Mustafa Balbal Son Makaleler

Mahabad Kürd Cumhuriyeti’nin Sosyolojik Tarihsel Kronolojisi -4-

İran 1946 yılının ilkbaharında Sovyetler’i Azerbaycan ve Kürdistan’da etnik yönetimler kurduğu gerekçesiyle Birleşmiş Milletlere şikayet etti. Bu şikayet Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilince, ABD İran’ın yanında yer alarak, Sovyetler’in en kısa sürede İran topraklarından çıkmasını dayattı.
Mahabad Kürd Cumhuriyeti’nin Sosyolojik Tarihsel Kronolojisi -4-
Makaleyi Paylaş

İran Azerbaycan’ı Sovyet hükümetinin bu dayatmacı tutumu, artık Kürd’lerde düzenli bir ulusal ordu kurma ihtiyacına yol açıyordu. Barzani, Herki ve Şıkaki aşiretleri kurulacak düzenli ordunun dışında tutulacaktı. Modern bir ordu oluşturularak, geçmişte İran ve Irak ordularında subaylık yapmış çok sayıda kişi yeni görevlerine atandı. Muhammed Hüseyin Seyfi Kadi, Hame Reşid, Ömer Han Şıkaki ve Mele Mustafa Barzani’ye generallik rütbesi verildi. En fazla silahlı güce sahip olan Mele Mustafa Barzani 3 bin silahlı savaşçısıyla savunma cephelerinde yerini alıyordu. Sovyet üniformasını çağrıştıran askeri kıyafetten müteşekkil bir nizami ordu oluşturulmaya çalışıldı. Kazımof isminde bir Sovyet subayı Kürd ordusunu eğitmek için Mahabad’a getirilmişti.

Azerbaycan hükümetinin giderek sınır dayatması Kürd güçlerinde hareketlenmeye neden oldu. Savaş yeteneği edinmiş düzenli bir ordu gibi kabiliyetli Barzani savaşçıları Sakız bölgesindeki dağlık bölgelerde mevzilendi. Şıkak ve Herki aşiretleri ise Rızaiye cephesinde yerlerini alıyordu. Kürd-Azeri çatışması Sovyet uzmanlarını rahatsız etmekteydi. Çünkü İran ve İngiliz’lere karşı kullanmaya çalıştığı iki halk, her an boğaz-boğaza girip Sovyetler’in stratejisini alabora olabilirlerdi. 1946 yılının Mart ayında Sovyet danışmanlarından Haşimof’un öncülüğünde yapılan büyük bir katılımla Kürd-Azeri anlaşmazlığı giderildi. İki ayrı devlet gibi karşılıklı resmi temsilci atanması İran hükümetini kızdırdı.

İran 1946 yılının ilkbaharında Sovyetler’i Azerbaycan ve Kürdistan’da etnik yönetimler kurduğu gerekçesiyle Birleşmiş Milletlere şikayet etti. Bu şikayet Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilince, ABD İran’ın yanında yer alarak, Sovyetler’in en kısa sürede İran topraklarından çıkmasını dayattı. Aslında, Sovyetler’in gerçek niyeti Azerbaycan ve Kürdistan’da milli özerk bölgeler kurmak değildi. Çünkü oluşabilecek her türlü gelişmeyi önceden kestirebilecek bir yetiğe sahipti. Dolayısıyla Sovyetler’in buradaki temel amacı Azeri’leri ve Kürd’leri kullanarak İran’ın petrol gibi yer altı kaynaklarından oldukça pay koparmaktı. Nihayetinde de, 5 Nisan 1946 tarihinde Sovyetler’in Tahran büyükelçisi G. Satçikof ile İran başbakanı Ahmed Kıvamussaltana arasında 50 yıl yürürlükte kalacak bir petrol antlaşması imzalanacaktı. Antlaşma gereğince, altı hafta içerisinde Sovyetler kendi ordusunu geri çekmeyi taahhüt edecekti. Böylece, Sovyetler’in gerçek emperyal niyeti böylece ortaya çıkmış oluyordu.

