temel şartıdır.Çünkü ana dil ana sütüdür. Diğeri pastörizedir.

Özetlersem;Türkiye’nin ‘sıfır sorun’ yaşaması muhtemel komşularının Kürtler olduğu gerçeği üzerinden hareketle, geleceğe dönük analiz yapacak olursak, durum sanıldığı kadar karamsar değildir. Neredeyse yüzyıla tekabül edecek bir zaman diliminde Kürtlerin rahat etmemesi yönünde çaba içinde olan İran ve Suriye’deki sistemleri tehdit eden gelişmelere baktığımızda Türkiye’nin de benzeri ‘tehdit’ kapsamında olduğunu unutmamak gerekir.Doğru analiz yapıldığında Türkiye’nin en önemli sorununun Kürtlerle ilgili sorun olduğunu zaten biliyoruz. Kendi Kürdü ile sorunlarını çözmüş, statükodan arınmış bir Türkiye’nin üç tarafındaki komşularının Kürt olmasının hiçbir zararı olmaz. Aksine ‘komşularla sıfır sorun’ politikasına denk düşen gerçekçi bir durum çıkar ortaya. Bunun içinde en iyi örnek Federe Kürdistan Bölgesidir. Federe Kürdistan Bölgesiyle komşulukta ‘Sıfır sorun’ politikası artık test edilmiş bir durumda.

Kürtlerle ilgili tereddüt içinde olmak, ısrarcı davranmak Ortadoğu’nun yeniden yapılanması konusunda stratejilerini uygulamak isteyen “büyük güçlerin” ekmeğine yağ sürmekten başka da bir işe yaramayacaktır. Kürtler ,Ortadoğu şekillenirken, baş aktör olmaları gerekir.Irak Kürt federe devleti Başkanı Sn.Mesut Barzaninin Aktörlüğü Tüm yönleriyle ortaya çıkmıştır. Dünya sorununu haline gelmiş Kürt sorununu Devletle ilşkileri devam eden,Aktörlerle’de ortaklaşarak ve de savaşın tüm yükünü omuzlarında taşıyan biz kadınların mutlaka bu Aktörlerin içinde yer almamız ve müdahil olmamız gereklidir.Kadınların ortadoğunun şekillenmesinde emekleri heba olmamalıdır.

Yüksel Avşar Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Nerina Azad
Bu makale toplam: 12834 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:15:43:59

Son Makaleler

Dil yaşamın kalbidir, Dilimi çok sevdim Jina Emini Anısına... Jina Emini'nin saçları, kadınların, ezilenlerin, isyan kıvılcımı oldu! Hikayemiz, Hikayem Ey Büyük İnsan Sen Qazi Muhammed’sin! Biji Newroz Artık Hiçbir Haritaya Bakamıyorum. Kentlerin Adları, Yanık Et Kokuyor Toplumsal Ci̇nsi̇yet Bağlamında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Leyla Qasım Halepçe: Kürt olmanın acısı Bu Çocuklar Kim, Kimin? Halepçe, yüreklere kelepçe oldu Samimiyeti ve kahramanlığından dolayı Bağımsızlık mazlum Kürtlerin de hakkı olsun... 8 Mart Kutlanmaz, Anılır… İsimsiz, mazlum kahramanlar: Kürtler... Korkusu Törpülenmemiş Peşmergemiz… Sait Çürükkaya Musul ve Kara Elmas; 'Feda Edilen 16-18'likler Kürt ve Kürdistan meselesi siyasetler üstüdür Öfkeli Kadınlar Kahraman Kürt Önderi Kürt Analar İsyanda Eylül Kürt Halkına Ve Yoksul Halk Çocuklarına Ölüm Taşıyarak Geldi. Acının Sesi...1 Eylül...Dünya Barış günü... HDP, Kürt Birliği ve Adaylık Üzerine.. Güvenlik Paketi Kürt dili ve Kayıp olmaktan Kurtuluş… Halepçe'nin il oluşuna Tanıklık Bir Kürt kadınının yürek isyanı ROBOSKİ;GÖNÜL YARAMSIN.... 500 Sembol Oldu Kardeş Kanı Dökülmesin Halkımız Kan Ağlarken, Bayramı Nasıl Kutlarız? Türkiye-Barış Bizim 12 Eylül Hikayemiz ABD Başkanının Açıklamasından ''Kürtler Stratejilerini Belirlemeli'' Acının Sesi... 1 Eylül Kürtlerin Doğum Günü Ya Özgür Yaşayacağız yada Yas Tutacağız HDP Kongresi ''Dil'' e Takıldım...Durdum Ez Qurbana Birîna Te Newroz'u Diyarbakır'da neden kutluyorum? ”Artık hiç Bir Haritaya Bakamıyorum Kentlerin Adları Yanık Et Kokuyor'' Kürtlerin babasının vasiyeti: 'Mezarım peşmerge mezarından yüksekte olmasın' Ben Dillime Küsmüştüm.!!!! Hrant-Roboski Kanayan Kalp Acımızdır!!! Çocuk Gelinler Sözcüğü Oluştu! Sakine Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan'ı anma Roboski 'Yüreğimin Kanayan Yarası' Bu dizelerle anmak istedim Mandela’yı niye seviyorum!!!