Doğanın kendi işleyişi içerisinde, anne ve babalarımızın organik ve mekanik ilişkileri sonucu her birimiz farklı coğrafyalarda, farklı tenlerde ve de farklı koşullarda yaşama merhaba deyip tutunamaya çalışıyoruz. Bu durumun artı eksi konuşulacak fazlaca bir yanı da yoktur.
Toplum dediğimiz baskın kuralcı aygıt özgür doğan ve daha sonra değişik formlarda haps olan bireyler üzerinden şekillenir. İşin psiko sosyal ve sosyolojik izahı ve bağı da budur. Ve bu bağ çok gelgitlidir coğrafik koşullara göre ve bireylerin oluşturduğu normlar üzerinden şekillenir. Görünmeyen bir işleyiş mekanizması bütün bu olup bitenlere yön vermektedir.
Kürt halkında toplumsal mekanizma bile farklı bir işleyiş sergilemektedir dahası toplum olma titri bile tartışılmalıdır yeryüzünde birbiriyle ilintili onca dogmla ve görünür, his edilir tabuyla hareket eden biz Kürtler gibi az toplum vardır.
Bireyini hiçleştirerek birbiriyle alâkasız ve insanın özgür doğasına aykırı binbir klişeyle zamanın gerisinde kalarak finalitesini bilmediğimiz bir güzergâhta yol almaya devam ediyoruz.
Kürt toplumunun özgürlük mücadelesi de bu komplex çelişkilerden payına düşeni fazlasıyla almaktadır. Öyle ki Kürt halkında hemen hemen herkes politik bir kimlik edindiğini sanmaktadır bu politik kimlik aynı zamanda onun yaşam projeksiyonlarını belirlemektedir. Tehlike çanları tamda bu aşamada çalmaktadır çünkü politik bir kimlik kazandığını sanan ama özünde birey olma hüviyetini kazanmamış tipoloji tehlikeli kişiliktir, üretim ve tüketim ilişkisinden yoksun olduğu gibi sekter ve kuralcı bir kişiliğe dönüşüp var olan toplumsal normları bile zedeleyebilir.
Bu olumsuz durumdan politik kadroların ve sömürgeci sistemin korkunç bir etkisi vardır insanın doğası gereği olmasa olmaz olan özgür espriden yoksun bırakılan Kürt kişiliği hem bireysel bazda hemde toplumsal boyutta ciddi tahribatlar yaşadı. Burada ulus olup ama devletleşememenin önemi oraya çıkmaktadır bugün ulus devlet kavramları önemini yitirmiştir diyenler başta Kürt bireyini ve toplumunu dinamitlediklerinin farkındalar mı.?
Bugün ki politik konjonktür de salt silahlı ve siyasal devrim Kürtleri kurtuluşa götürmeye yetmez, birbiriyle bağlantılı birkaç toplumsal devrim ve devinim yaşanmalı ki Kürt halkının özgürlük mücadelesi de gerçek manada başarıya ulaşabilsin. Her şeyden önce düşünsel devrim, psiko sosyal devrim, ekonomik devrim, ailevi devrim, cinsel ve kültürel devrimler gerçekleşmeden ulusal devrimin başarıya ulaşma şansı azdır.
Bu nedenle Kürt halkı özelliklede politik fraksiyonlar özgür bireyin önemini kavrayıp merkeze oturttuktan sonra, Kürt toplumu daha sağlıklı bir işleyiş sergileyeceği gibi, daha az hasar ve tahribatla ulusal kurtuluş mücadelesinde başarıyı yakalayacaktır.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.