Birleşmiş Milletler tarafından İran’ın şikayet başvurusu kabul edilince, İran ordusu Kürd’lerin üzerine yürüdü. Kürd’lerin askeri mukavemetini kırmak için, uçak ve ağır silahlarla donatılmış 4 piyade taburu, ayrı sınıflardan 5 bölük ve işbirlikçi Kürd aşiretlerinden yüzlerce silahlıyla beraber Mart ayında Barzani’lerin üzerine saldırıya geçti. Günlerce süren şiddetli çarpışmalardan sonra, onlarca İran askeri öldürüldü, sayısızcası da esir alınarak üstü açık kamyonlarla Mahabad şehir merkezine getirildi. Amerikalı subay Archi Roosevelt’e göre bu çarpışmada büyük oranda silah ve mühimmat Barzani’ler tarafından ele geçirilmişti. Barzani’lerin kazandığı bu zafer, İran ordusu için yıkıcı olurken, Kürd Cumhuriyeti için ise müthiş bir moral kaynağı olmuştu. Bu çatışmanın hemen akabinde, Barzani güçleri bir yüzbaşı ve iki eri daha öldürerek İran güçlerinin moralini daha da çökertmişti. İran ordusunun Barzani’ler tarafından yenilgiye uğratılmasından sonra, İran Genel Kurmay Başkanı General Razmara komutayı ele aldı. Sovyet ordusunun Aras nehri kıyılarına çekilmeye başlayacağı duyumunu günler öncesinden alan İran ordusunda belirgin hareketlenmeler baş göstermişti. Genel Kurmay başkanı General Razmara, 5 bin ek askerle desteklenen ve tank, top ve uçaklarla donatılmış olan yaklaşık 8 bin kişilik ordunun başına geçti. 13 bin kişiden müteşekkil Kürd güçleri ise, İran güçlerine karşı savaşmak için Sakız ve Irak sınırı boyunca konuşlanmıştı. Bu durum İran’ı tedirgin edecekti. Çatışmayı göze alamayan General Razmara, Kürd’lerle anlaşmak için Sakız cephesine gelmek mecburiyetinde kaldı.

Sovyet ordusu Aras kıyılarına çekilme sinyali vererek sosyalist Azerbaycan hükümetini İran birliğine katılmaya zımnen zorluyordu. Böylece batının baskısı olmasa bile, Azerbaycan’ın İran’da yapılacak seçimlerde Sovyet kuklası olarak meclise girmesini sağlamaya çalışıyordu. İran’da kurulu olan komünist Tudeh partisi zaten Sovyet yanlısıydı. Böylece İran meclisinde Tudeh’le beraber Azeri vekillerin de bulunması, Sovyet-İran petrol Anlaşmasının kolayca meclisten geçmesinin alt yapısını böylece hazırlamış olacaktı.

Sovyetlerin kendilerini terk edeceğini anlayan Azerbaycan başbakanı Cafer Peşvari, 13 Haziran 1946 tarihinde tekrar İran birliğine katılmak için İran hükümetiyle anlaşmaya vardı. Böylece Azerbaycan, İran’ın bölünmez bir parçası haline gelmiş oluyordu.

Kürd’ler açısından hiçbir siyasal gelişme olmayınca, Sakız cephesinde konuşlanan savaşkan Barzani güçlerinin İran ordusuna yaptığı saldırılar Kürd’lerin umudu haline geliyordu. Mart ayı ortalarından Mayıs ayı ortalarına kadar, İran ordusu tarafından Barzani’lere yönelik uçak ve ağır silah desteğiyle 50’yi aşkın ağır saldırı gerçekleştirilmişti. Böylece her iki taraftan da sayısızca kişi ölürken, sayısızcası da yaralanmıştı. Bu saldırıları kronolojik ve detaylı ölçüde yazıya aktarmanın yazıyı olmasından daha fazla uzatacağı kaygısıyla, çatışmaları detaylandırmadan, sadece özet geçmeyi daha uygun bulduğumu belirtmek isterim.

Sakız bölgesini çepe-çevre saran Barzani güçlerine karşı, Mameşah bölgesinde 15 Mayıs 1946 tarihinde yine İran Genelkurmay başkanı Razmara’nın komuta ettiği tank, top ve uçakların da destek verdiği büyük bir saldırı başlatıldı. Mameşah bölgesinde gerçekleşen bu saldırıya karşı, Barzani güçleri karşı bir saldırıyla 22 İran askerini öldürdü 40 tanesini de yaralayarak İran ordusunu geri püskürttü. Barzani güçlerinden Halil Hoşevi isminde bir peşmerge komutanı ise yaşamını yitirdi.

