Diyarbakır, Mardin ve Van Belediyelerine kayyum atanması ile Türkiye Cumhuriyeti devleti aleni bir biçimde aksak işleyen sivil Kürd siyasetine darbe yaparak, Kürd sorununu tamamıyla terör bataklığına doğru sürüklemek istemektedir.
Devletin Kemalist İslamcı Nasyonalistler eliyle diğer anlamıyla Erdoğan ve AKP hükümetinde bugün vücut bulan şekliyle T.C’i net bir biçimde Kürdleri hedef almıştır.
Türkiye Cumhuriyeti varlığını Kürdlerin inkâr ve imhası üzerinden inşaa ederken Kürdlere şunu söylemektedir: “Hırsız ol, çapulcu ol, katil ol, vandalist ol, homo ol, lezbiyen ol, dindar ol, Işidçi ol, Türkeşçi ol, Kemalist ol, ne olursan ol ama KÜRD OLMA VEDE KÜRD OLARAK KARŞIMA ÇIKMA” diyerek yaptığı kayyumlarla Kürd karşıtı tarihi ezberini bir daha tekrarlamıştır.
Sanıldığı gibi Türkiye’de demokrasiye darbe yapıldığı filan yok. Bu kocaman bir yalan ve aldatmaca. Bu yaklaşım Kürd aidiyetini hasıraltı etmek isteyenlerin başvurduğu bayat bir oyundan başka birşey değildir.
Eğer Türkiye’de demokrasiye darbe yapılmışsa, yığınlar halinde İstanbul’dan, İzmir’den, Ankara’dan Diyarbakır’a, Mardin’e, Van’a kardeşlik ve demokrasi yürüyüşleri yapılsın ki o zaman hakikaten Türkiye demokrasisine darbe yapıldığına kanaat getirip olup bitene eyvallah diyebilelim...
Şimdi son söz Kürdlerde, sine-i millette dönme, Türkiye’den ayrılma seçeneği de dahil olmak üzere bütün siyasal alternatifler göz önünde bulundurularak Kürdler arası birliktelik esas alınarak uluslararası arası diplomatik kanallar sonuna kadar değerlendirilmelidir.
Dönemin milli şefi olma sevdasındaki Bay Erdoğan ve Kemalist devleti şunu çok iyi bilmelidir ki dağ fare doğurmadı ne zalimler ne diktatörler gelip geçti, Kürd Belediyelerine gayri meşru kayyumlar atamakla Kürd sorunu çözülemiyeceği gibi ancak ve ancak Kürdün öfkesini hidetlendirecektir...
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.