Artık siyasetçilerimiz ve siyasetsizlerimiz ne yapacaklarını şaşırmış, eksen kaymasını aşmış, şaftı kayılmış misali ilginç söylem ve eylemler ile halkımızın kafasını karıştırmaya iyicene alıştılar. Yaşım birçok yazar -çizer arkadaşın yaşı ve deneyimi kadar olmasa da aklıselim olan her insan dostunu ve düşmanını bilir ve ona göre bir tavrın sahibi olur. Ama bizde yeni Moda hareketler ve tavırlar o kadar normalleşmiş hallere büründü ki kime ne diyeceğimizi hatta diyelim mi demeyelim mi bilemez olduk. Bir siyasi hareket kendi haklarını savunucusu olduğunu iddia ettiği halk ve halkların tarihlerinden kopuk söylemlerde bulunma hakkını sahip olamaz. Bir halkın On yıllardır verdiği bedeller üzerinden belli bir kariyer yapacaksın, ömrünün sonuna kadar milyarlık maaşlar ile yaşayacaksın ve o halkın tarihinden kopacaksın. Biraz utanma arlanma olsa bari milletvekillik dönemin bitene kadar sabret sonra safını sıfırdan belli et.
Ama yok, bizimkilere yakışmaz.
Bizimkiler ota böceğe, ekolojik sisteme bayılırlar, Türke, Laza yabancıya Dost olurlar, kürde gelince hadi mücadeleyi biraz daha yükseltin, mevzilere dağlara gelin, hendekleri kazın derler. Çünkü alışmıştır en başından fedakârlık yapmaya benim yiğit halkım. Ve birileri de utanmaz sıkılmaz daha da ister bu fedakârlık illetinden. Ama beğenmezler verilen bedelleri bu sene kesin zafer olacak deriz alttan alta sonbahardan bir sonraki seneye sallarız zaferi.
Çünkü koordine ve birlikten uzak siyasi yaklaşımlar ile ekmeğimiz gelir canlarımız gider....
Yazılarımı okuyan birçok arkadaştan eleştiri ve iyi görüşleri alıyorum. Birbirini dengeler gibi olsa da genelde gelen eleştiriler \"PKK ve HDP\'yi hep neden bukadar eleştiriyorsun\" oluyor. Tabiî dostların haklı oldukları yerler var, eleştiriyorum. Tanıdığımı söylemek çok iddialı olur belki ama en azından tanımak için emek verdiğim bir hareketi bilgim ve inancım oranında eleştirme hakkına sahip olduğumu düşünüyorum. Hiç bir zaman KDP\'li yada YNK\'li olmadım ve onları içeriden tanıyamadım da, eleştirilerim de bu sebepten kaynaklı sınırlı kalabilmektedir. Ama bizlerin dışında eleştiri ve anlatımda yıllarını pofuduk koltuklarda geçiren bazı meşhur dallama yazarların, yazdıklarını baş üstünde taşıyanlar, emek ve inanç üzerinden bir şeyler yapmaya çalışmış insanların yazılarına tahammül edemiyorlar ise burada bir yanlışlık var demektir. Çünkü süslü medyanın kalemşörleri bir kere Kürt halkı deyiverince şak şaklayanlar bilsinler ki aslında yalakalıktan öteye adım atmamışlardır. Tâbi hele söyleyen bir de Türk ise vay babam vayyyy, yere göğe sığdırılmaz. Çok uzakta değil daha bundan bir kaç yıl önce sanatçı Bülent Ersoy \"evladım olsa askere göndermem\" dedi yer gök Kürtler, sosyal medya üzerinden paylaşmaya başladılar. Birde tam o dönemde onlarca genç eşcinsel olduklarını belirtip askerliğe gitmeyeceklerini belirtmişti, vicdani ret kullandılar, kimseden tık çıkmadı. Bülent Ersoy’un sözünü videosu ile paylaşanlar bir anda taş fırın erkek oluverdiler... Şimdi bu dalkavukluk değil de nedir? Meşhur olmuş bir kişi bir laf ediyor yerlere göklere sığdırılamıyor, tanınmamış bir genç itiraz ediyor, açıkça kimlik bildirimi yapıyor, askeri cezaevine atılıyor bizim çakma entel ses edemiyor. Neden?