Tebriz Sovyet konsolosu Haşimof, Mameşah çatışmasıyla ilgili Sakız bölgesine gelerek Kadı Muhammed ve Mustafa Barzani’yle bir görüşme yaparak, sert ikazlarda bulundu. Kürd güçlerinin İran ordusuna baskı yapmaktan kaçınması gerektiğini, olası bir savaşta Sovyet ordusundan yardım alamayacaklarını ve İngiliz petrol bölgesini tehdit etmemelerini salık verdi. Konsolos Haşimof, Kürd’lerin geri çekilip İran’a boyun eğmelerini sert bir dille anlatmaya çalıştı. Aras kıyılarına tamamen çekilen Sovyet ordusu, Azeri’leri ve Kürd’leri böylece kendi kaderleriyle başbaşa bırakarak, adeta İran devletine yem olarak bırakmaya çalışıyordu.

Sakız çatışmasından sonra Kürd aşiret güçleri Cumhurbaşkanı Kadı Muhammed başkanlığında uzun bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda başbakan Hacı Baba Şeyh, İran’a karşı sert bir şekilde saldırıların devam etmesini isterken, aşiret liderleri ise, İran ordusuna karşı saldırıların derhal durdurulması gerektiğini söylüyorlardı. Mahabad Kürd Cumhuriyeti’nin savunmasında etkin rol oynayan bu aşiretlerin isteği doğrultusunda savaşmama kararı alındı. Bu kararın alınmasının birinci nedeni; Sovyetlerin bölgeden tamamen çekilmesi, ikinci neden; Azerbaycan’ın yeniden İran’ın birliğine katılma antlaşması imzalaması, üçüncü neden ise; Kuzey Kürd aşiretlerinin İran’ın yanında yer almasıydı. Diğer yandan radyolarda İran’ın birçok dostunun olduğu yönündeki İran hükümeti radyo yayınları aşiretlerin kafasını oldukça karıştırıyordu.

Toplantının hemen akabinde Eğitim Bakanı Menaf Kerimi, Kürd hükümeti tarafından görevlendirilerek savaş pozisyonundaki tüm Kürd cephelerine uğrayıp, İran ordusuna saldırmamalarını emretmesi istendi. Bu görevi yerine getiren Menaf Kerimi, İran cephesine de uğrayarak İran generali İrom’la bir görüşme yaptı. General İrom, Kürd’lerin İran güçlerinin yanında yer alarak, solcu Azeri hükümetine saldırma önerisinde bulundu. General, böylece Kürd’leri yanına çekip, Azeri’lere saldırtarak, Kürd’lerin Sovyetler’le az da olsa sürdürülen ilişkilerinin tamamen bozulmasını düşünüyordu. Çünkü bu şekilde yalnızlaşacak olan Kürd’lerin yok edilmesi İran için kolay bir lokma olacaktı. Ancak generalin bu teklifi, Kürd’ler tarafından kabul görmedi.

Diğer yandan Sovyet danışmanları, Kadı Muhammed’in gerek askeri ve gerekse sivil konularda aldığı tüm kararlara müdahalede bulunuyorlardı. Böylece Sovyetler’in Mahabad kürd Cumhuriyeti’ne yaptıkları askeri ve ekonomik yardımları kesme tehdidinde bulunuyorlardı. Aslında Sovyetler’in destek olarak verdikleri pek bir şey yoktu. Fakat Kadı Muhammed, İran devletine karşı yalnız görünmemek için Sovyetler’le köprüleri tamamen atmak istemiyordu. Sovyet danışmanlarının yaptığı bu tür baskılar sonucunda Kadı Muhammed İran cephesine giderek İran Genelkurmay Başkanı Razmara’yla görüşüp ateşkes antlaşması imzaladı. Antlaşmanın içeriği İran lehineydi. Antlaşmada yer alan ikmal yollarının açılması maddesince, İran ordusunun hareket alanı tamamen genişliyordu.

DEVAM EDECEK…

Not: Bu yazı, 8 bölümden oluşan kronolojik bir yazı dizisidir. Her bölüm, 2 gün arayla yayınlanacaktır.

