Artık Kürdistan\'da tek yönlü düşmanlıklar yerini ortak koalisyonlu çoklu savaşlara bırakmakta ve buna cevap olabilecek ittifaklar Kürt tarafında sonuçsuz kalmaktadır. Özellikle son günlerde Rojava\'da yaşanan kazanımlar şunu bize iyice göstermiştir ki yalnızlaştırılmaya çalışılan Rojava devriminde en büyük eksikliğin ittifaksız tek başlı iktidar hırsının, elde edilen kazanımları tehlikeye attığıdır. Bugün incirlik üssüne konumlandırılmak istenen Suudi asker ve uçakları Kürdistan devrimine karşı katı bir Sünni ittifakının gerçekleştiğini açıkça ilân etmektedir. Buna karşın PYD ve Rojava yönetiminin PKK desteğiyle birlikte İran, Rusya ve Suriye yönetimiyle yakınlaşmasıda çok manalı bir durumdur. Tabiî bugün Rusya\'nın hava desteğinin Rojava\'da ki ilerleyişteki katkısı inkâr edilemez, bunu hepimiz net olarak görebiliyoruz fakat bu tür ittifaklar bizlerin geleceğini nasıl etkiler bunun üzerine de düşünmek gerekir inancındayım.
Daha önce de ABD ve koalisyon günlerinin hava saldırısı ve cephane desteği başta Kobanê olmak üzere, Rojava\'nın her bölgesinde PYD ve YPG için can simidi görevi görmüş ve kahramanca savaşan direnen savaşçıların fedakârlıkları ile zafer yolu açılmıştır. Fakat manevi değeri en üst noktaya çıkaran, hatta bütün Kürt halkı için umudu taçlandıran olay, Güney Bölgesel Yönetiminin Peşmergeleri ve cephaneleri Kobanê\'ye yollaması olmuştur. Bunu inkâr eden bazı gafiller olsa da, er geç körelmiş gözleri bu gerçekliği bir gün görecektir. Çünkü savaşın maneviyatı hele ki sırt sırta savaşın esası, birlik ve inançtır. Farklı yabancı güçlerin dönemsel destekleri bizlere nefes aldıracak zamanı ve kazanımı yaratabilir ama nihai zaferi bizlere getiren dostun dönemsel sıcak eli değil, kardeşin can gülüşü, can fedai tavrıdır. Güney Kürdistan içinde benzeri durum yaşanmıştır. Halk koalisyon güçlerinin hava ve kara desteğine sevinmiş fakat PKK\'nin Şengalê girip ortak düşmana karşı savaşıp, kan dökmesine hayranlık duymuş baş tacı etmiştir. Benzeri durum Peşmerge güçleri Kobanê\'ye giderken kuzey halkı tarafından ortaya koyulmuştur. Halkımız sokaklarda güller ile Peşmergeyi karşılayıp, uğurlamıştır.
Demek ki yabancı koalisyonlara ne kadar ihtiyaç duysak ta, halkımızın gerçek anlamda ihtiyaç duyduğu şey içten birliktelik ve Kürt bütünlüğüdür. Bugün ki kaba tabiri ile Sünni ve Şii ittifakının içine çekilen Kürt hareketi şuan ileriye yönelik herhangi bir tahlile sahip midir bunu anlamak çok güç. Çünkü pratik kavganın ortasında bırakılan hareket geleceğe sadece anı atlatmak ve ayakta kalma savaşıyla yaklaşmaktadır. Peki bu durum daha önce bizlere Mahabad Kürt Cumhuriyeti dönemini hatırlatmıyor mu? Yada bugün güneydeki hükümetin içinde olduğu durumu. Dış güçler kendi çıkarlarını bizleri pratik kavgalara sokarak, gerçeği görmemizi engelleyebilmekte ve bunun üzerine iç ittifaklardan uzaklaşmamızı da sağlamaktadırlar.
Bugün Suudi ve Türk askerleri Rojava\'ya yönelik her türlü harekatta anlaşmış durumdalar. Bunu anlamak için profesör olmaya gerek yok. Peki savaşın gideceği yer neresidir diye soracak olursak açık bir ifade ile ABD\'nin Suudi devletini yalnız bırakamayacağını da hesaba katarsak fillerin savaşının altında ezilme gibi bir durum ile karşı karşıya olduğumuz gün gibi önümüzde durmaktadır. 3. Dünya savaşı olur mu bilemem ama bugün dünyanın görüp görebileceği en büyük diplomasi savaşının yaşandığı ve hatta galibi olmayacak bir savaş ile karşı karşıya kaldığımız ortadadır. Ve bugün bunu bozabilecek en mantıklı adım Kürt hareketlerinin halkımızı bu kargaşadan korumak amaçlı ortak birliktelik yaratma sorumluluğunu taşımasıdır.
Çünkü şuan gücü kuvveti yerinde olan Kürt hareketleri ortak bir koordine merkezi ile halkımızı bu yaşananlardan en az zarar ile çıkarmanın sorumluluğu ile karşı karşıyadırlar. Eğer bunu yapamayacaklar ise neden Kürt halkına önderlik etmektedirler? Yada neden birlikte var olmaktansa parça parça katledilmeyi beklesinler? Bahar ile birlikte kuzeyde ve Rojava\'da savaş doruk noktasını yaşayacak ki bu süreci İmralı’dan haber yollayıp bitirebilecek bir süreçte ortada yoktur. Sürekli kandırılmış pozisyonda kendini tutan PKK\'de bu sefer İmralı’yı dinleyecek gibi görünmüyor. Tabiî siyasette 24 saat çok şeyi değiştiriyor. Baktınız İmralı’dan bir Video yayınlanır her şey değişir malum Osmanlının Torunu Sonra Çıkar Oyunu....
Ama her ne olursa olsun içte birliği yakalamayan Kürt hareketleri her zaman dışardan darbeye açık bir pozisyonda kalacaklardır. Ve gerçek darbeyi yiyen evinden, yurdundan atılan, göçertilen Kürt halkı yiyecektir. Ve bu halk artık bu savaşın tamamen içine çekilmeden, herkes öldürülmeden, büyük Kürt ittifakını görmeyi hak etmektedir. Bu ittifakı halkımıza vermekten uzak siyaset yürütenler emin olsun ki, gelecekte tükürüklerle bile anılmayacaktırlar. Çünkü günümüzün Bekosu, bu halkı birbirinden ayırtıcı siyaset yürüten siyasetçiler ve hareketlerdir. 21. Yüzyılın Beko’larının yaratılmaması için egoist, iktidar hırslarından arındırılmış kafalarla, ittifaklar yaratılmasını sağlamak Kürt hareketlerinin yegâne görevi olarak karşımızda durmaktadır.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.