Genel devrimci mücadeleler tarihine baktığımızda gözümüze çarpacak olan ilk şey devrimci örgütlerin halkla ilişkileri, ideolojik ve pratik yapılanmaları ve en önemlisi profesyonelleşmiş kadrolarının durumları olduğu ilk etapta göze çarpan noktalar olacaktır.
Ülke mücadelemizde ise bu yapılanmaların dünyadakinden çok daha farklı olduğu anında göze çarpacaktır. Bizim Kürdistan’ımız da insanları ikiye ayırmak, siyah ve beyaza mahkum etmek adeta bir âdet olmuş, hatta Muhammed’in cennetlik ve Cehennemlik ayrımından çok daha karanlık noktaları yaratmıştır. Bizde en çok demokrasi diyenler \"dem demoklaşmış \", en çok özgür irade diyenler ise kendi özgürlüklerini bir toplumun özgürlüğüyle aynı konuma getirmişlerdir....
Tabii bu yazı sade bir eleştiri yazısı değildir, bir sorgulama yazısıdır. Soru sormanın felsefenin başlangıcı kitabından alınıp devrimcileştirilmesi değil, soru sorarak cevabı devrimin içinde aramanın bir yolu olarak ele almaya çalışmaktır... On yıllardır süren Kürdistan ulusal mücadelesi kendine yeni bir Rota belirlemiş ve ulusal değerlerin ikincil bir konuma alınması gerektiğini deklare etmiş, ortak vatan ve demokratik sistemde yaşamak istediklerini belirtmişlerdir. Ki bu her hareketin hakkıdır kendi yolunu belirtmek, hedeflerini açıklamak. Bu noktada kimseye bir şey demeye hakkım yok. Ama sormadan edemediğim bir nokta varki bu kadar demokrasi diyen bir yapının neden kendinden olmayanı hain ilân ettiğidir. Can alıcı bir nokta değilmidir ki üye sayından fazla senden kopmuş insan bu coğrafyada yaşamaktadır. Bu nasıl bir çıkmazdır ki senin düşüncen dışına çıkan her eski kadron hain olsun. Peki demokrasi nerededir?
Mesela ben otuz yaşında bir insanım benden otuz yıl önce doğmuş bir insan benden önce devrimci mücadeleye katılmış ve emek vermişse benden daha kıymetli olabilir mi? Emeğe saygı ayrı bir nokta lâkin annem ve babamdan geç doğmak beni daha az devrimcimi yapar? Senin Siverek’te, Amed’de direnmen, Beka’da zorlukları yaşamış olman, Lolan’da ilk gerillacı saldırıyı organize etmen, bugün Türkiye\'de cezaevinde işkence gören yada daha rahat koşullarda gerillacılık yada devrimcilik yapan bir insandan daha çok zorlandığın anlamına mı geliyor? Hayır... Zaman ve ortam farkı, çağ ve yaşam tarzı farkı, insanların ben yada senin den çok daha fazlasıdır.. Devrimci sidik yarışı yapan değil, mütevazı olmayı bilendir... Ama hep ben yaptım demek sadece kendini yaratıcı olarak görmenin verdiği bir hastalık değilmidir?
Gelelim baştaki konuya neden mesela PKK gibi bir hareketin eski kadroları illahi hain ilan edilmektedir? Küçükken öldürdüğü güvercinden özür dileyen bir lider neden başka yol seçenlere aynı şekilde davranamamaktadır... Bu arkadaşların pratikte yaşadığı sorunları sürekli ele almaya çalışacağım KDP tarafından, YNK tarafından, TC tarafından ele alıp özgür bir yazıyı gücüm oranında yazmaya çalışacağım ama konunun asıl ve ilk muhatabı PKK olduğu için öncelikle bu noktaya dikkat çekmek istiyorum... Nasıl olurda ( arkadaşların affına sığınarak) hainin, kadro sayından çok daha fazla olabilir? Nasıl olurda eski yoldaşların bir devletin istihbaratındaki görevliden daha büyük bir sorun olabilir? Nasıl olurda düşmanınla oturup müzakere yapabilirsiniz de, eski bir yoldaşınla sadece senden farklı bir düşünceye sahip olduğu için düşman olabilirsiniz? İslam’ın arafı rahat be arkadaşlar, ya cennete bakacaksın yada cehenneme, peki ya buradaki Araf ?
Devam edecek...
Yazı serisinin ikincisi: Arafta Kalanlar - 2
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.