Türk tarihçi Murat Bardakçı, son yıllara kadar yasak olan, ancak işlerine gelen bölümleri yasalaştırılan ve birinci elde Türk tarihçilerine açılan TC\'nin bastırılan Kürd isyanlarıyla ilgili resmi bir belge yayınlamıştı. Yayınlanan belgede birinci dünya savaşı öncesi ve sonrası Kürdlerin ulusal kurtuluşunun nasıl kanla bastırıldığı, yurtsever aşiret, şahsiyet ve liderlerin baskı, takibata uğratıldığı ve Kürd asimilasyonu ile birlikte Kürdistan meselesinin nasıl alt edildiği belirtilmişti.
Bahsi geçen arşive göre; Kürdçülük fikri İkinci Dünya Savaşına kadar Ağa, Bey Şeyh gibi reisler ile Bedirhânî ve Babanlar gibi emir veya hükümdar olmak arzsunda olanlar tarafından müdafaa ve takip edilmiştir. Devamla «Cumhuriyet ilânından sonra memlektimizde vukua gelen Kürt isyanlarının hepsinin şiddetle bastırılması, isyana istirak edenlerin ağır cezalara çarptırılmaları, bu arada kendilerine vaadlerde bulunan büyük devletlerin bu vaatlerini yerine getirmemiş olmaları, Kürt liderlerin ve cahil halkın gözünü yıldırmıştır.» denmektedir.
Kürdlerin bütün ulusal, siyasal hak mücadelesini AB, Rusya ve ABD’nin bir tezgâhı olarak lanse eden Türk egemenleri, Ortadoğu ve bağlantılı devletlerle bütün ilişkilerini Kürdistan karşıtlığı üzerine inşa etmiştir. Fakat tarihinde ilk defa Kürdlere kurduğu tuzağa bugün kendisi düşmüştür.
Raporun son kısmında ise, “Alınacak Tedbirler” başlığı altında Kürtçülük faaliyetlerine karşı devletin neler yapması gerektiği, maddeler halinde sıralandıktan sonra şöyle deniliyor: “...Aşağıdaki tedbirler, âcilen ele alınması gereken hususlardır: Şark bölgesindeki istihbarat faaliyeti ve ajanlama işinin takviyesi ve bu bakımdan daha büyük maddî fedakârlıklara katlanılması, yerleştirilen ailelerin ( öldürülen veya göçertilenlerin yerine) maddi, manevi desteklenmesi, devlet memurların bu ahalide seçilmesi lâzımdır.\'\' Devamla \'\'İstanbul’daki gençlik esaslı bir kadro ile ve ajanlarla hepsinden önce de bazı Türkçü liderlerle murakabe edilmeli (denetlenmeli) ve kılavuzlanmalıdır...\'\' Denmektedir.
Devamla …\'\'Türk ve Kürt kültürü arasındaki fark görünmez şekle sokulmalı ve onların tertip ettiği Şark geceleri, folklor ve kültür gayretleri maarif ve kültür sistemimize göre ele alınıp Türk kültürüne temsil,(asimile) edilmelerine çalışılmalıdır. Yeni teknik imkânlarımızdan faydalanarak neşriyat yapan üç dış radyonun dinlenmesine mâni olunmalıdır. Posta sansürü Kürt muhaberat ve neşriyatına karşı daha geniş ölçüde işletilmelidir. Bunlarla uyumlu olarak politik müdahale ve karıştırmalar da tertip olunabilir. İran’la bu konudaki işbirliğinin güçlendirilmesi lâzımdır. Irak devleti, Kürtçülükle mücadeleye ikna olunmalıdır.” Aktaran Murat bardakçı
Tabi devletin mevki, maaş, ihale veya istedikleri yerde mülk edinme karşılığında kullanabildiği keklik cinsi bazı Kürt Aşiret liderleri, aile ve breyleri üzerinde etkili olduğu deşifrasyonun açılan arşivlerle aralanması, günümüzün devlet partileri olan AKP ve CHP de boy gösteren Kürdleri anımsatı.! Mesela Erdoğan\'ın emri ile öldürülenler, tank, toplarla yıkılan şehirler ve halen Erdoğan\'ın partisinde yalakalık yapan Kürdler yıllar sonra nasıl anlatılacaklar?
Hadi hayvan bakanı, boy sıralamasına göre yaban öküzene uyumlu diyelim. Ya diğerleri ? Kürdlere uygulanan vahşeti sessizlik içinde izleyen, sadece bireysel çıkarları için AKP’yi savunanlara ne demek lazım? Türk toplumu zaten Kürd katliamına karşı çıkmak gibi bir duyarlılığı ve insani alışkanlığı maalesef yok. Olsaydı bütün isyanlar kanla bastırılmazdı. Kürdistan\'ın her milimetresi bombalanmazdı. Bu nedenle yüz yıllık yakın tarih, Kürd katliamını protesto eden bir Türk cami\'ye, toplumuna şahitlik etmemiştir..! Görüldüğü gibi Türk eğitim sistemin dehşet verici ayırımcılığı, inkârcı tarih çarpıtıcılığı ve jenosidçi devlet geleneği söz konusu belgelerde bile gizlenememiştir.
