Biz Kürtler siyasal dedikodu ve lüzumsuz polemik yapmayı seven bir halkız, bu makale özelinde buna mahal vermemek için somut, anlaşılır, net cümleler ile neden 14 Mayıs seçiminde HAK-PAR’ı desteklediğimi açıklamayı vicdani sorumluluğumun gereği olarak gördüm.
Yıllardır Kürdistani sivil, demokratik, milli siyaseti savunan, siyasal yaşama liberal özgürlükçü bir pencereden bakan, Kürdistani aidiyeti ve kimliği bütün değerlerin, partilerin üstünde tutan bir Kürd bireyi olarak öncelikle şu kadarını söylemeliyim ki kurulduğundan bugüne kadar hiçbir zaman HAK-PAR’lı olmadım. Bundan sonra zaman ve koşullar neyi gösterir bilemem.
Kürdistani milli siyasette partilerin amaç değil araç olduğuna inanan biri olarak hiçbir ideolojik görüş ve düşüncenin kutsanmaması gerektiğini belirtmeliyim.
Yine bütün sosyo politik farklılıklara rağmen, Kürd coğrafyasında çok sesliliğin bir zenginlik vede herkesin hakkı olduğunu söylemeliyim. Kürd siyaseti herhangi bir zümrenin yada hükümran nicel bir grubun tekelinde olmamalıdır. Bu bağlamda Türkiye ve Kürdistan’da siyaset yapmak HDP’nin de, HÜDA PAR’ın da, HAK-PAR’ın da en meşru hakkıdır.
Neden mi 14 Mayıs’ta HAK-PAR diyorum.?
- Öncelikle kendilerini tereddütsüz Kürd Partisi olarak ifade ettikleri için,
Kürdistan realitesini ve aidiyetini savundukları için, Ala rengini sahiplendikleri için, Kürtçe anadilde eğitim öğretim hakkını savundukları için, bir bütün şiddete karşı oldukları için, Başur Kürdistan’ı ve diğer bölgeler ile dostane ilişkiler içerisinde oldukları için, vede bu seçime katılan tek Kürd Partisi oldukları için HAK-PAR diyorum.
- Kuruluşundan bugüne sivil siyaset zemininde mücadele vermelerini, yaşadıkları onca sıkıntı ve imkansızlıklara rağmen il ve ilçe örgütlenmelerini yaparak seçime katılmaları ciddi bir başarıdır bunu görmezden gelemeyiz.
- Kürd siyasetinde çok seslilik adına, çoğulu, katılımcı demokrasinin gereği HAK-PAR’ın varlığını bir zenginlik olarak görüyorum.
- Kürd siyaseti ve seçmeninin tek bir güruhun tekelinde olmaması açısından, Kürdlerin siyasetten birilerine mahkûm edilmemesi için HAK-PAR’ın varlığını önemli buluyorum.
Özcesi şudur, tercih yapması gereken, toplumsal gerçekliğimizi tüm çıplaklığıyla görmesi gereken Kürd halkıdır. Ya Kürdler bilindik ezberler içerisinde izole olup kaybetmeye devam edecek yada kendi halk gerçeğiyle yüzleşerek kendisine empoze edilmiş kalıpları yıkarak red ederek, zamanı ve koşulları en iyi şekilde değerlendirip müspet bir sonuca ulaşacaktır.
Karar halkımızın…!
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.