Ülkemizde nekadar da çabuk değişiyor gündemler, daha önceki yazı dizisinde de belirtmiştim, kanın ve savaşın yükseldiği zamanlarda siyaset ve Kelimeler ucuzlaştırılıyor, hatta değerleri sıfırlanıyor. Bizlere ise susun diye seslenenlerin gür sesleri, mermi ve havan seslerinin arasında sıkışıp kalıyor. Ama genede Kürdistan da ve dünyanın heryerinde yaşayan bizler zorlu hayat koşullarının yanısıra bulunduğumuz alanlarda Kürdistan davasına hizmetimizi sürdürmeye çalışıyoruz.
Özellikle Güneyde yaşayan arkadaşlarımız bu konuda ençok zorlananları oluşturuyor. Son saldırıların ilk etabında eminim bütün arkadaşların telefonları durmadan çalmış, bilgilenmek isteyen güney halkı tarafından en doğru kaynak olarak, olayların gelişimi öğrenilmek istenmiştir. Hakeza büyük bir çelişkidir ki cizre ve Silopi\'de taşlanan araçların hesabı da gene bizlere çıkarılmış neden arabalarımızı taşlayıp, yakıyorsunuz denmiştir. Yani bizler politik bir yaşamı halk tarafından bahşedilmiş insanlarız. Dağda yada şehir de olmamız bunu değiştirmemekte, halkın bizden istekleri hep canlı kalmaktadır. Bu sadece savaş konumu için geçerli bir durum mudur? Ne yazıkki evet, öyle... İlginçtir ki savaş ve kan kokusu sindimi Kürdistan toprağına ilk akla gelenler bizler oluyoruz, yada bir şeye ihtiyaçları olduğu zamanda aynı durum yaşanıyor. Çünkü halkın Hammal Hasoluğu için kalıplara sokulmaya çalışılan bizler, sürekli seyda, ezbeni demeye alıştırılarak eski sistemin yeni dişlisi olmaya alıştırılıyoruz.
Klasik bir başka yaklaşım ise dün başıma geldi, bir tane sözde sanatçı, gereksiz xıyar kalkmış diyor ki, heval babam ev yaptırmıştı, kaç para harcadık bostan yol yaptırdık uçaklar vurdu Çemçoyu, heryeri mafettiler. Ey be densiz, hey seni kansız plastik türkücü... Senin söylediğin hangi Kürdistan müziği insanlara tesir eder? Hangi klamı ağzına alıp, hissedebilirsin? Sen ki iki bostanda, bir kavak ağacında görmüşsün ülkeyi... Kanları ile ülke topraklarını yeşerten o güzel insanlara üzülmeyipte iki kavak ağacına üzülüyorsan sen kimin sanatçısı oluyorsun? Şimdi bu tür adamlar ve akrabaları gider şarkı söyler, ağıt yakar birilerinden parada alırlar, aynı bu tipler yarın dağa gider ben sanatçıyım der, hevallerimiz severler, bağırlarına basarlar klipte yaparlar, meşhurda ederler. Ama yılların Savaşçısını ağlasada, acısını haykırsada, ülke için ölsede hain ilan ederler. İşte buda bizim kadehimizde olandır. Bir yudum ihanet şarabından içeriz, ve bize hain derler. İhaneti servis edenleri, mayalayanları ise masalarında misafir ederler. Bizlere kurşunları hak görürler.
Bakın göreceğiz, güneydeki DAİŞ savaşında nasılda, eline sazını alan gitti cepheye iki türkü söyledi aldıysa paraları, bugünde aynısını Kandil için yapacaklar çok olacaktır.Tabiî bunu içten yapanlar, iki yüzlülerden daha çoktur bundan eminim ama canımı yakan, eski yoldaşlarına ölümü hak gören sen, köşe başındaki burnu kokainli türkücüye neden kucak açarsın.Aynısı KDP ve YNK içinde geçerli durumlar içermektedir. Birliği yeşertemeyen bizler, nifak tohumlarını güçlendirerek yanlışlara meyil vermekteyiz. PKK, Mesud Barzani bize terörist demiştir diyerek halkı galeyana getirmiş ve kuzeyde bütün, Güney plakalı araçları ve insanları hedef göstermiş MİT e hizmet eder konuma getirmiştir. Güneyde ise Türkiye plakalı araçlar hedef haline gelmiş, Kuzey li Kürtler aynı MİT tarafından hedef halini almışlardır. Yani hem PKK, hem de KDP birbirleri ile olan sorunlarını halledecek beceriyi gösterememiş, sorunu halkın çözmesini bekler duruma gelmiş, MİT ise bunu fırsat bilerek pratikte GÜNEY KÜRDÜ ile KUZEY KÜRDÜ\'NÜ birbiriyle savaşır hale getirmiştir. Siyasi ve pratik öngörüsüzlük bunu patlatmıştır. İki örgütte yılların fedakârlığını cizre -silopi -zaxo hattında gömmüşlerdir. Çünkü bu halkın liderliğini yapıyorsanız düzgün politikalar üreterek halkı birbirine kaynaştırmalısınız, taşlatmalı değil. Aynı benzeri durumların yaşanmaması için daha fazla fedakârlık yapması gerekenin artık halk değil, partiler olduğu görüşündeyim...
Bu kadar şehit vermiştir sormadan edemiyorum. Vurulan Şehitliklerin olduğunu biliyoruz, düşmanın alçaklıklarından bahsetmeye başlayan eski dostlar, neden güvenlik tedbirlerini almamışlardır ? Gerillayı Suruç eylemi ardından neden intişara çıkarmamışlardır? İlk saldırılarda yaklaşık 35 arkadaşın şehit düştüğü tanıklarca söylenmektedir, peki bunun özeleştirisini vermek kime düşüyor? Hesap vermek yerine sürekli etrafı eleştiren mantık, kürt hareketini çıkmaza sokup, hep şikayet eden konuma sokacaktır. Onun için eski arkadaşların tecrübesine güneydeki Savaşta nekadar ihtiyaç duyuluyorsa , PKK de duymaktadır ve bunu dile getirmekten çekinmemelidir. PKK eski arkadaşlar ile birlikte hareket etmeyi düşünmeli, yılların tecrübesini yeni arkadaşlara aktarılmasına ön ayak olmalıdır. Bu bir eziklik değil aksine, birlik için büyük bir adımdır. Dost ile hareket etmekten çekinilmemeli bilakis bunu devrimin bir adımı olarak görmelidir.
Bakalım bu çağrılarımız dikkate alınacak mı? Tabii çok zor, bunu bende biliyorum ama bizler Kürdistan davasına adanmışlar olarak olayın dışından konuşarak değil aksine ülke için, ateşin ortasında yanarak destek olmayı, kendi rengimiz ile arkadaşlık bağları esasında birlikte yürümeyi Her seferinde,her Kürdistani harekete dayatacağız, dayatmalıyız.....
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.