Kolombiya hükümetinin manipülasyon, beyin yıkama ve algı bozgunculuğu, televizyon ve tüm medya aygıtlarıyla Kolombiya halkını öyle bir hale getirdi ki günün birinde hükümet bile barış istemesine rağmen halkın çoğunluğu BARIŞ\'a şimdilik hayır dedi. Demek her zaman haklı olmak yetmiyor, bir de haklı olduğunu anlatabilmek, ikna edebilmek ve bunun çalışmasının hakkını verebilmek gerekiyor. Kürd-Türk barışı ise başka bir macera, başka bir coğrafya ve başka karakteristikler taşıyan bir ulusal dava...
Kolombiya\'nın sorunsallıkları, sınıfsal ve sosyal bir sorun iken Kürdlerin ulusal hakları söz konusu. Bu haklar, bir halkın tarihsel, toplumsal, aidiyet, sosyolojik ve antropolojik varoluş öyküsünü içeriyor. Talepler çok daha net ve somuttur. En barizinden tartışmasız ve pazarlıksız bir halkı halk yapan anadili ve o anadilde eğitim hakkı var ve daha gerisi...Fakat ne gariptir ki bu konuda net ve somut bir projemiz, toplumsal etkinliğimiz henüz olmadı.
Oysa halkın en çok duyarlı olduğu ve Kürdlerin tüm sınıf ve katmanlarını birleştirecek ve dünyanın da desteğini çok kalay sağlayabilecek net, somut ve etkili bir talep. Anadilde eğitim hakkı istendiğinde önünde hiç bir güç duramaz. Çünkü anadil tüm dinlerden ve devletlerden, iktidar, parti ve liderlerden daha kadim ve daha değerlidir. Fakat biz bu gücü hiç mi hiç kullanmadık...
Kolombiya halkının trajedisini analistler farklı farklı yorumlasa da sonuç olarak hükümetin yıllardır geliştirdiği manipülasyonlara dayandığı kesindir.
Evet oyu yüzde 49.77 yani- 6.373.332 oy.
No-Hayır oyu ise yüzde 50.22 yani 6.424.604 oy.
Katılım az oldu ve sadece yüzde 37.42 oranında. Halkın yüzde 60’dan fazlası halk oylamasına katılmadığı öğrenildi.
FARC kurucu bir anayasa inşası ve onun oylanmasını, toplumsal barışı ve sosyal devlet anlayışının kalıcı olmasını savunuyor. Tüm bunlar halkın çıkarınaydı. Peki çoğunluk neden \'Hayır\' dedi? İşte bu durum halkı nasıl kandırdığına ve aydınlattığına göre değişebiliyor.
FARC’ın ve diğer gerillaların etkin olduğu bölgelerde, özellikle köylülerin çoğunluğunun nüfus kayıtları olmadığından zaten oylamaya katılamadılar.
Kamuoyu yoklamalarının yanıltıcı olduğu söyleniyor, çünkü yüzde 60-65 oranında ‘Evet’ oyu göstermiş olması rahatlığa, rehavete yol açtığı söyleniyor. ‘Hayır’cılar\' önce iyi çalıştı fakat sona doğru onlar bile kampanyalarından vazgeçmişlerdi derken keklenmedik bir sonuç ile karşılandı.
Uluslararası analistler ‘hayır’ çıkmasının nedeni olarak özellikle hükümetin karalama kampanyalarının etkisi ve savaş kurbanlarıyla yeterli iletişimin kurulmamasını gösterseler de toplumun sosyolojisine dayanan başka unsurların olduğu muhakkaktır.
Bu sonuç şimdilik bir kırılmaya neden olsa da Barış anlaşması sadece taraflar arasında değil, uluslararası bir nitelikte ve BM’nin garantörlüğünde, geçerli.
İki taraf da sonuçların ardından ‘çatışmaya dönmeme kararını yinelemesi güzel bir gelişme olarak yorumlandı. FARC, ‘Bu, derin kin ve nefret ekenlerin halkı ne kadar etkilediğini gösterdi ama bu bizi geleceğimizi barışla inşa etme hayalimizden vazgeçirmedi, geçirmeyecek dedi.
Savaşlar her halükarda yıkım demek. Haklı olduğun bir dava uğruna savaş bir yere kadar gerekli olabilir, bunu toplumsal aydınlanmaya dönüştürürsen başarı şansın yükselir. Dolaysı ile savaşlar sadece insanları değil, yaşama sevincini, umudu öldürüyor. Kolombiya\'da ‘Barış için evet’, ‘hayır’ oylarına değil, yüzde 60’lık oylamaya katılmayanlara yani, ‘umutsuzluk ve çaresizlik’e karşı şimdilik kaybetti. Fakat bu Barış süreci toplumun aydınlanmasına neden oldu. Umarız Kolombiya halkı Barış\'ını bir daha kan dökmeden kısa sürede gerçekleştirecektir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.