Bugün nasıl bir güne merhaba dediniz bilinmez, ama daha dün ölümsüzler taburundan bahseden arkadaş nasıl uyanmış biraz tahmin edilebilinir. Keşifçiler görevlerinden dönmüş, güvenlikler hazırlıkları tamamlamış, günün programı hazırlanmış, sabah kalkılmış yemekler yenmiş televizyonlar açılmış olaylar izlenmiştir. Belki de artık zamanı geldi denmiştir, belki de o derin çok bilen sessizliğe bürünülmüştür. Hani Türkiye metropollerine taşınacak savaş vardı ya, bugün Türkiye\'nin göbeğinde Ankara\'da bize taşındı.
Ve utanmazlar barış adı altında, kolay yaşama bir şans verecekler Silopi, Cizre başta olmak üzere insanlar kan ağlayacak, esnaf ve işçi aç kalacak ama Türkiye metropollerinde paşam eylem yapacak..... Yaparsın daha çok yaparsın, da! Ne zaman yaparsın? Türkün bu savaşı içeriden hissetmediği ölenin her zaman Kürt olduğu yerde barış ne kadar da havada kalan bir kelime oluyor. Nişantaşı\'ndan alacağın iki oyun hesabını kürdün katledilen bedeni üzerinden yapıyorsan utan be adam kendinden. Savaşı taşıyamıyorsan metropollere, ne diye bağırıp çağırıyorsun.
Sevgili Türk ve Arap kardeşlerimiz bugünde bize ihanetlerini hatırlattılar. Bize, biz buyuz dediler. Biz ise yarın şaşkın ördek misali kardeşlik deyip yeni katliamlara kapı aralayacağız. Kürt ölüm köprüsünde Azrail ile randevulaşırken, Ha geldik, ahanda geldik hikâyeleri ile bu halkı kandırmanın bir anlamı yoktur. Devlet istemez, özgürlük tanımı incir yaprağı ile kıç baş kapama ile tarif eden neolitikçiler, artık bu halkın damarlarındaki kin ve nefret çığlığını demokrasi yalanı ile kandırmaktan vazgeçmelidirler. Çünkü demokrasinin bu olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Onlarca yaralı, onlarca şehit, her gün katliamlar bir halk üzerinde yapılırken barışa sesi nasıl vereceğiz?
Güney Kürdistan hükümeti de aynı şekilde artık AKP yönetimine karşı bir tutum almak zorundadır. Kardeşim dediğin adam bugün Kürt halkının katliam emrini vermiş ise, onun ile kardeşliğin nasıl olacağını da açıklamak zorunluluğu doğmaktadır. Bakın dün Qaladize\'de yaşanan olaylarda demokrasi eksikliğinden kaynaklıdır. Kendi kendini vuran bir çıkmaza halk olarak itilmekteyiz. Her yerde benzeri olayları yaşamaktayız. Muhalefete tahammülsüz yaklaşımlar bizlere kardeşkanını akıttırmaktadır. Kuzey\'de PKK altyapılı gruplar nasıl ki alternatif Kürt oluşumlarına ters yaklaşıyorsa benzeri bir durumu güney hükümeti de yaşamaktadır. Özgürlük mücadeleleri, halka karşı iktidar gücü ile sırt dönmemelidir. Aksine halkın her kesimini sahiplenmelidir. Fars güneyde oyun oynamaya çalışırken, Arap ve Türk ortaklığı Kuzeyde benzeri bir oyunu sergilemektedir.
Ayrıca buradan büyük bir eleştiriyi de Güney Hükümetine yapmak gerekir ki, burnumuzun dibindeki Cizre ve Silopi’ye neden bu kadar sessiz kalınmaktadır? Ordaki Kürtler uzaydan mı gelmiştir? Tarihte İsrail kurulurken bütün dünyadaki Yahudilere kapılarını açıp iş, aş ve Yerleşme hakkı sunmuşken Güney Hükümetinin bu sessiz tavrı nedendir. Herkesi kapsayan, bütün Kürtlere eşit şekilde yaklaşmaktan uzak bu tutumun sebebi nedir? Kobanê\'deki savaşa Peşmerge gönderebilen bir hükümet, Cizre’ye Silopi’ye ekmek göndermek için ne tür girişimlerde bulunmuştur? Varsa yapılanlar bunlar kamuoyuna açıklanmalıdır. Eğer hiçbir girişim yapılmamışsa bunun gözden geçirilmesi gerekmektedir. Kuzeydeki kürdün katliama uğraması sizlere Halepçe’yi hatırlatmalı ve sorumluluklarınızı bildirmelidir. Lâkin böylesi bir durum yok ise, hissiyatlarınız kuzey ve güneyde ortak değil ise kürdün devletinden çok uzaksınız demektir. Bu bir çağrıdır. Güney Kürdistan hükümeti kuzeydeki halkın çığlığına cevap olmalıdır. Diplomasinin her yolu ile bunu Ankara\'nın göbeğinde söylemelidir. İsteyen her kürdün Türkiye\'den çıkıp özgür Kürdistan topraklarında yaşayabileceğini ilan etmelidir. Yoksa ortak kimlik bize çok uzakta kalacaktır.
İşte başımızda bu kadar sorun var iken kürdün parçalı duruşu ancak televizyon da birbirimizi vurmayacağız, savaşmayacağız saçmalığı ile gösteri yapmayla başımızı ağrıtmaktadır. Ne büyük bir ayıptır ki iki büyük Kürt Partisi biz birbirimiz ile savaşmayacağız diye ilan etmek durumundadırlar. Yani ayıp değil midir yahu? Birde utanmadan savaşsaydınız, her gün katledilen bu halktan utanmadan birde birbiriniz ile savaşsaydınız. Daha birbiri ile kardeş olamamış olan Kürt örgütleri sakın bize Türkün, Arabın, farsın kardeşliğinden bahsetmesin. Aynı aşiretten, aileden, kandan gelen bir milletin evlatları birbiri ile gerçek manevi kardeşliği yakalayamamışsa kafalarını taşlara vursunlar, biraz bu halktan utansınlar.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.