Sizlerden kendi adıma özür diliyorum yüzü kanlı minikler. O minik ellerinizden ve ayaklarınızdan öpüyorum. Beni af edin, sizlere en doğal hakkınız olan, Birleşmiş Milletler ‘in birinci maddesi ULUSLARIN KENDİ KADERİNİ TAYIN HAKKI kapsamında sizlere güvenli bir VATAN yaratamadığımız için özür diliyorum. O vatan ki, binlerce yıldır üstünde yaşıyorsunuz. Sömürgecilerimiz öyle vahşi ve öyle insanlık dışılar ki sizlere birer mezarı bile çok görecekler. Şimdi talana başladılar ve mezarlarımızı yerle bir ettiler, sizlerin de bir mezarı olmayacak biliyorum; beni af edin. Düşmanlarımız öyle vahşiler ki, ilahi ve insani her şeyin ırzına geçebilecek kadar vahşi ve pespayeler. Bunlar, barıştan, kardeşlikten ve insanlıktan anlamazlar. Bizleri bunlara yamamaya çalışanların sizlerden en azında özür dilemelerini bekliyorum ki özür dilemek erdemdir. Ben yazmanın dışında bir şey yapamayan biriyim, fakat hedef alındım. Hadi tekrar, tekrar hedef alınayım, ne önemi var, onursuz yaşamaktansa onurlu ölmek erdemli insan arzusu değil mi? Sizlerden özür diliyorum, canım sizlere feda olsun yüzleri kanlı minikler. Ant olsun ki hayatımın son anına kadar özgür vatanınız için mücadele edeceğim. O özgür günleri göreceksem var olan yeteneklerimle çığlıklarınızı yazacağım, anıtlarınızı dikeceğim.
-Sömürgecilik hiç sevinmesin. Kürd halkı 40 milyondur, bundan daha zorlu süreçler yaşadı ve bu halk sinmeyecek ve asla bitmeyecek. Bu güneşin altında bu halkında her halk gibi onuruyla devletleşerek yaşamaya hakkı var. Hiç bir uygarlık ve demokratik değerler yaratamamış son derece adi sömürgecilerden merhamet ve insanlık beklenmemesi gerektiği kanaatine çok daha net ulaşılmış olmalı. Bu halk Anka Kuşu misali küllerinden yeniden doğmasını biliyor ve bilecek. Son beş yılda Rojava'da büyük fedakârlıklarla ve büyük bedeller ödeyerek büyük kazanımlar sağlandı. Fakat şüphesiz Hendek ile başlayan bu süreçte çok boyutlu politik, ideolojik ve taktiksel hatalar yaşandı. Düşman organizeli ve büyük bir güçle gelmişti.
Morallerimiz bozulur elbette fakat umutsuzluğa kapılmayacağız. Bu olay yıllardır barış, kardeşlik ve Türkiyeleşme politikasının enkazı altında kaldığımızı da gösteriyor. Yöneticilerin halkın tepkisini dikkate alarak, sömürgeciliği yeniden tahlil ederek Kürdistan ve değerleri eksenli düşünce ve eylem planlamasına gitmelerini umuyoruz. Gerillanın dürüstlüğünden ve fedakârlığından asla şüphe edilmez. "Kürdistan'ı çöpe attık" ya da "ABD bize ulus-devlet dayatıyor, kabul edemeyiz" biçimindeki bu dünya gerçekleri ile alakalı olmayan naif ve rasyonel olmayan süreç bitmiştir. Kürdler ayrı bir ulus olarak ulusal bilincimizi ve birliğimizi daha çok güçlendirmemiz gerektiğini gösteriyor. Demek ki gereken ulusal bilince henüz ulaşılmadı. Başkasının dincisi, başkasının solcusu, başkasının demokratı olmak cehaletin koyu karanlığında sersemler gibi dolaşmaktır. İşte bu karanlığın aydınlanması gerek.
-Bila kes nebêje Kurd dimire,
Kurd jîndibe û ewê bibe dewlet.
Kolonyalizm ewê ji Kurdistan'ê pak bibe.
[email protected]
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.