Bir şeyler ekleme gereği duymadım.
Tamamı vasiyetidir. Her okuduğumda küpe olur yüreğime, beynime ve de doya, doya ağlarım…
Nurlar kabrini aydınlatsın.
Bu sözlerin; hitabın üzerine söz olur mu?
Yolumuzu aydınlatın
Kimine dert, olsun
Bize de ders olsun;
Bize de hayatın dersi olsun vasiyeti...
Qazî Muhammed vasiyetini kendisi yazar.
İki vasiyet yazar. Biri halkına, bize, diğeri ailesinedir. Ailesine yazdığı vasiyetinde de halkına hitaplar vardır…
"Elimdeki tüm olanaklarla karşı çıkıp savaşsaydım belki de yenilmezdik, ancak Mahabad'ın harap olmaması, yıkılmaması, halkın kırıma uğramaması için savaşmamayı seçtik. Elimdeki vasıta ve olanaklarla Mahabad'tan kaçabilirdim: konuşmalarım da halkına söyledim. Eğer kaçsaydım Tebriz'de olduğu gibi talan ve kırımların olacağını biliyordum. Halka açıkladım. Olasıdır ki beni tutuklar ve öldürürler ama halkın namusunun kirlenmemesi ve talan edilmemesi için kaçmayacağım ve kendimi size kurban edeceğim dedim. İşte ben sözümde duruyorum. Tarihte böylesi özveri azdır; sizin de zorunlu olduğunuz şeyler var. Benim aileme ve tuttuğum yola sahip çıkmanız gerekir. Öcümü almalısınız. Halkımın uğruna fedakârlık yaptığım için başım dik ve mutluyum."
İdamından önce namaz kılma ve ibadetlerini yapma isteği kabul edilir. İki rekât namaz kıldıktan sonra, darağacının önüne gitmeden evvel kıbleye doğru bakar ve iki elini havaya kaldırarak yüksek bir sesle dua etmeye başlar:
"Allah'ım (!) Şahitsin ki, senin yolunda elimden gelen her şeyi yapmışım. Allah'ım (!) Kendin de şahitsin ki bu millete hizmet etmekle hiçbir şey esirgemedim ve endişem olmadı. Allah'ım (!) Bu dünyada ve kıyamette mazlumların intikamını zalimlerden al, benim bildiğim kadarıyla bu hep böyledir. Her şeyden haberdar olan Allah'ım (!) Bütün mazlumları ve Kürt milletini de zalimlerin boyunduruğundan kurtar."
Kürt halkına seslenerek; " Satılık İran devletine güvenmeyin. Verdikleri sözlerin hepsi yalandır. Bizi kandırdılar. Mücadelenizi bırakmayın. Yaşasın kurtarılmış Kürdistan!"
İdam edilmeden önce mendil ile gözlerini bağlamalarını sert şekilde reddeder ve seslenir; "Hainlerrr! Ben halkıma ve vatanıma karşı utanılacak bir şey yapmadım ki gözlerimi kapatmak istiyorsunuz! Ben yaşamımın son dakikasında başı dik olarak sevgili vatanımın ufuklarına bakmak istiyorum. Karanlığı nasıl parçaladığını hoşlukla ve kalbimle görmek istiyorum. Ben ulusumun fedakâr bir çocuğuyum ve şimdi de öyleyim. Yaşasın Kürt halkı! Yaşasın Kürdistan'ın kurtuluşu! Özgürlük hiçbir zaman yok edilemeyecektir. Siz bir Muhammed öldürüyorsunuz, ama Kürtlerin içinde yüzlerce Muhammed var! “ dedikten sonra ebedi yolculuğa ölümsüzlüğe göç ettiler Seyfi Sadi ile birlikte!
Seyidxan Humayun (Cumhurbaşkanı Qazî Muhammed'in danışmanı): " O günlerde her şey bizim denetimimizde gelişiyordu. Gece ve gündüz demeden yarına bırakacağımız eserleri yaratmak için çalışıyorduk.
Qazî Muhammed, bizim dışımızda da genç-yaşlı demeden herkese danışıyordu. Ben o dönemde çok genç olmama rağmen, bir işi yapacağı zaman bana da danışıyordu. Qazî Muhammed, bazı geceler yırtık elbiseler giyip, cebini de çekirdek doldurarak halkın arasına karışıyordu. Gündüz olduğu zaman halkın ne istediğini bize
Muhammed'in kızı): " Babam, İran ordusunun halkı katletmemesi için teslim oldu. Böylece katliam gerçekleşmedi. Annem sürekli kendisine, ' Barzani ile Sovyetler'e git, kurtul.' diyordu. Babam ise anneme dönerek, ' Hatırlıyor musun 22 Ocak'ta halkı hiçbir zaman yalnız bırakmayacağıma ant içmiştim. Senden rica ediyorum, tarih beni kişiliksiz birisi olarak yazmasın.
Ben Kürtlerin şerefini düşmanlara peşkeş etmeyeceğim! Simkoyê Şîkak, Şêx Seîd, Seyîd Riza, Şêx Mehmudê Berzencî'nin mücadelesi yenildi. Bu önderler şehit düştü, fakat mücadeleleri yaşıyor. Ben öleceğimi biliyorum, ancak sorun değil, İran devleti bütün Kürt kinini benden çıkartsın. Ancak Kürdistan'daki bir tavuğun ağzının bile kanamasını istemiyorum' dedi."
Kürtlerin Medar-ı iftiharı olarak aziz naaşlarının bulunduğu mezarı ziyaretgâha çevirilen Pêşawa Qazî Muhammed, yardımcıları ve tüm Mahabad şehidleri ulusal tarihimizin onurlu ve kahraman sayfalarında her zaman gururla, dualarla yâd edilecektir…
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.