Türk cumhuriyetin dalaverelerle döşeli kanlı politik geleneği, iktidara gelen bütün partilerin amentüsü olarak savunuldu. Bu nedenle Kürdler ulusal varlıklarını, Ermeniler ise (jenosid) yok edilmelerini Türklere kabul ettiremiyorlar.
Kürd meselesinde birleşenlerin ayrılığı !
Türk politik kültüründe, iktidar ile muhalefet oynu, kim daha çok devletçidir, ırkçıdır yarışı ile birbirini besledi. Çünkü devlet sünni Türkçüdür. Dolayısı ile Kürd\'e, Aleviye ve bütün azınlıklara, inançlara düşmandır. Kürd meselesinde başa dönen ve devletin bütün kuvvetlerini vahşice kullanan, Başkanlığına karşı duranlara yaban öküzü gibi saldıran Erdoğan, Osmanlı trambet sesı eşliğinde Kürdistan\'ı yeniden feth etme amaçlı yık, yerleştir politikası ile beş ay daha yönetemez. AKP politikası geçmiş Kürd isyanlarını kana boğan politikaların en yoğun halidir.
Bugünün CHP ve AKP si değişen dünya konjonktürüne rağmen değişmemişler. Kürdler ve azınlık inanç grupları meselesinde geçmişin politik partilerinden daha gerici, ırkçı ve diktatördürler.
Gerçekten biri laik, diğeri ümmetçi olsaydı Cumhuriyet denilen yönetimin temel dinamikleri her ideolojiye kalıp olmazdı. İç, dış düşman paranoyası ile Kürdler, Aleviler, azınlıklar meselesinde ayni ırkçı ideolojide birleşiliyorsa nedir birbirinden farkı?
Ecevit dönemin halkçı söylemi, nabza göre şerbet verme politikasıydı. Halkı ve sosyal gelişmeleri hükümet olma basamağı olarak kullanan CHP geleneğin bütün iktidarlarında Kürd Alevi katliamların yaşanması bir tesadüf değildir. Her katliam sonrası Alevi kitlesinin ağırlıklı olarak CHP\'ye yönlendirilmesi ve hata devrimci gençliğin anti devletçi yoğunluğun Kemalistleştirilerek eritilmesi iktidar ve muhalefet oyunun malzemesi gibi planlandı.
Yurtsever olmayan Sünni Kürdler ise Türk islam sentezi ile AP, MSP gibi faşist partilere yönlendirildi. Bu sümürgeci kuşatma günümüzde AKP, CHP ihalesi ile sürdürülüyor. Her iki devlet partisinin Kürd ulusal sorunu ve Alevi inanç sorunu hakkında çok şey söyledikleri biliniyor. Ama ulusal ve inançsal hak eşitliğine ilişkin bir programları bulunmuyor. Halen CHP, Lideri Kılıçdaroğlu. \'\'terörist başının\'\' Ecevit tarafından Kenya\'da getirildiği\' politikası ile AKP\'ye muhalefet yapıyor. Tabi onlarda bu fırsatı kendilerinden daha iyi kullandığı ile övünüyorlar.
Sonuçta 150 bine yakın cami\'ye karşın bir Alevi ibadethanesi ve her şeyi ırkçı devlet zoru ile gasp edilmiş otuz milyondan fazla Kuzey Kürdün resmi dil eğitimini yapan bir üniversitesi bulunmuyor. Türklerin tepeden inme \'\'laik\'\', ümmetçi cumhuriyeti, çarpık tarihsel geleneği ve umumi milli takıntı ile sürekli felaketlere gebe ve sorun çözmemiş, sorun üretmiş bir cumhuriyettir.
Türk cumhuriyeti, 90 yıllık tarihinde resmi 29 Kürd isyanını bastırmış, yani her üç yıla 1 Kürd isyanını sığdırmayı çözüm belemiş ender garip bir devlettir. Kürd ulusal sorununu kansız çözme meselesinde devletin ümmetçisi ile Kemalisti birbirinden farksızdır. Kürd isyanlarını bastırmakla övünen, öldürdüğü ve idam ettirdiği bütün Kürd liderlerine karşın, kaçırdıklarına haiflanan Türk cumhuriyet hükümetlerin en karma özeti AKP.
Erdoğan hükümeti uyguladığı kitlesel şiddet politikası ile kendisinden önceki bütün iktidar ve liderleri geride bırakmıştır. Devletin özellikle Şehirleri harabeye çeviren uygulaması; Koçgiri, Zilan, Ağrı, Dersim politikalarını anımsatıyor. Erdoğan, hükümetinin 14. yılında Kürd direnişçilerine teslim ol çağrısı yapması nafiledir. Zaten yıktırdığı şehirler, göçerttiği ve öldürttüğü insanlardan dolayı geri dönüşü olmayan bir saplantı içindedir. Fatih sultan Mehmet, Yavuz sultan selimlerin monarşik, islamist çağ dışı yönetim biçimini emsal alan AKP hükümetin, AB üyeliğinden söz etmesi artık bir alay konusudur.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.