Nerina Azad\' da yazarken şunu çok iyi fark ettim ki, şuana kadar hiç bir RTÜK uygulamasına, yada sansüre maruz kalmadım. Bu noktada düşüncelerime bend vurulmadığını açıkça belirtebilirim. Ama bugün bir sansüre uğrarsam arkadaşlara kızmayacağım. Çünkü zaten sinirimi, nefretimi ve kinimi açıkça belirtmek için bu yazıyı herkesin affına sığınarak yazacağım. Yapıcı eleştiri filanda yapmayacağım bugün. Aksine bugün öldüresiye, gömesiye yazacağım. Kime karşı ?
Günlerdir ardı arkası kesilmeyen bir furya ile halkımız katlediliyor, hemde fütursuzca, alçakça.... Her kürt evladı gibi şunu soruyorum kendime acaba faşist mi oluyorum? Çünkü içimde bir alev o kadar büyük bir nefret ile büyüyor ki bu Türkleri napalım, bunlara ne edelim diye düşünmeden edemiyorum. Yani korkuyorum da bir yandan faşist olmak istemem çünkü. Ama hele biriniz bana anlatın yoldaşlarım 70 yaşında, gözleri görmeyen bir kürt dedeyi, sırf kürt olduğu için linç eden kim? 60 yaşındaki nenemizi kürt bakışları yüzünden, kürt dili yüzünden katletmeye çalışan kim? Kimler? Hele hele şu 7 yaşındaki kız kardeşimizi katleden, cenazesine bile izin vermeyen kim? Bunlar kimler? Geçen seneki MİT\'çi, AKP\'li abilerimiz değiller mi? Acaba Tayyip Erdoğan\'ın açıklaması ardından sokaklarda linç edilen insanlarımız barış yolunda birer çiçek mi olacaklar? Yoksa düşmanın alnının çatısında patlayan birer kurşun mu?
Bu katliamları gördükçe bu Türklerin hepsi ölsün diyesim geliyor bazen, ama sonra pişman oluyorum... Hepsi ölmesin ama bazıları ölsün... Kaçı ölsün diye düşünüyorum çok ölsün diyorum kendi kendime.... Çünkü biz çok öldük, çok öldürüldük. Acı çeksinler, çığlıklar atsınlar istiyorum. Polis cenazelerine de hiç üzülmüyorum oh canıma değsin diyorum... Ne üzülecem elin polisine, adam resmi maaşlı katil. Ha hastane kapısında, Ha işkence başında.... O na da üzülmüyorum anasını satayım. Askerlere mi? Bak onda biraz kafam karışık arkadaşlar. Bu subay, astsubay takımı onlarda ölsün oh iyi oluyor, gerillanın ellerine sağlık. Lâkin erlere üzülüyorum... O da bazen, çünkü Türk medyası falan erbaşımız şunu yaptı diye yazınca oh bu da iyiki ölmüş diyorum. İşte bu yüzden korkar oldum kendimden, sizlerede bir danışayım dedim hewallerim. Çünkü damarlarım patlar gibi oluyor, bizleri katliamlardan geçiren bu devlet daha düne kadar kardeşimiz, canımız, ortak vatan zıkkımımızdı. Yok bunlardan kardeş olmaz diyince de bizler hain olmuştuk. Şimdi benim gibi bir haini sen genede değişmezsin bir türke işte buda beni deli ediyor....
Katiline sevdalı bir toplum yapmaya çalışılsak da, pratikte çok şükür tutmadığını gene devlet kanıtladı. Ve gerillanın saf, temiz inancı, yönetimlerin sakatlıklarını boşa çıkardı. Fedakârlık terimine Cizre ve Gever başta olmak üzere tüm Kürdistan halkı yeni bir ölçüt getirdi. Bunlar bizleri yücelten değerlerimiz tâbiki. Ama ya düşman? Bu düşmana ne yapmak lâzım? Türk bayrağı ortak değerdir diyenler açın TV’lerinizi izleyin, Türk bayrakları ile katlediliyor halkımız, Türk bayrağı ile gelen zibidiler, Türkler, yaşam hakkını elinden alıyor milletimin. Hadi gelde küfür etme, elde bunlarda ölsün o zaman deme.
Yani kurt û kurmanci bir yazı oldu ama bana iyi geldi, aslında sizlerde yazın hatta ben daha dolu dolu küfür etmek istiyordum ama Nerina Azad grubuna ayıp olur diye, hemde sınırları fazla zorlamamak için az ve öz yazdım, içimden de küfrettim. Bakalım bu savaş ve katliam beni faşist yapacak mı? Belkide barış güvercini olurum. Belli olmaz en büyük çatışmalı süreçlerde, en güçlü pazarlıklar yapılırmış. Belki o 70 yaşındaki dede linç edilirken birileri barışın zeminini hazırlamaya yönelik sohbetler yapıyorlardır. Hatta 7 yaşındaki kürdün kızı buzlukta beklerken, sıcak öpücükler yollanıyor, mis kokulu mektuplar okunuyordur, belli mi olur ???
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.