Serok Barzani\'nin Türkiye ziyareti ve Türk ordusunun Cerablus\'a saldırması arasında paralellik kurup, sırf Sayın Barzani\'yi ve KDP\'yi yermek için ahkâm kesen, hakaret dolu yorum ve yazıları esefle okuyoruz.
Acı olan şu ki reel siyaset sosyolojisini ve konjonktürel şartları bir türlü bilince çıkaramamış, halen daha yetmişlerin dar ideolojik kalıpları arasına sıkışıp kalmış utangaç post modern akıl hocalarının Federal Kürdistan Hükümetini ve KDP geleneğini hedef tahtasına oturtmak at gözlüğü takmaktan ve de vicdansızlık yapmaktan başka bir şey değildir.
Kırı kırk yararak ve bin bir emek sonucu Güneyde bugün Kürdistan devletinin alt yapısı, Peşmerge ordusu hepsinden önemlisi ulusal bilinç oluşturulmuş ise bundan kimler rahatsız olabilir yada hangi Kürdün zararınadır?
Çok net söylüyorum eğer Sayın Barzani Güneydeki yapının başında denge adamı olarak durmasaydı bugün Federal Kürdistan\'dan bahsetmek olanaksız olurdu. Dört tarafı düşmanlarla çevrili dahası iç hasutları da eklersek buna rağmen ayakta durabilen Kürdistan\'ı şiddet furyasından uzak tutabilen bir harekete ancak saygı duyulur.
Unutulmamalıdır ki Güneydeki kazanımların bütün Kürtlerin yararına olduğunu, bugün bile birçok Kürt hareketinin sığınağı ve ilk adresleri olduklarını göz ardı etmeyelim.
Bu değerlere insafsızca saldırıp düşmanlık yapmaktansa olası yanlışları ve eksiklikleri dostça ve Kürt tadında dile getirip mevcut yapıyı güçlendirmek doğru olanı değil midir?
Aynı oranda Güney Batı Kürdistan\'da yaşanan birçok kısır döngü politik çelişkiye rağmen Rojava\'yı sahiplenmek her Kürdün akıl ve namus borcudur.
Politik olarak çizgilerimiz ve de bakış açılarımız farklı olabilir yalnız bizler dört parçaya bölünmüş Kürt ulusunun neferleriyiz. En büyük ortak paydamız da ulusal aidiyatımız olan Kurdistanî kimliğimizdir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.