Ortadoğu\'da Barış Olmalı.!.
Barışın Aktörleri Kürtler olmalı...
Tüm acılarının karşılığı Olmalı..
Ülkelerinde özgür olmalı...
Savaşsız bir Dünya, Genç fidanlar Barış\'ı görmeli, tanımalı, yaşamalı
Barış\'ı sevmeli
Sevdaları gerçekleşmeli
Yaşamı kucaklamalı
Genç fidanlar yaşama, Umut katmalı, Gönülce yaşamalı
Barış soylu Olmalı, Hemen olmalı
Tüm gençleri yaşamın sevinci
Büyülemeli..
Barış\'ın adi
Ülke olmalı..
Barış olmalı
Hemen Şimdi...,
Nazi Almanya’sının 1Eylül 1939 günü ., Polonya’yı işgalidir. Bilançosu çok ağır, elli milyon ölü, bir o kadar yaralı, sakatlar, moloz haline gelmiş insansız şehirler… Bu işgal, ardında kan ve gözyaşı bırakarak İNSANLIK tarihine kara bir leke gibi düştü...
Bu anlamsız, kanlı, kirli savaşın başladığı gün; ‘Dünya Barış Günü’ ’olarak kabul edildi.
1Eylüllerin üstünden, Bir yıl daha geçti. Kürtler Ortadoğu coğrafyasında “Doğan günle ”statülerini bağımsızlıkla taçlandırmaya uğraşırken, Işid denen yeni bir insan nesline, pekte benzemeyen, cani örgütün saldırısıyla sarsıldılar. Kürtler hazırlıksız yakalanmışlardı. Bu amansız, sözde Allahtan, dinden bahsedenlerin örgütü. Işid’in Ezidilerin yaşadığı Şengal ve Mahmur işgaliyle İlk kez Kürtler resmi olarak, toprak kaybediyordu. Kürtler yine yalnızdı. Ancak bu yalnızlıkta imdatlarına “Kara bal “yetişti. Amerika, Lazerli bombalarla ,insansız uçaklarıyla yardım gönderdi. Adı üstünde insansızdı. Kürtler merkezi hükümetten yardım almadıkları için ellerinde ağır silahlar yoktu. Tüm Dünya Kürtlerin dramına artık tanıklık yapmak istemiyordu. Konum olarak Ortadoğu’nun stratejik bir bölgesinde olmaları hesapta varken, dünya konjektürü gereği de seyirci kalmamaları gerekliydi. Arapların; kim daha çok Müslüman diye nitelenen -dinin toplum üzerindeki afyon özelliğini çok iyi bilen iktidar sahipleri -sözüm ona demokrasi adına kendinden olmayan inanç kesimini ötekileştirip yok etme savaşı içindeler. Dolayısıyla Kürtler çok ağır bir bedel daha ödüyor. Kürtler artık birlikte hareket etmek zorundalar. Aksi bir hareket ihanet olur, affedilmez. Daha dün 4.200 Kürt ezidi Uludere’ye sığındı. Başka Ülkelerde bu felaket yaşansaydı, Türkiye yine bedeli halka yükleyerek, zam, vergi, yardıma yalın ayak koşacaktı. Kürtler –Türklerle çok iyi komşu olma sınavını vermelerine rağmen yardım görmediler. Ha. Bu komşuya revamı, komşuluk bununu mu gerektirir da tartışılır.
Şu çok iyi bilinmelidir. Artık, Kürtleri azarlamanındı, öğüt vermenindi bir anlamı olmaz, dostunu düşmanını çok iyi tanıması lazım.
Kürtler 1Eylülü özgürlüklerine kavuşarak selamlasaydılar.
İşte o zaman Başkanlığa veda ederken, Cumhura selam veren Sn. Erdoğan “Yeni Türkiye’nin doğum günü “diyebilirdi. Kürtler Ortadoğu da sahipsiz kalmışken, hiçbir devlet yeniden doğmaz. Asıl çözülmesi gereken içte ve dışta yani dört parça Kürtleri yetim bırakmak, Bırakırsanız hiçbir sorunda çözülmez. Kimse mutluda olmaz. Mutluluk hırkası da giyemez. Biz Kürtlerin iktidardan beklentisi var. Aldığı %52 oylarda Kürtlerin acıları, gözyaşları var.
KİMSE BİZİ ARTIK AT GÖZLÜĞÜ İLE İZLEMEMELİ.BİZ TAKİP EDİLEN,TELİ DİNLENEN,YARININDAN KUŞKU DUYAN VATANDAŞLAR OLMAK İSTEMİYORUZ.BU YAPILAN GİZLİ PAZARLIKLARDAN HABERDAR OLMAK İSTİYORUZ.LÜTFEN KARTLARI AÇIK VE NET OYNAYIN ,GÖRELİM,KARAR VERELİM,AĞLAYALIM.YAS TUTALIM YADA GÜLELİMMMM….
YÜKSEL AVŞAR
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.