Güney Kürdistan\'daki bir çok pratik ve yaklaşım sorunları ile ilgili daha önce bir çok yazı kaleme almıştım. Bunların birçoğu PKK \'den ayrılan arkadaşların sorunları ve sistemin yaklaşımları ve halkın duruşu ile ilgiliydi. Birçok teorik yazı beni aşırı derecede sıktığı için sorunları ele alırken, pratikte yaşananlara değinmeye daha akılda kalıcı bularaktan, bu temelde yazılarımı sürdürmeye çalıştım.
Bugün ise şahsımca çok can alıcı bir sorun ile karşı karşıya bulunmaktayız. Yaşadığım şehir Duhok olduğundan kaynaklı, bu yazımda Duhok özeline değinmeye çalışacağım. Tabiî dürüst yaklaşmak gerekirse yazının Kürtçe olması aslında anlaşılması ve hedeflenen kitleye ulaşması için daha sağlıklı olurdu. Lâkin ulusal mücadeleye katıldığımda bir kelime bile Kürtçe bilmediğim ve Kürtçeyi Duhok\'ta öğrenip geliştirdiğim için yazım behdinanca olacağı için anlaşılmasında zor olacağını okul düşünerekten yazıyı Türkçe yazıp, duyarlı Türkçe bilen dostlardan yardım istemenin daha mantıklı olacağında karar verdim.
Öncelikle yaklaşık iki aydır Kürdistan Aydın insiyatifi için Duhok’ta ilişki bulma çabası içindeyim. Bu duruma yönelik gerek telefon üzeri gereksede yüzyüze görüşmeler ile duyarlı olduğunu düşündüğüm yada bana dostlar aracılığı ile önerilen kişiler ile bazı görüşmelerde bulundum. Genel çoğunluk olumlu bir tavır ile yaklaşırken sürekli olarak karşıma Sabit bir sorunda kendiliğinden ortaya çıkıverdi. Ve beni üzen noktada herkesin sorun olarak gördüğü bu durumun aslında zannımca bir sorun olmadığıdır.
Sorun şu dostlar, benim kuzeyli olmam. Ve bir kuzeyli uslûbu ve lehçesi ile telefonda sizinle bu konu üzerine konuşabilir miyiz dediğim an karşı tarafın yüzden 70\'inin beni bir PKK\'li olarak görmesi ve kendini geri çekmesi. Ve inanın görüşme talebinde bulunduğumuz insanlar tanınan, televizyon ve radyolarda çıkan görüş belirten duyarlı ve bilinçli kişiler. Lâkin diplomalar ile aydınlanılamıyormuş demekten kendimi alıkoyamıyorum. Yani diyelim ki sizi PKK adına bir oluşum için birisi aradı, ne olmuş git konuş katılmadığın noktalarda karşındakini eleştir gerekirse yerden yere vur. Ama bir lehçe için bu sorunu yaratmak ne kadar yurtseverlik yada aydınlık ile bağlantılıdır. Karşındakini tanımadan dinlemeden böylesi yargılar ile yargılanmak insanı zorluyor. Ve işin ilginç yanı ise şahsi olarak benim PKK\'yi eleştirmekten çekinmeyen bunu açıkça burda dile getiren birisi olmam.
Hakeza, PKK sempatizanı bir aydın bu oluşuma katılmak istese o \'na hayır deme hakkımın olmadığını da biliyorum. Çünkü ne kadar ayrı dünya görüşlerine sahip olursak olalım eğer ki biz bir araya gelerek konuşabiliyorsak, ortak bir amaç için bir zeminde buluşabiliyorsak demek ki bütün parti ve örgütleride buna davet etme hakkımız olacaktır.
Yani insiyatifin bu konuda görüşleri açık ve ortadadır ama medya ve iletişim noktasında sıkıntılarımız bulunmaktadır. Bende bu yazıyı kaleme alarak değerli dostlardan yardım almanın bana yararlı olacağını düşündüm. Güneyde yaşayan ve buralı olan yurtsever, farklı görüşlere açık insanlar ile insiyatifin ilişkilenmesi için yardımcı olunulabilinirse bizlerde üzerimize düşeni yapabiliriz. Özellikle Güneyli olan Aydınlar bizlerle birlikte hareket ederek görüşlerini dile getirerek bizlerinde daha doğru bir temelde gelişmemize yardımcı olabilirler.
Umarım dostlar yardımcı olurlar diyerekten Nerina Azad yönetimine küçük bir eleştirimi de burda açık olarak dile getirmek isterim. Özgür düşünce, hiçbir ulus, cins, ideoloji yada görüşlerin kapalı kapıları ile ortaya çıkarılamaz. Zannımca özgür düşünce karşısındakini aşağılamadığı sürece her ortamda ve zamanda dile getirilmelidir. Görüşün sahibi kendisine karşı gelişecek olan bütün saldırı ve eleştirileri sahiplenecek olan taraftır. Zamansız veya gereksiz bir şey belirtmiş ise o yazarın ve görüş sahibinin kendisinin göğüslemesi gereken bir durumdur. Nerina Azad bu noktayı zaten yazdığımız yazıların altına \"yazılan yazılar, yazarın kendisinin şahsi görüşüdür, Nerina Azad \'ın resmi görüşü değildir \'\' diyerek bu noktayı garanti altına almıştır. Bundan önce yazdığım ve yayınlanmayan LGBTİ sorunları üzerine olan yazım noktasında kısaca şunu belirtmek isterim ki, kadın sorunu nasıl bir ülke veya devrim sorunu olarak ele alınıyorsa, bu konuyada aynı demokratik şekilde yaklaşılması gerektiğini düşünüyorum. Ve biraz daha anlayışlı yaklaşılmasının, daha geniş çevrelerin okurumuz olduğunu bilerekten bu sansürü açık yüreklilikle ve dostanece eleştirmek isterim. Umarım dostlar dikkate alırlar.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.