KAYNAKÇA:

1-Kanlı Mahabad’tan Aras Kıyılarına-Avesta yayınları (Necefkuli Pısyan). 2-Kürdistan Cumhuriyeti-İran’da Kürd Kimliğinin Oluşumu-Avesta yayınları(Abbas Vali). 3-1946 Mehabad Kürt Cumhuriyrti-Koral yayınları(M.Emin Bozarslan). 4-Barzani ve Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi 1 ve 2, -Doz yayınları (Mesut Barzani). 5-Mahabad Kürt Cumhuriyeti-Kürt Araştırmaları-Makale, 18/4/2020 (Archie Roosvelt,jr). 6-İran’da Bir Kürt Cumhuriyeti-Mecra, -Makale-. 7-Kürt’lerin Azeri Santracında Son Büyük Direnişi, Mahabad Kürt Cumhuriyeti- 26/9/2021, makale- İndependent Türkçe (Mehmed Mazlum Çelik).

Mustafa Balbal

16/11/2021-ANKARA

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Bu makale toplam: 2403 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:16:16:15

Son Makaleler

Ağrı İsyanında Öldürülen Şêx Tahar’ı 91 Yıl Sonra Hatırlamak! Bıruki Aşiretinden Temoçin Ailesinin Erivan’dan Meclis-i Mebusan’a ve TBMM’ye Uzanan Siyasi Öyküsü Ekolojist HDP Üç Maymunu Oynuyor Selahattin Demirtaş’ta Liderlik Vasfı Var mı? Kürd Tarihi ve Sosyolojisi Bazen Abartılıyor 1916- Kürd Soykırımı Kürdolog Halil Hayali Kimdir? Ramazan Davulculuğu Geleneksel Faşizmdir 140 Yıllık Mültecilikten Tetikçiliğe Çerkes’ler… Aşiret Derneklerinin Sakıncaları Ve Aşiret Sosyolojisi Şêx Faxri Bokarki’nin Direniş Öyküsü Mahabad Kürd Cumhuriyeti’nin Sosyolojik Tarihsel Kronolojisi -8- Mahabad Kürd Cumhuriyeti’nin Sosyolojik Tarihsel Kronolojisi -7- Mahabad Kürd Cumhuriyeti’nin Sosyolojik Tarihsel Kronolojisi -6- Mahabad Kürd Cumhuriyeti’nin Sosyolojik Tarihsel Kronolojisi -5- Mahabad Kürd Cumhuriyeti’nin Sosyolojik Tarihsel Kronolojisi -3- Mahabad Kürd Cumhuriyeti’nin Sosyolojik Tarihsel Kronolojisi -2- Mahabad Kürd Cumhuriyeti’nin Sosyolojik Tarihsel Kronolojisi -1- HDP ile CHP’nin Muhataplık Paradoksu Atatürk Laik’miydi? Türkiye’de Kemalist Irkçılığın Sosyolojisi ve PKK Faktörü Yahudi-Arap Çatışması ve Kürd’ler Ermeni’ler Kimdir, Neden Toprak Sattılar? 1 MAYIS VE KALIN ENSELİLERİN İSTİSMARI Ermeni’ler Nekadar Kürd Öldürdü? Seyidxan ile Elican’ın İsyan Öyküsü ve İTC-Ermeni İşbirliği 2. bölüm Seyidxan ile Elican’ın İsyan öyküsü ve İTC-Ermeni İşbirliği Mele Mıstefa Barzani’ye saldırmak ahlâki değil Mahabad Kürd Cumhuriyeti gibi, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ni de Yıkmaya Çalışıyorlar Şeyh, Tarikat ve Kürd’ler ''Seyyid'' kimdir? Ve Kürd’ler… Bir Zamanlar Erivan Radyosu Kürd’lerin Devlet Olamayışının Faktörel Kronolojisi Ezidi Soykırımcısı IŞİD'in referans kodları 33 Kurşun Yahudi Jenosid'inin dün ve bugününe Kürd'lerin bakışı Dengbêj Seyidxan’ê Boyağçi’nin Cenazesinde Görülen Vefasızlık HDP'nin Yürüyüşü ve Demokrasi Çıkmazı Feridun Yazar'ı Anmak ve Anlamak Ahlât Selçuklu Mezarlığı söylemi ütopik bir söylemdir Kızıl Kürdistan'da Ermenistan'ın Vahşet Anatomisi