Türkiye Kürdistan'da işgalcidir. Kürdistan'ın Kanlı bedeni üzerinde oturmuştur. Her karış toprağında cinayet işlemiştir. Kürdler Türkiye'nin demokratikleşmesini beklememelidir. Türkiye demokratikleşmeden de Kürdler kurtulabilir. Doğu Güney Doğu dedikleri Kuzey Kürdistan'ı olağan üstü hal, sınırsız baskı, kin ve nefretle yönetiyorlar. İnsan kafasını pırasa gibi kesen katillerle işbirliği yapan Türk devletiyle yol alınamaz. Türk İşgalci ordusunun Kürdistan'dan çekilmesi hedeflenmeli ve kürdlerin kurtulması için siyaset yapılmalıdır.

Irak Kürdistan'ı (Kürdistan Federe Bölgesi) pratik bir emsaldir. Baas döneminde perişandı.

Irak işgalinden kurtulduktan sonra Ortadoğu’nun en demokratik bölgesi oldu. Suriye Kürdistan'ı, (Güneybatı Kürdistan'da önemli ölçüde işgal altında kurtulmuştur. Kürdistan Federe devleti ile birleşmesi zaferini kalıcılaştırır. Siyasi otoriteler bu milli birikimi işgalcilere karşı kurtuluş, devletleşme stratejisiyle yönetmelidir. Erdoğan hükümeti özelikle 2013 ten sonra bir felakete dönüştü. İş para karşılığında devleti kutsayan, çocuğunun ölümüne sevindiren ve varsa başka çocuklarını da devlete veren cahil toplumun seviyesizliğini referans aldı.

AKP hükümeti, Türkiye'nin faşizan, ırkçı sistemini kurmadı. Ama Türk İslam ideolojisiyle katkıda bulunarak sürdürdü. Erdoğan, iktidar hedefinde beraber olduğu arkadaşlarını tasfiye etmede, M. Kemal'e çok benziyor. Mustafa Kemal, Cumhuriyeti yalnız başına ilan etmişti. İnünü'nün dışında birlikte olduğu bütün arkadaşlarını çeşitli komplolarla etkisiz hale getirmişti. Kazım Karabekir'den korkuyordu, ajan görüyordu. Ölene kadar istihbaratla denetletti. Temeli devşirmecilik, inkâr, ırkçılık ve jenosid üzerine atılmış Türk cumhuriyet sistemi değişmeden yöneticilerin niteliği değişmez. Zaten bu tip Baas ve İran benzeri totaliter cumhuriyetler, kendilerine uyumlu olmayan yöneticilerce yönetilemezler.

Kanun yasa tanımazlığıyla hiç bir alışagelmiş hükümete benzemeyen, AKP, herkesi alışagelmiş muhalefetle oyaladı. Şimdi olağanüstü hal koşulları altında yapılacak referandumun güçler birliğini dumura uğratan hayır-evet oyununun son berdesi oynanacak! Tek adam sultasına karşı çıkan HDP Başkanı Selahattin Demirtaş, oniki vekil ve binlerce Kürd yurtsever hapisle cezalandırıldı. Kalkıp oturup Türkiye partisi olduğunu söyleyen HDP'ye, Kürd partisi operasyonu çekildi. Türkiye'de herhangi bir Kürd partisi kitleselleşirse ayni muameleye tabii tutulacağını başından beri söylüyorum. Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da bütün Kürd hareketleri ve devrimci örgütler herşeye hazırlık yaparak örgütlenmelidir.

Kürdler HDP bahanesiyle kırımdan geçirildi. Sömürgeci sistem kendisinden olmayanı kabul etmiyor. Çünkü kuruluş felsefesi, ideolojik varlık tarihçesi ve yönetim işleyişinin temeli şiddettir.

Bu tip totaliter rejimler demokratikleşemez. Irak, Suriye örnekleri ortada diyecem ama Erdoğan Türkiye’sinin onlardan neyi eksik ? Cizre, Sur, gibi yerleşimlerin Kobane, Musul'dan ne farkı kalmış? Yarın Türkiye'de aynı şey yaşanırsa, (ki böyle devam ederse kesindir.) Erdoğan ile Devlet Bahçeli'ye madalya mı takılacak? Burhan Kuzu MHP'lilere ''biz Reisi yola soktuk, o kürd aşiret ve korucularından ordu oluşturuyor, size bile gerek kalmayacak'' demesi dikkat çekicidir.

