İran Molla rejimi, Kürdistan Bağımsızlık Referandumunu baz alarak Türkiye'yi Irak, Suriye politikasında Acem hançerine oturtmanın başarısına seviniyor. Peki Türk devleti, muhalefeti ve medyası neye seviniyor? Kürdlerin yenilgilerine, gözyaşına zil takıp oynayan, başarılarına, sevinçlerine küfür, hakaretler savuran ve boğazlanmasından bir araya getirilen Türkiye, İran rejimleri yaptıklarını bir biçimde yaşayacaklar. Çünkü ekonomik, politik menfaatleri için milletleri, inançları birbirine düşmanlaştırmayı hedefleyen diktatör, çağ dışı din politikaları ile yöneten Orta Doğu gerici devletler bu emperyal stratejinin bilinen malzemeleri durumundalar.
Aslında biz Kürdler'de düşmanlarımıza hakkettikleri gibi muamele yapmamanın yenilgilerini yaşıyoruz. Acem riyakârliği, bir yüzü ile Kürd Lideri Talabani'nin cenazesine katıldı, diğer yüzü ile sinsi ve alçakça vurmanın planını yaptı.! Bu iki yüzlülük Fars ırkçı hegemonyasının Kasr-ı Şirin'le süre gelen beş yüz yıllık politikasıdır. Diyeceksiniz ki, Küresel güçlere köpek sadakati ile bağlanmaktan birbiri ile yarışan Türkiye, Suriye, Irak devletleri farklımıdır. Elbette Kürdleri öldürmede haklarını yememek lazım. Ancak emperyal oyun kuruculukta birer figüran olmanın ötesinde Fars hegemonyasına yenik düşmüşlüğün çaresizliğini yaşıyorlar.
ABD ve AB İran'la arka kapı diplomasisi çalıştırarak diğer sömürgeci bölge devletleri ile anlaşmalı bir şekilde Kürdistan Federe Bölgesine ambargo dahil her türlü baskıyı uygulamıştır. Peşmerge küvetlerin Kerkük ve Kürdistan'i bölgelerden çekilmesi için İran paramiliter güçleri Haşdi Şabi ve Irak ordusunun saldırısına vize vermiştir. Kürdler iç hazırlıkla birlikte yapılan komploların defterini iyi tutmazsa daha beterini sonraki kazanımlarında veya Rojava'da yaşayacaktır. Tabi kendi başını gövdenin üstünde taşırsan. Yoksa adamların devlet istemeyen ''Kürd'lerle hiç bir sorunları bulunmuyor.!
Şayet ABD ve AB başkentleri Kürdlerin İran, Türkiye Irak orduları tarafından kuşatılma planın ortağı değilse, savunucusu olarak Kürdlere, Kürdistan Bağımsızlık Referandumundan sözünün dinlenmemesini dışardan kuşatma, içerden ihanet komplosu ile önünü kesmiştir. Böylece Kürdlerin devletleşme hakkına neden karşı durdukları bir kez daha orta yere konulmuş oldu. Devletsiz hali ile dik başlı duran, Bağımsızlık referandumunu kendilerine rağmen barış içinde, başarı ile gerçekleştiren Kürd Milleti devletleşirse ne olur kaygısı bu kuşatma sonucunu doğurmuştur.!
Açıktır ki onurlu Kürd halkı, kendi içinde işgalci devletlerin tabancası olarak patlayan siyasi alçaklığı bağımsızlık iradesine sahip çıkarak boşa düşürecektir. Kürd düşmanları ile iş birliğin özrü, açıklaması beklenmemelidir. Kürd milleti ve yurtsever otoriteleri kendilerini birbirine düşürecek bu provokasyon ve ihanet komplosunu birlik içinde aşmalıdır. Ne yazıktır ki, Peşmerge komuta kademesinde, mevzilenmede, askeri nizam ve organizasyonda yaşanmaması gereken bu çift başlılık ve siyasi belirsizlik Kürd düşmanlarına saldırı cesareti olmuştur.
Görülen o ki, Kürd hükümeti ve yurtsever güçleri siyasi, ekonomik, diplomatik ilişki içinde bulundukları devletlerin kısa, orta ve uzun süreli planlarını ve hangi politikalarla Kürdlerle ortaklaştıkları ve ayrıştıklarına yeterince kafa yorup gerekli sonuçlarla olması gereken bağımsızlık hazırlığını yapamamışlar. Elbette Kürdistan Bağımsızlık Referandumu, iç düşmanların gerçek yüzünü açığa çıkarmada önemli bir işlev görmüştür. Fakat uzun bir mücadele deneyimine sahip Kürdistan Peşmerge hareketi yüzyıllık sömürgeciliğin türlü oyunlarını bir kaç devrim hamlesi ile aşılamayacağını iyi not etmeliydi.
Kim inanabilirdi ki Hayatını Kürd özgürlük mücadelesine adamış Kürd Lider Celal Talabani'nin, mirasına oturmuş, uğursuz evlat Bafel ve suç ortakları, bu uzun yılların emeği ile değerlenmiş ve Kürd Milletine mal edilmiş hatırayı bireysel çıkarları için İran ve Irak işgalci güçlerine peşkeş çeksin? Bu çok korkunç bir trajedidir. Hayatının yarısını dağlarda Peşmerge olarak geçiren Kürd lider Celal Talabani, YNK kadroları ve savunucuları bu onursuzlardan kurtulmalıdır. Kürdleri içten feth etmeye çalışanlara karşı savaşan şehit düşen Peşmergeler var. YNK genel sekreteri, Peşmerge komutanı Kosret Resul, yaralanmıştır. YNK deki iç ihanet Acemin kılıcına tutunmuşsa Kürd halkından hakkettiği cevabı mutlaka alacaktır. Kürd siyasi aktörleri üzerinde çok yönlü oynayan sömürgeci bölge devletlerin kürd iç siyasetinde müdahil duruma gelmeleri her Kürd için ürkütücü ve tiksinti verici bir hal almıştır. Kerkük’te yaşanan iç ihanet bu sorumsuzluğun bir sonucudur.
Doğu Kürdistan topraklarını işgal eden, diğer parçaların özgürlüğüne karşı her türlü fitne fesatlığı örgütleyen İran idam cumhuriyeti Kürd özgürlüğüne, bağımsızlığına engel olamayacaktır. İran'ın 17. yüzyıldan bu yana süre gelen Fars milliyetçilik stratejisi Şii mezhebi üzerinde yürütülmüştür. Özellikle Maliki yönetimi ile birlikte Irak ve Suriye İran Mollaların bir uydusu haline getirilmiştir. İran kontra başı Kasım Süleyman, Kudüs gücün komuta ettiği Irak işgalci ordusu, Şii'lerin IŞİD'i olarak anılan Haşdi Şabi paramiliter güçleri Kerkük ve Kürdistan toprakların bir kısmını işgal etmesi ciddi bir kırılmadır.
Kürdlerin kanları ile kazandığı mevziler izlenen yanlış politikalarla işgalcilere bırakılması kabul edilemez. Kürd siyasi otoriteleri, ulusal kuvvetleri ve yurtsever halkı, Kerkük ve işgal altına alınan bölgeleri özgürleştirmeye hazırlanmalı ve savunmak için çağrı yapılmalıdır.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.