Saygıdeğer Eş başkan, \"Demokratik Suriye Meclisi, ‘Siz olmadan biz de Cenevre 3 konferansına gitmeyiz diyor...\"dediniz. Doğrudur, iyidir de, buraya kadar bir sorun yok. Lakin saygıdeğer Başkan, adımızı da artık Kürdistan koyalım ki dünya bizi bir halk olarak adımızla muhatap alsın... yani bir ad hak ediyoruz tüm dünya halkları gibi değil mi Başkanım? Hem zaten var olmak için bu bir zorunluluktur. Hani inkârlar sarmalından hiç kurtulamadık, hiç olmazsa biz kendimizi inkâr etmeyelim. Etmiyoruz belki ama ismimizi de kullanamıyoruz.
Çünkü Rojava sadece bir YÖN demek, yani batı demek, ama neyin batısı? Neden bu işi bir bilmeceye dönüştürüyoruz? İnanın uluslararası düzeyde bu hiç bir şey ifade etmiyor; mesela teritoryal, tarihsel ve sosyolojik antropolojik bir olguyu ifade etmiyor ve diplomaside de yeri zaten hiç yok... Bunun için uluslararası güçler bizi ciddiye almıyor, ne eylersiniz kimse YÖN\'leri ciddiye almaz zaten. Çünkü bu dünyanın gerçekleri YÖN\'ler ile değil, halkların isimleri ve bayraklarıyla temsil edilir. Mesela Birleşmiş Milletler’de hiçbir YÖN’ün adı ve temsil hakkı yok. Orada halklar isimleriyle temsil edilir. Hani bayrak demişken evet bir de bizim de bir bayrağımız olsun; yani Kürdistan bayrağı. Takdir edersiniz ki mevcut durumda var olanlar bayrak değil birer flamadırlar, askeri ve partileri temsil eder, bir halkı değil. Mesela bayrağımızı diksek ve dalgalandırsak kim bize ne yapabilir? Bunun mahsuru nedir? Çok saygı duyulacağımızdan eminim. Çünkü direnen ve kimliğini savunan halklara, hatta bireylere insanlık daima saygı duymuştur. Tarih, ancak tarih yaratanları hatırlar sadece.
Evladını da şehit veren nadidane başkanlarımızdansınız. Şahsını da iyi tanırım, uzun sohbetlerimiz oldu; Kürdistan davası uğruna yaşayanlardan olduğunuzu da biliyorum. Kobanê ve Rojava Kürdistan\'ında tarihin çok muazzam bir direnişi gerçekleşti; on binlerce şehit verdik, yüreklerimiz yandı, ölümlere gidip geldik, Kürd halkı dört parçada ayağa kalktı Kobanê direnişi uğruna; bu gerçek anlamda bir ulusal kurtuluş mücadelesiydi. Direniş ve kahramanlık anlamında gururumuz oldunuz. Tarihimizin sayfalarına ve dünya tarihine altın harflerle yazıldı ve daha da yazılacaktır bu direniş. Sanatsal boyutlarıyla da işlenerek ve gelecek nesillerimize gurur kaynağı olacaktır. İşte bunun hatırına adımızı Kürdistan koyalım ki şehitlerimizin ruhu incinmesin, bu dava ve bu direnişler gerçek anlamına kavuşsun istiyoruz.
Adımızı Kürdistan koyalım ki, uluslararası konferanslara katılmak isterken demesinler \"Siz zaten Suriye ve Esad\'ı temsil ediyorsunuz\" Ve bu güçlerin haklı olarak bu gerekçeleri de ortadan kalksın istiyoruz.
Saygıdeğer başkan, yüreği yaralı Başkan, Tarih bize muazzam bir fırsat sundu biliyorsunuz. Bu halkın bir evladı olarak bir ricada bulunuyorum. Hani şu savaş cephesinde gösterilen kahramanlığı, adımızı ve statümüzü savunmada da göstermenizi istiyoruz; mesela statümüz nedir? Çünkü adımız, bayrağımız ve kendimizin savunduğu bir statümüz olmadı mı hiç kimse ne ciddiye alır ne de saygı duyar bize. Buna emin olun, dünyayı turladım, devlet sistemlerini bir bir yazdım, araştırdım ve zaten bu kadarını da bilmek zor değildir. İstediğimiz çok şey mi sevgili Başkanım..
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.