Ankara hükümeti, denetimindekileri dışındakilere karşı azgın bir nefretle donatmış. Para, menfaat karşılığında koruculaştırılan ve ayak işlerinde mayın eşeği olarak kullanılan korucular özel timlerin denetiminde dinci, paramiliter birimler biçiminde Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesine karşı savaştırılıyorlar. Erdoğan, demokrasi ve Kürd meselesini kullandı, 'çözüm' adı altında destek aldı, zaman kazandı ve devletleşti. Erdoğan hükümeti, AB'ye Şanghay şantajı ile girmeye çalışıyor. 'Dünya beşte büyüktür' diyor, Tekçi rejimi getirmek için çalışıyor. Avrupa'da dinci mitinglerine izin verilmiyor diye Almanya, Hollanda, İsviçre, Belçika Avusturya'yı faşizmle itham ediyor. Ordu mitinginde ve TRT'ye verdiği röportajda ''20 ayda 10 bin terörist'' Kürd öldürdüğünü bağıra bağıra söylüyor. Bu defa ETA örneği kulağına fısıldanmış olmalı ki, bir zamadan ETA manevrası ile götürme hesabı yapıyor. Silahlar bırakılacakmış, vaz geçilecekmiş ondan sonra düşüneceklermiş.! Söylenenler bırakıldıktan sonra ne konuşulacak acaba?

Selahattin Demirtaş silah mı kullanıyordu? Öldürülen kadın, çocuk, genç yaşlı insanlar silah mi kullanıyordu? Türk egemenliğin ruh haline uygun psikolojiyle manipüle edilen toplum, hırsız ve katillerle gurur duyacak hale getirildi. Türk halkının cahilliği kullanıldı, sürüleştirildi ve her an karşıtlarına saldırmaya hazır halde tutulan gerici sokak serserilerinden timler oluşturuldu. Kürdlerin ezici çoğunluğu bu kirlenmeye karşı direndi. O nedenle siyasetçileri hapsedildi, Kürd halkından intikam alındı. Şimdi Türk İslam sentezin riyakâr yüzü ile ETA'yı çözüm adresi göstererek Kürdlerden oy istiyorlar.

Kürd katliamlarına, şehir yıkımlarına ve faili belli infazlara seyirci kalan Türkiye toplumu, bundan sonra kendi yıkımını izleyecektir. AKP'yi Kürd siyasi hareketleri üzerinde eleştiren CHP, AKP'nin gerisi kalmışsa eğer gerisindedir. CHP'nin politikası AKP'den olumlu olsaydı Erdoğan onbeş yıl iktidar‘da kalmayacaktı. Davutoğlu'yu kullandı bir kenara attı. Yerine devamlı teneke çalan ''çözüm mözüm yok, son terörist kalana kadar öldüreceğiz” diyen ve Genelkurmay'ı işsiz bırakan tek dalgalı, 'abidik, bubidik' son emir kulunu atadı.

Türk siyaset sistemi inkâr, bayrak, ırkçılık, kan politikası kullanan, diktatör üreten, kullanım süresini böyle ifa eden çeteci, mafyatik bir Cumhuriyettir. Eğer belirtildiği gibi demokratik, laik bir cumhuriyet olsaydı AKP'nin dindar gençlik stratejisi, cihatçı dinci örgütlerle iş birliği şeriatçı devletin döşeme taşı olmayacaktı. Kürdlerin Suriye'de Arap egemenliğinden kurtulması ve kendi kendini yönetmesini savaş sebebi saymayacaktı. İslamist terör çetelerini Türk ordusu desteğinde Rojava'ya saldırtmayacaktı. Türkiye'yi uluslararası İslamcıların karargahı haline getirmeyecekti. Ama bütün bunlar yaşandı ve yaşanacakların aynası oldu.