\"Bu sabah ilk uyandığımda sana bir türlü bitiremediğim yada bitirmek istemediğim notlarımı göndermeyi düşünüyordum, buralarda herşey o kadar hızlı gelişiyor ki ayak uydurmak gerçekten çok zor.
Ben sana Umberto Eco\'yu anlatım, sen bana Mehmed Uzun\'u sevdirdin, yitik bir aşkın gölgesinde iz sürürken dipsiz bir kuyuda mı biter sonumuz bilmiyorum ama Memduh Selim Bey\'de seni görüyorum...
Ben sana şiir oldum Baudelaire\'i haykırdım, sen bana Adiloş bebeği Ahmet Arif\'i okudun...
Ben sana kırık sesimle bildiğim şarkıları söyledim, sen bana Ayşan\'a Alî\'yi, Reso\'yu, Mihmed Arif Cizrevî\'yi sevdirdin...
Ben sana Seine nehrini, Rein\'i küçük tekneleri, sıcağım Akdeniz\'i anlatım, sen bana Çemé Erez\'i, Şertefin\'in soğuk sullarını, balıklı gölü anlatın...
Ben sana Paris\'i, Amsterdam\'ı anlatım, sen bana Wan\'ı, Mardin\'i, Amed\'i gezdirdin...
Ben sana kendimi anlatım, sen bana Kürtlüğümü hatırlatın...
Ben sana sendikal yaşamı, grevleri anlatım, sen bana emeğinin karşılığını almayan yüreğiyle çalışan elleri nasırlı Kürdün emekçisini anlatın...
Ben sana alımlı çalımlı chanel kokan kadınları anlatım, sen bana Kürt anayı, bakîr yürekli Kürt kızlarını sevdirtin...
Ben sana devrimlerden, Che\'den bahs ettim, sen bana Kürdün peşmergesinden, gerillasından konuştun...
Ben Ramallah\'ta Filistin\'li bir çocuktum sana tutunup ağladım, sen bana Dersim olup Halepçe’de kefensiz yatan Kürt çocuklarını avuçladın...
Ben sana ordinatörden mailden konuştum sen bana katran gecelerde mektub yazmayı öğrettin
Şimdi ise her yolculukta not düşüyorum zaman dilimine...
Ben sana demlice bir çay ısmarlarken, sen bana şarabla usul usul mey olmayı yaşattın...
Ben sana uzaklardaki kendimi yazdım, sen bana beni anlattın...
Bu notlar eline ulaştığında ben bir başka adreste iz sürecem, birgün ansızın kapını çalmak umuduyla
Sevgiyle Kekom...\"
Kadim dostum...
Sen yeni adreslerde iz sürerken, ben bana kalan yalnızlığın tortusuyla uzaklarda vakit çalıyorum. Geç olmadan yeni dostluklara ve yeni kavgalara yelken açıyorum bazen gün yetmiyor geceye borçlanıyorum zemheri bir vakitte saç sakal birbirine karışmış daha bir inatla güne ve güneşe merhaba diyorum...
Yaşananları biliyorsun kanatsada kabuk bağlamış yaralarımızı tınlamıyorum üstüne üstüne gidiyorum korkularımın varsın onlar benden korksun.
Hep inandım birgün yitik ülkeme özgürlüğün güneşi doğacaktır, birgün özgür yarınların şarkısını haykırarak halay başı olacağız.
Birgün bizim çocuklarda korkmadan, ağlamadan güne gülerek merhaba diyeceklerdir.
Hasankeyf\'e, Cizîra Botan\'a selam götür dostlara bir yudum çayı mey tadında ısmarla aşk ile muhabet eyleyin rüzgar bizlere ulaştıractır muhabbetinizi.
Bilirsin toprak ana ve iklimler değişir bizlere düşen düşlerimizin peşinde yılmadan, kirlenmeden iz sürebilmektir ve inadına inadına umudun ve yarınlarımızın kavgasını hiç tereddütsüz sürdürebilmektir.
Şimdilik kısa kesiyorum uzak adreslerde yeni dostlukların izlerini sürmek adına olanca dostluğumla kucaklıyorum.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.