Geçenlerde rahmetli Vedat Aydın\'ı anarken gözlerim Kek Tahir Elçi\'yi aradı. Her an bir yerlerden gelip eski arkadaşını en iyi o anlatacaktı. Olmadı, ne Kek Tahir geldi nede Vedat Aydın\'ı layıkıyla dile getiremedik. Bir şeyler eksikti. Göz torbalarımızda biriktirdiğimiz acılar kifayetsiz, kelimelere karışıyordu ve bütün cümleler anlamlarını yitiriyordu. Yine Kürdün kabuk bağlamış yarası yüreklerimizi dağlıyordu.
Ne acıdır ki ölümleri ve yaşanan toplumsal travmaları artık kanıksar olduk her ölümün ardından. Neredeyse kendimizi avutup toplum vicdanını irdelemekten kaçar hale geldik. Bir ülkede ölümler ve insani trajediler kanıksanıyor ise o toplumun vicdanı sorgulanmalıdır ve bu durum o toplumun ulusal kimliğinin ne kadar dejenere edildiğinin en açık örneğidir.
Tahir Elçi\'nin şahadetini sıradan bir ölüm gibi görüp aylar sonra üstünü örtemeyiz. Teatral bir savaş oyunuyla Sayın Elçi savaş baronları tarafından katledilmiştir. Bin bir acıyla yoğrulmuş Kürdistan coğrafyasında Tahir Elçi savaş ve şiddet karşıtıydı. Onun ölümü üzerinden bizlere verilmek istenen açık bir mesaj vardı o mesaj ki Kürdistan\'ın yakılıp yıkılmasıydı, o mesaj ki Kürdün kendi öz toprağından sürgün edilip uzak kentlerin varoşlarında mağdur edilmesiydi, o mesaj ki Kürdün bilincine ve duruşuna sıkılan kurşundu.
Ne yazık ki aylar sonra bu ölümü de kanıksadığımız gibi toplumsal muhasebesini yapmaktan her gün biraz daha uzaklaşıyoruz.
Bu ölümden çıkardığım esas sonuç insana dair yaratığı tahribatlardır. Tahir Elçi kendi coğrafyasında tek kişilik bir ülkeydi ve kendi sömürge ülkesinde haksızca sırtından vurulmuştur tıpkı Haci Loqman gibi, Elif gibi, Ape Musa gibi, Vedat Aydın gibi ve daha nice yiğit güzel insanlar gibi...
Bir ülkeyi anlamlı kılan insanı değilimdir? bir yaşama değer katan ve uğrunda mücadele ettiğimiz insani değerler değilimdir? Bırakın sınırları kutsamayı, bırakın önce devlet sonra millet demeyi, bırakın sayısal çoğunluğun peşinde koşmayı şartlar ne olursa olsun önce insan demeyi beceremediğimiz sürece bu kor acılar mağrur ve yorgun yüreklerimizi hep kanatacaktır.
Tahir Elçi bir başına Dersim\'di, Sur\'du, Silvan\'dı, Varto\'ydu, Derik\'ti, Qarayazı\'ydı, Kurdistan\'dı vurulan, kanayan yüz üstü düşen sahipsiz sömürge Kurdistan\'dı.
Bırakın da yasımızı tutalım, bırakında her Kürdün evinden ağıtlar zılgıtlar yükselsin, bırakında yüzümüz gülmesin hıçkıra hıçkıra ağlayalım, bırakında ölüme hep birlikte elele tutuşarak gidelim.
Mahabad\'tan Amed\'e, Hewler\'e Kürdün bütün renkleri, Peşmergesi Gerillası ulusal potada buluşmadığı sürece bizler daha böylesi nice acılarla sınanıp, toplumsal duruş sergileyememenin ezikliğini ve mağduriyetini yaşamaya sürdüreceğiz.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.