Kelimelerin kifayetsiz kaldığı günlerden geçiyoruz, kemalist cumhuriyet Türkiye’sinin kuruluşundan bugüne biz Kürdler defalarca ölümle, sürgünlerle, dile gelmez acılarla sınandık yetmedi şuursuz bir biçimde düşmanımızdan merhamet, adalet, kardeşlik bekledik. Gerçek olan şu ki her seferinde de hayal kırıklığına uğrayan, ağıdı, acısı taşı toprağı dile getiren yine biz Kürdler olduk.
Seksen ihtilalini hayal meyal hatırlıyorum Türk müfrezesinin yaptıkları ev baskınlarını, çalıp çırptıklarını, köy meydanında beçare Kürdleri toplayıp yaptıkları hakaretleri unutmadım o günden bugüne değişen ne oldu.? Kuzey Kurdîstan’da hiçbir şey iyiye gitmedi, devletin eliyle Kürdler biribirine düşürüldü, psikolojik sosyal ve toplumsal şiddet ile Kürd sosyolojisi tar û mar edildi.
Gelinen noktada devlet siyasal piyonlar üzerinden Kürdü özünden uzaklaştırıp ipe sapa gelmez Türkiyelilik kavramıyla Kürdleri Türkleştirdi.
Türkiyeleşme Kuzey Kürdlerinin de bitiş noktası oldu. Kürd nasyonalizminin gericilik, Kürd aidiyetinin yerlerde sürüklendiği korkunç bir zaman diliminden geçiyoruz.
Yeter bunca yalana dolana yeter.!
Yeter halkların kardeşliği yalanına yeter.!
Yeter din ve ümmetin kardeşliği hikayesine yeter.!
Kendimizi kandırmayalım Türkiye’de mevcut Kürd siyaseti bugüne kadar biz Kürdlere süslü püslü hayallerle, ajitatif sloganlarla yalan söyledi, bizleri kandıra kandıra bugünlere kadar gelindi.
Evet kral çıplak vede dağ fare doğurdu bu masalların hiçbiri gerçeği yansıtmıyor, gerçek olan söz konusu Türk devleti ve Kürd düşmanlığı olunca itindin mitine, dindarından dinsizine, sağcısından solcusuna, zengininden fakirine, iffetlisinden iffetsizine yediden yetmişe bir bütün Türkler şer cephesinde Kürdlere karşı birleşirler vede bu türk milliyetçiliğinin Kürdler açısından sonucu yıkımdır, kandır, göz yaşıdır kocaman bir hüsrandır.
Öyleyse biz Kürdler ne yapmalıyız.? Öncelikle hayal mahsulü halkların kardeşliğinden, kantonlardan, kadını objeleştiren afaki söylemlerden vaz geçip kendi gerçeğimizi vede düşmanımızın adını koyarak yani Türk devleti ve Kürdlerin birlikteliğine karşıt olanları göz önünde bulundurarak Kürd davasına inanan onurlu Kürdlerin Kurdîstanî cephede yer alması bir zorunluluktur.
Nerden başlamalı.? Hiç şüphesiz Kürd Türk ayrışımına gidilmeli, Kürdler/Türkler arasındaki birleştirici fay hatları kırılmalıdır.
Kürdler maddi manevi elini eteğini Türkiye’den çekmeli terk ettiği Kürd coğrafyasına geri dönüş yapmalıdır.
Zor olanı başarmak zorundayız açlıktan sefaletten kırılalım amenna yanlız kendi torağımıza, axımıza, ecdadımıza dönebilelim.
Eğer Kürd coğrafyasında demografik doku Türklerin eliyle Arap koridoru üzerinden şekillenirse bu Kürdlerin asırlık hayallerinin yani Kürdün kalbinin ortadan ikiye bölünmesi demektir, bu tarihi tehdidi görmezden gelmek hangi onurlu Kürdün vicdanına sığabilir.?
Kurdîstan bağımsızlık referandumunda, Kobanî’de, Efrîn’de Kürdler yek vücut olabildi bugün de Türk devleti ve ordusunun Rojava Kurdîstan’ına saldırısına karşılık biz Kürdlerin sadece ve sadece Kürd bilinci ve aidiyetiyle askeri, siyasi vede diplomatik sahada birlikte mücadele vermesi, omuz omuza durması, ulusal bir duruş aynı zamanda ahlaki bir sorumluluktur.
DOLAYISIYLA ÖLMEK YADA YAŞAMAK BİZ KÜRDLERİN ULUSAL SEFERBERLİĞİNE BAĞLIDIR...
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.