HDP bunca Osmanlı hilekarlıklarına rağmen barajı aşar ise Erdoğan’ın başkanlık hayalleri suya düşecek, AKP ciddi bir oy kaybına uğrayacak bu durum yolsuzlukların girdabındaki AKP yöneticilerinin yargılanmasına yol açacak bir sürecin başlaması demektir. Bundan ötürü Ağrı’da düzenlenen oyunun deşifre olması önemliydi. Fakat muhtemelen özel savaş uzmanları Kürdistan davasına karşı yeni kumpaslara çalışıyordur. Velhasıl vezir olmanın fıtratında rezil olmakta var, hatta Saddam\'ın sonuna benzer bir sona varmak Ortadoğu\'da rutin hadiselerindendir.
AKP, Kürd, Alevi açılımları ve demokratikleşme önermeleriyle iktidar oldu ve zamanla bu vaatlerini uygulayabilecek düşünsel çapta olmadığı için devletin sırtından toplumu satın alarak oylarını yükselti, gerçek bir demokrasi ve hukuk devleti performanslarıyla değil. Nietzsche \'\'Cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi, hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. Sadece seçim yaptığını zanneder. Cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar bir ahmaklıktır! Böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın... egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir...\" derken sanki salt AKP’yi değil Ortadoğu toplumlarını yorumlamakta.
Ortadoğu’nun düşünsel geri kalmışlığın kaynağında da şüphesiz dinin siyasallaştırılması ve onun toplumsal bir düzen yaratabileceğine olan inaçtır. Tarih hurafeciliği aşamayan toplumların demokratikleşmesinin ve hukuk devleti olmasının mümkün olmadığını göstermiştir. İşte Ortadoğu devletleri ve devletçikleri... DAİŞ ve onlarca kanlı örgütleri... ne hak bilirler ne hukuk ne de insanlık. Çünkü bu zihniyet modern uygarlık karşısında çıldıran arkaik feodal bir zihniyettir. Türkiye’nin Batı’ya yakınlığı ve birçok kurumuna üye olması ve de kriterlerini imza almasına rağmen gericiliğin girdabından kurtulamadı ve AKP ile daha da geriledi.
Din olgusunun çözülmediği, demokratik değerlerin esas alınmadığı bütün ülkelerde toplumsal kaos devam ediyor. Özellikle Ortadoğu ve Afrika’nın birçok ülkesinde insanlık adeta dehşet içinde. Bu anlamda Ortadoğu’yu bilince çıkarmak için Ortaçağ’ı ve Rönesans’ı bilince çıkarmak gerek. Türkiye gibi bir ülkede, hâlâ dinden medet bekleyen üniversite çevreleri ve partilerin olması ve AKP’ye bu denli oy çıkması Türk toplumunun demokratik bir toplum kurabilme kabiliyetinden çok uzak olduğunu gösteriyor. Buna statukocu Kemalist cepheyide katarsak çok daha vahim bir tablo ile karşılaşırız. Avrupa’nın Türkiye’yi birliğinden uzak tutmasının başlıca nedeni, birey olamamış yığınların demokrasi bilincinden yoksun olduklarını güncel veriler ile biliyor olmasından kaynaklanıyor.
Berlin duvarlarının yıkılışından sonra yaşanan ideolojik boşluk farklı arayışlara neden oldu. Özellikle Afganistan’dan Afrika’ya kadar dinin gerici ve hürafeci unsurları tarafından diktatörlüklere karşı kurtarıcı bir ideoloji gibi sunulması yaşadığımız felaketlerin kaynağıdır. İran bu gericiliğin bataklarındandır; sokaklarında onlarca Kürdü toplu asması gibi vahşetler Kürd halkının özgürlük ve kimlik taleplerine karşı yürüttüğü bir devlet politikasıdır. Dinsel hareketlerin öncüleri ise halktan farklı olarak gerçek bir imandan çok bunun bir iktidar aracı yapmaları ve farklı getiri hesapları üzerinden kanlı bir savaşım içindeler. Çünkü neden ve sonuç ilişkisini kuramayan cahil toplumlarda din ekonomik ve siyasal çıkarları gerçekleştirmede en etken bir araçtır.
AKP tam da bu savaşta İŞİD’den yana tavır alması onun gerçek kimliğini açığa çıkarmıştır. Kürdler “Kobane düştü düşecek” sözlerini, Roboski’yi ve Paris katliamını unutmamalı. Aslında bu AKP’nin değil devletin temel politikasıdır. Kolonyalist egemenlik “Düşmanımın düşmanı dostumdur” diyerek İŞİD ile birlik olmayı tercih etmiştir. Dini kullanmacı temelde uygulayan, Arap, Türk ve İran milliyetçiliğin yegane hedefi Kürdistan’dır. Kürdler Gerilla ve Peşmerge ile bu saldırılara karşı onurlu ve devrimci bir savaş yürütüyorlar ve ilerici insanlığın bayrağını Kürtlerin yükseltmesi Özgür bir Kürdistan’ın doğuşunu hızlandıracaktır. İŞİD, Türkiye ve Suudi cehpesi İslam’ı milliyetçiliklerine doping yaparken İran buna karşı tıpkı tarihte olduğu gibi milliyetçiliğine güç kazandırıyor. Kürtlerin de buna karşı ulusal birliğini kurması tarihsel bir zorunluluktur. Her parçanın özgün koşulları mücadelenin karakterini de farklı kılabilir, fakat ulusal birliğin kurumsallaşmasının esas alınması ve her parçada bağımsızlık ya da farklı bir statü çabasının diğer partiler tarafından desteklenmesi temel bir prensip haline getirilmesi uluslararası desteği ve itibarı da artıracaktır.
[email protected] Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.