Bugün BBC Türkçe de yayınlanan Cemil Bayık ile yapılan röportaj büyük bir adımdır aslında. Bunu çok iyi okuyup değerlendirmek gerekmektedir. Benim buradan Cemil Bayık\'ın hayatını anlatmak gibi, ya da geçmişteki duruşunu irdelemek gibi bir maksadım kesinlikle yok. Çünkü devrim sürecinde eksiği ve artısıyla, iyisi ve kötüsüyle bir ömür geçirmiş kişilerin derinlemesine incelenmesi uzun yıllar istemektedir. Benim yazmak istediğim ise yıllardır eleştirilen bazı tutumların şuan görülüyor olması ve yeni adımların atılıyor olmasını incelemektir. Ve ileride olabilecek bazı durumları önceden belirtip eski hataların tekrar edilmesini engellemeye çalışmaktır.
1999 sonrası hareket içinde birçok devinimler yaşandı bunu bütün Kürdistani bireyler bilmektedir. Özellikle yaşanan en büyük durum belirsizlik süreci idi. Umutların sıfırlandığı kimin nasıl hareket edeceğini bilemediği belki de insanın yaşayabileceği en kötü durumlar yaşandı. Ve kimsenin açıkça dile getiremediği ve dile getirenin kaydedildiği, susturulduğu en can alıcı konu ise \" imralıdan gelen haberin doğruluğu ne kadardır? İmralı’da esaret altından gelen talimatlar ne kadar dikkate alınabilinir? \" Bu ve benzeri soruların sahiplerinin bir kısmı hunharca linç edilirken, bir kısmı isimsiz mezarların sahipliğini yapmak zorunda kaldılar. Üzüldük, vurulduk susturulduk....
Ardından 2003-2004 süreci büyük bir dalga ile geldi. Benzeri durumlar gene yaşandı. Erken doğurulmaya çalışılan yeni düşünce hem kalan hem de o süreçte ayrılan arkadaşların hataları ile bir anda katledildi. Ayrılan arkadaşlar düşünceleri daha fiziki bir hâl alamadan adeta bir cenin iken ortama güvenerek bir demokratikleşme hamlesi yapmaya çalıştılar ve içeriden aldıkları destek bir anda parçalara ayrıldı. Yok edilmeyle yüz yüze kaldılar. Hatalar iki taraf içinde can alıcı bir şekilde ortaya çıktı. Bana göre O süreçte ayrılan arkadaşlar büyük bir taktik hata yaparak güvenmemeleri gerekenlere güvendiler ve erkenden terk edildiler.
Ardından herkesin bildiği ama kelimeler ile dile getirilmeyen bir olay ortaya çıktı. Bu da alternatif önderlik durumu idi. Belki büyük tepki alacak diyeceklerim ama gerçek budur. Falan arkadaş bu örgütün temel taşıdır, falan arkadaşın yanında Cemal arkadaş izin almadan hareket etmez gibi söylemlerle iyice örgüt içinde bir isim derinden, güçlü bir şekilde yerini belli etmeye başladı. Tâbiki her demokratik örgüt içinde normalde işlemesi gereken bir durumdur bu. Bir önderlik artık görevini yerine getiremeyecek duruma gelmiş ise yerine yeni önderlikler belirlenmelidir. Ama PKK bunu önceleri anlamsız bir tutunuş ile Başkanlık Konseyi ile yamamaya çalıştı ki toplumu ve tabanı ayakta tutmak için belki bir dönem gerekli idi. Ardından bin isim değiştirildi olmadı divanlar kuruldu. Velhasıl en başa yani gerçeğin aslına dönüldü tekrardan PKK ilan edildi.
Ardından PKK okulları, kadro okullarında eğitimlerde gözle görülür bir değişim yaşandı özellikle 2008-2009 sürecinde parti tarihi derslerinde Cuma arkadaş kendisini açık bir dille parti kurucusu olarak lanse etti. 2003-2004 sürecinden bahsederken \" ben bu örgütün kurucuları arasında yaşayan insanlardan birisiyim ve devrimin üzerime yüklemiş olduğu bir yük var ve ben bunu yapmak zorundayım. Ben bu örgütü yok oluştan kurtarmalıyım çünkü pratik önderlik bendedir\" demiştir. Bu eğitimin bütün hepsi DVD hâline getirilip güçlere dağıtılmıştır. Ve bu esas üzerine eğitimler yapılmıştır. Yani önderliğin ilân edilmesi, önceden amaçlanan ve hedeflenen durum bu şekilde bir doğuma ulaşmıştır. Bunun yıllar sonrasında Cuma arkadaş resmi olarak kongrede yürütme Konseyi Başkanı olmuştur.
Bunları neden yazdım. Çünkü her demokratik hareket bunu bundan 15 sene önce yapardı. Birilerinin kaçırtılması, birilerinin ayrılması, birilerinin gömülmesi olmadan yapılmalıydı. Bugün Cuma arkadaşın yaptığı röportaja dönersek açık bir dil ile imralıda esaret altında tutulan bir insanın kararlarını özgürce veremeyeceğini, veriyorsa bile bunu kendilerine iletemeyeceğini söylemiştir. Hatta savaş ve barış kararının sadece PKK tarafından verilebileceğini başka kimsenin veremeyeceğini ilân etmiştir. Daha öncede bazı avukatlar imralıdan yalan yanlış haber getirdikleri için tecrübeler burda devreye girmektedir. Peki, neyin özgür neyin baskı altında söylenenler olduğunu nasıl anlayabildiler bugüne kadar? Önderliğin Üslup ve yazı dili bellidir diyen olursa belliki dünya istihbaratlarının bunun üstesinden gelebilecek kalifiye elemanlarının olduğunu bilmeyecek kadar cahildirler.
Bugün artık PKK içinde açık bir dille pratik önderlik bellidir. İlerde kesinlikle teorik önderlikte el değiştirecektir. Tâbi kutsallıklara dokunulmayacaktır çünkü halkın bir ruhani lidere olan açlığı bastırılamaz. Ama pratik önderlikte kendisini demokratikleştirmek zorundadır. Höt hötçülük dilinden uzak durmak zorundadır. Bugün kürt halkının yanında sadece Kürtler değil, azda olsa türkü, Ermenisi, Arabı, almanı, eşcinseli, entellektüeli yani her tabandan insan bulunmaktadır. Zaten özgür bağımsız Kürdistan umudunuz kalmamış olabilir ama demokratik yönetim için adımlar atmak zorundasınız. Sadece kelimede türkiyedeki demokratik özerklik için değil, PKK ve tüm çevresi örgütler için eleştiriye tahammül eden, karşısındakini hainleştirmeyen, ajanlaştırmayan bir tutum almak zorunluluğu vardır. Yoksa eskinin çakma kopyası olmaktan öteye gidilemez.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.