Son günlerde bu soruyla sıkça karşılaşıyorum kimi dost sohbetlerinde bu soru çok içten soruluyor haliyle bende dilim döndüğünce yürekten cevap veriyorum. Bazen de aynı soru o kadar art niyetle soruluyor ki sadece susarak konuşulanlara seyirci kalıyorum.
Şunu bir daha net görüyorum ki Kürt bireyi, Kürt toplumu ve siyaset sosyolojisi öğrendiğimiz, peşinde koştuğumuz felsefi görüşlere ve kitaplarda okuduğumuz bilimsel öğretilere bir biçimde tezatlık göstermektedir. Bu durumun sebep ve sonuçları ciddi araştırma gerektiren tez konuları olabilir.
Eskiden köylerde cemaatlerde Rîspîler olurdu, bu Rîspîler zanaydılar, sözleri dinlenir saygı duyulurdu, hepsinden önemlisi yol göstericiydiler. Haddimi bilerek büyük konuşmak yazmak istemiyorum kimbilir belki bizler de halkımızın yanında olur bilincimizle yüreğimizle rîspîlîk ederiz.
Eğer yüreklerimizi hasutîlîkten, kibirden uzak tutup bir parça mütevazi kalabilirsek, öyle inaniyorum ki bizler aydınlık yolun yolcuları olabiliriz. Yine bizler düşündüklerini söyleyen, söylediklerini de düşünen insanlar olmayı becerebilirsek, bu aydınlık yolda kaç adım atmışız demektir.
Biraz da koca yürekli Dewreş olup çocuk kalabilsek, sevdiklerimizin elinden tutabilsek, dost sohbetlerinde demlenip muhabbet yapabilsek bu uzun soluklu yolculukta bayağı mesafe almışız demektir.
Bazen diyorum Kürt aydını yada Kürt aydın insiyatifi Kürdün gök kuşağı olabilir mi? Kürdi bütün motifleri bünyesinde buluşturup demokratik bir sinerji yaratabilir mi?... İşte o zaman bu aydınlık yolun neferleri olarak kendimizi aydın olarak adlandırabiliriz... Kürt aydını, Kürt halkının toplumsal dokusunu hem iyi okumalı hemde kendisini toplumundan uzak tutmadan vede yüksek perdeden bakmadan bu halkın aydını, emekçisi ve rîspîsî olabilir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.