Yalakasın ...
Kürde bozuk, Türke saksafon çalıyorsun ....
Bugün her günden daha fazla bazılarını yerden yere vurasım var. Hele ki O civan mert gerilla arkadaşımın yaptığı eylemin, helikopter düşürülmesinin görkemli mutluluğu ardından insanı deli eden soysuzca konuşan bir ahmağı görünce, insan nasıl olurda çileden çıkmaz?
Bakın kobra eylemi ardından dört parça Kürdistan\'da yaşayan herkes videoları paylaştı. KDP\'lisinden, YNK\'lisine, ENKS\'lisinden, PSK\'lisine heryerde o video vardı. Yek, du, se diye heyecanla sayan, Kürt dilinin füze ağzından çıkar gibi görkemlice dağlarda inlemesi ve ardından \" ket ket \" diye sevinilmesi kimin kalbinin hızlanmasına sebep olmamıştır ki? Helâl olsun o parmaklara demekten öte söyleyecek başka söz bulamıyorum. Ama O genç yarın öbür gün komutan olur, liderleşir ve hatalı kararlar alırsa onuda yerden yere vuran yazıları yazmaya hakkımız olacaktır. Çünkü bir halkın önderliğine soyunuyorsan ona göre hareket etmesini bileceksin. O civan mert genç bir helikopter düşürdü diye ömrünün sonuna kadar hatalı kararlar alma hakkına sahip olamaz. Yani anlatmak istediğim, Evet PKK lider kadrosu şehirlerden, Cezaevlerine, Avrupa’sından dağına bedel vermiş emek vermiş insanlar olabilirler ama bu aldıkları yanlış kararların eleştirilmeyeceği anlamına gelmez, gelmemeli. Yoksa kendimize firavunlar ve yarı tanrılardan başka bir şey yaratmamış oluruz.
Bugüne gelince yazımın başında da belirtmek istediğim gibi bu halkın değerlerinden uzak bazı soysuzların, bu halk adına konuşmaya hakları yoktur. Dersim\'de, Zilan \'da, Kürtler üzerine soykırımlar gerçekleştirmiş bir sübyancının mezarı için, Kürt halkının oyları ile bir yere gelmiş, biri o mezarı savunan açıklamalar yapamaz. O mezar Ankara\'nın göbeğinde, TC\'nin kalbinde kürdün ölüsünden başka hiçbir şeyine tahammül edilmeyeceğinin göstergesi olarak orda dikilmektedir. Her ilkokul çocuğunu bütün ülkeden toplayarak hac vazifesini yaptırıyor misali oralara götüren bu devlet, kürdün çocuğundan büyüğüne sizi daha öncede öldürdük gene öldürürüz demekten başka bir şey değildir.
Ey be akılsız milletvekili anıt mezara saygın var ise, kalk güney Kürdistan\'da Melle Mustafa Barzani\'nin kabrini ziyarete gel. Bir karış bile yüksekte değildir. Hiçbir ayrıcalığı yoktur. Aksine bunca ülke gezdim hayatta görebileceğiniz en sade kabirdir.
Ama sen kalk orayı sanki tarihi ve turistik değermiş gibi ele al. Konuşma yap... Sana ne be... Onlar bir gün tarumar edilen şehit gerilla cenazeleri için konuştular mı? Onlar birgün kefensiz yatan, Dersim soykırımında ki analarımız bacılarımızdan bahsettiler mi?
Neyse bu yazı en güzel Can Yücel\'in meşhur sözü ile bitirilir.
Ben yazmayayım siz anlayın...
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.