Ey Xwêdayê êzîz ma qey tu nabînî, nabihîsî
qerîn û zarînê me Kurda.
Bira erd û asîman, kevir û dar were ziman.
Hawar, hawar, hawar!...
....
Yaşasın halkların kardeşliği der,
Wan\'da on iki Kürdü katlederiz.
İnadına barış der,
Kürdistan\'ı kan gölüne çeviririz.
Kürt sorunu ulus devlet sorunu değildir; bu çağda ulus devleti istemek cahilliktir milliyetçiliktir der,
Atatürk\'ün kurduğu Kemalist cumhuriyete demokrasi gömleğini giydirip sıkı sıkıya sarılırız.
Kürdistan\'dan seçilecek mebus bulmayız Ertuğrul\'u, Sezai’yi, Nursel Xanım\'ı baş tacı ederiz.
Kadın haklarının en sahici savunucuları olur, Figen Hanım\'ı eşbaşkan tayin ederiz.
Hopa\'daki sel felaketine reislik maaşımızı gönderirken, dört aylık Kürt bebeği soğuktan sefaletten ölürken sus pus oluruz.
Kürdi cepheye itibar etmezken, CHP’den mor aktivistlerden, eşcinsellerden ve arada bir Sırrı Bey\'in ironili gülüşlerinden demokrasi bloğu oluşturup umutla yollara düşebiliyoruz.
Yüreklerimizde kabuk bağlamış Kürdün özlemine binaen lafla üç beş Kürdistan kurarız oysaki realitede bir arpa boyu bile yol almayız.
Kürdün sanatçısını, sinemacısını, gazetecisini görmeyiz Ahmet Hakan\'a Beyazıt soytarısına, Kadir Efendi\'ye nağmeler dizeriz.
Öz yönetim kavramının siyaset sosyolojisinde karşılığı yoktur dediğimizde hendeklerle çukurlarla var olan alt yapıyı da yerle bir eder her türlü azarı işitiriz.
Yaşasın Kürdün Kürt ile kardeşliği dediğimizde birbirimize sırt döner birimiz Ankara\'ya diğerimiz Erbil\'e yüz çevirir sonsuzluğa doğru yol alırız.
Yeter “Êdi bes e!” dediğimizde, Kürtçe düşündüğümüz için muhalif oluruz.
Günah işlememek için Dolmabahçe mutabakatını, Eşme ruhunu, Çözüm Süreci\'ni sormayız sineye çekeriz, demokratik cumhuriyetin arında bedenlerimiz yerlerde sürüklenir, ölülerimizi bile artık defin edemeyiz.
Hak hukuktan bahseder, Rahmetli Tahir Elçi\'yi elbirliğiyle katlederken İstanbul baro başkanından ikaz ve uyarı alırız.
Günü birlik yürüyüşlerde her türlü bayrağa flamaya eywallah deriz ama Kürdün bayrağına müsamaha bile göstermeyiz.
Dedim ya nede olsa kardeş halklarız, ne yaşasak mubahtır!..
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.