Son yıllarda genel bağlamda Türkiye siyasetinde özelde de Kürd sosyolojisi ve coğrafyasında farklı kulvarlarda yeni politik arayışların olduğuna çoğumuz tanıklık etmişizdir.
AKP’nin kendi içinde üçe bölünmesi, Sn. Davutoğlu’nun Gelecek Partisi ile, Sn. Babacan’ın Deva Partisi ile siyasal arenada yola devam etmesi, paralelinde CHP’den ayrılarak Memleket Partisini kuran Sn. İnce’nin zikzaklı popülist yaklaşımı açıkçası toplumsal beklentilere yeteri kadar cevap vermediği gibi, ne herhangi bir siyasal boşluğu doldurabildiler nede kitlesel anlamda yeni bir adres olamadılar.
Özellikle de Kürd halkına bilindik sloganik söylemler dışında pekte hitap etmediklerini görüyoruz. İlginç olan bu partilerin çoğu ilk politik hamlelerini, toplumsal mesajlarını her nedense Kürd sosyolojisi üzerinden vererek birbirinden farklı adreslere de göz kırpmaktadırlar.
Dahası mevcut sistemin içinde kalarak, devlete dokunmaksızın ya da Kürd halk gerçeğini tanımayın, yıllar yılı asimilasyon inkar ve şiddet politikalarıyla yoğrulmuş sistemi tenkit etmeyen yada red etmeyen hangi oluşum Kürd halkına hitap edebilir ki.?
Tam da böylesi bir iklimde Kürd siyasetinde ezber bozmak isteyen, politik kaygı ve endişelerden ziyade mağdur Kürd halkına soluk aldırabilecek, Türkiye’de “Kürd Sorunu” olarak lanse edilen Kürd halkının sosyal siyasal ve toplumsal taleplerini ve sorunlarını sivil demokratik bir zemine taşıyabilecek vede hakkaniyetle savunabilecek yine Türkiye’deki diğer toplumsal hassasiyetleri de gözetebilen, katılımcı demokrasiyi ilke edinen vede statik ideolojilerden arınmış, milli değerlerine bağlı yeni bir oluşuma olan gereksinimden ötürü farklı meslek alanlarından, çevrelerden bir araya gelen bir grup Kürd insanın oluşturmak istediği yeni bir siyasal sosyal vede toplumsal yapılanmanın adıdır DESTPÊKA NÛ.
Gerek paylaşılan tutum belgesi gerekse iki yıldan fazla süren tartışma ve diyaloglardan edindiğimiz kadarıyla DESTPÊKA NÛ hareketi Türkiye’de kangrenleşmiş “Kürd Sorunu”nun barışçıl çözümünde referans olmak istediği gibi sivil siyasete ısrarla vurgu yapmaktadır, bu bağlamda bütün ezberci klişeleri ve her türlü şiddeti ilkesel olarak red etmektedir.
Yine DESTPÊKA NÛ hareketi 82 anayasasının terk edilerek ülkenin bütün hassasiyetleri göz önünde bulundurulmak kaydıyla demokratik evrensel değerler ışığında sil baştan yeniden yazılmasından yana bir irade beyan etmektedir.
Kürtçenin önündeki yasal engellerin kaldırılarak anayasal güvence altına alınmasını isteyen vede Kürtçe ana dilde eğitim hakkını savunan bir iradeye sahip olduklarını görmekteyiz.
Ayrıca DESTPÊKA NÛ hareketi her koşulda din ve vicdan hürriyetini savunmakla birlikte her türlü pozitif ayrımcılığa karşı olduğunu, düşünce inanç ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılarak bir arada huzur içerisinde yaşamaktan yana olduğunu teyit etmektedir.
Türkiye gibi otoriter ülkelerde yerel yönetimlere gerekli ehemmiyetin verilmediğini söyleyen bu arkadaşlar Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartının gerekleri yerine getirilerek yerelden genele demokratik çoğulcu mekanizmalara vurgu yapmaktadırlar.
Sosyal devlet anlayışı gereği gelir dağılımındaki dengesizliklerin giderilmesi gerektiğini, ekonomik kalkınma ve sosyal refahın üst boyutlara taşınması için bu topraklarda yaşayan herkesin haklarının korunması gerektiğini söyleyen DESTPÊKA NÛ hareketi bu bağlamda da Kürd coğrafyasında yaşanan ekonomik tahribatların bir an önce giderilmesinden yana bir irade ortaya koymaktadır.
Özcesi şudur DESTPÊKA NÛ hareketi Türkiye’deki birincil sorunun Kürd realitesinin tanınmaması sorunu olduğunu, 21.ci yüzyıl dünyasında inkar ve imha üzerinden gidilemeyeceğini belirtmekte dolaysıyla da yapıcı diyalog kanallarının mutlak surette açılmasından yanadır. Başka türlüsü Kürd realitesini terörize etmekten ve ana mecrasından uzaklaştırmaktan başka hiçbir şeye yaramayacaktır. Haliyle keskin kılıç kuşanmadan evvel herkes bu gerçekle yüzleşmek durumundadır. Esasen DESTPÊKA NÛ hareketinin dikkat çekmek istediği nokta tamda burasıdır.
Aidiyet duygusuyla Kürdün milli değerlerini savunan, her türlü diyaloğa açık, sorunlu statik ideolojilerden özenle uzak duran böylesi özgürlükçü, çoğulcu bir yapıya Kürd halkının vede siyasetinin ihtiyaç duyduğunu söylemekle birlikte DESTPÊKA NÛ hareketinin desteklenmesi gerektiğine inanıyorum…
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.