Av. Tahir Elçi, devletin hedefindeydi. Değerli Kürd aydını Tahir Elçi\'nin suikasti devletin seçilmiş bir cinayetidir. Bütün cinayet ve katliamlara çatışma süsü veren devlet yöneticileri bu konuda bir hayli uzmanlaşmıştır. Hedef haline getirilen ve işlenen cinayete çatışma süsü verilmiştir. Her nasıl oluyorsa ateş eden sivil polisler çok net ve dakikalarca görüntülenirken, ateş edilen yer ise gösterilmiyor.
Diyarbakır\'ı kuşatma altına almış Türk polislerin iki dağ arasında sıkışmış gibi kameraya poz verircesine bağırarak büyük silah istemesi kimi inandırabilir? Elinde bir silahla kaçarken görüntülenen ve sözde sıkılan yüzlerce kurşuna rağmen isabet ettirilemeyen bir kişinin görüntülenmesi tavşana kaç taziye tut politikasıdır. İnsan hakları savunucusu, Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, bir grup avukat arkadaşı ile birlikte 28/11/2015 Diyarbakır\'ın merkez Sur ilçesinde başından aldığı tek kurşunla katledilmiştir.
Bu suikast AKP\'nin 64. hükümetin resmi cinayeti olmuştur. Av. Tahir Elçi canlı yayında PKK\'nin terör örgütü olmadığını söylediği için geçtiğimiz ay gözaltına alınmıştı ve yurt dışına çıkması yasaklanmıştı. AKP hükümeti son altı ayda, özellikle 7 Hazirandan beri Kürdleri çok ağır cezalandırıyor. Yaşanan onlarca sivil katliamı çatışma süsü ile karartıldı. Av. Tahir Elçinin infazı\'da AKP\'nin \'ustalık\' aşamasına uygun planlanmış bir susturma, yöntemidir.
PKK\'nin terörist olmadığını belirten Tahir Elçi söyleminden geri adım atmadığı için öldürülmüştür. Bütün Kürd seçkinlerini susturma operasyonu Tahir Elçi ile yeniden başlamıştır. Erdoğan, Davutoğlu\'nun yeni hükümetinin ilk resmi icraatı Av. Tahir Elçi cinayeti olmuştur. \'O Kurşunlar Türkiye\'ye sıkılmıştır\' diyen Davutoğlu yarın devleti ve polisleri bir kez daha temize çıkarmak ve teröristleri Küdlerden aramak için o korkunç yalanlarını herkesin gözlerine bakarak tekrarlayacaktır. Bunlara inanmak için ya işbirlikçi, yada aptal olmak lazım. Ama o kurşunlar ne amaçla sıkıldığını ve Kürdlerin soylu öfkesine, inadına saplandığını çok iyi bilirler...
Türk devleti bizi kalbimizden vuruyor. Her gün vuruyor. Acı çektirerek, şehirleri işgal ederek, sokağa çıkma yasağını işkenceye dönüştürerek, aşağılayarak, onurunu kırarak, linç ettirerek ve sokak ortasında infaz ederek yapıyorlar. Kürd meselesinin nedenlerine değil sonuçlarına kilitlenen bütün Türk hükümetlerin katliam gerekçeleri Kürd isyanların devam etmesi ve direnişçilerin teslim olmamasıdır. Bu günkü infaz ve katliamların gerekçesi de, dünün katliamlarından farklı değildir. Biz Türk yöneticilerin riyakârlığını, alçaklığını, verilmiş sözlerine inanarak teslim olan Seyit Rıza\'ların dramatik hikayesinden biliyoruz.
Bütün vahşi uygulamaların adı provokasyon oluyor, ama hep Kürdler vuruluyor.! Tahir Elçi infazı gibi belli cinayetlerde bazı polislerin yemlik olarak kullanılması \'ustalaşan\' AKP hükümetin kamuoyunu hazırlama işlevini gördü. Kürd şehirlerine uygulanan abluka, sokağa çıkma yasağı bütün şiddetiyle devam ediyor. Kürdler acil ihtiyaçlarını karşılamak, yaralılarını hastanelere taşımak için beyaz bayraklarla dışarıya çıktığı bir ortamda Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi\'nin özellikle seçilerek vurulması doğru değerlendirilerek ortak tavır alınmazsa Kürdleri negatif etkileyecek ve güven kırılması yaşanacaktır.
Saldırı alanı sivil polis ve özel timin eksik olmadığı Diyarbakır Sur ilçesinde bu kadar rahat gerçekleşmesi Vali ve Emniyet müdürünün bilgisi dışında değildir. Basın açıklaması yapan Av. Tahir Elçi önceden planlanmış, tetikçisi hazırlanmış bir devlet cinayetidir. SorumluTürk Cumhurbaşkanı Erdoğan\'dır, Başbakan Davutoğlu ve hükümetidir. Öldürülen polis ise işlenen cinayete çatışma süsü vermek için seçilmiş bir kurbandır.
Kürdistan\'da her şey Türk sömürgeci Cumhuriyetin işgal ihtiyacına göre tanzim edilmiştir. AKP hükümeti son seçimle satın aldığı, devşirdiği vekillerle ve tek kişinin sınırsız iktidar gücü ile bu işgal siyasetini yerlileştirmeyi hedeflemiştir.
Kürd direnişçilerin teslim alınması, diz çökmesi için kudurmuşçasına saldıran ve iktidarı için her tarafı savaş, kan, barut ortamına çeviren bir ruh halin devamı kendi sonu olacaktır. İradesi teslim alınmak istenen ve bütün ulusal, demokratik hakları gasp edilmiş Kuzey Kürdistan halkı toplu olarak direnişe geçmeye hazırlanmalıdır.
Bu cinayetlere karşı milli davranılmalı, toplu tavır alınmalıdır. Türk toplumu da kendi geleceği için egemenlerine tavır almalıdır. Kürdlere uygulanan bu zorbalığa, işgal utancına karşı suskun kalmamalıdır. Türk işgal ordusu Kürdistan\'dan çekilmesi için siyaset yapılmalıdır.
Kürd Milleti değerli bir savunucusunu, Aydın’ını yitirmiştir. Tahir Elçi\'nin ailesinin acılarını yürekten paylaşıyorum. Yaralananlara sağlık diliyorum.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.