MHP G.Başkanı Bahçeli, Dersim için “Gerekirse gene yaparız.”
-Neyi yaparsın?
-Katliam yaparız.
-Yaptığın katliamlar yetmiyor mu?
Ve hızını tutmayıp Dersim’e gelerek oradan tehdit savurmak istiyor.
Sömürgecilik Dersim’de kıyımlar ve sürgünler dahil ne yaptıysa da bir sonuç alamadı; Dersim halkı direngen ve onurludur; oldukça köklü ve soylu bir damara sahip ve Bahçeli\'ye de hak ettiği cevabı verdi.
Önerim: Halk olarak bir mahkememiz olmalıydı, yani hukukumuz. Kurum oluşturmakta üstümüze yok, fakat bir ulusal hukuk kurumu oluşturamadık. Oysa bir halk için hukuksuzluk dehşet verici olmalı. Uygarlık hukukla başlamıştır. Hukuk vicdandır, hukuk saygın ve onurlu yaşamdır. Hukuk hukuksuzluğu sevenlere bile bir gün lazımdır. Her din kitabı bile kendisine göre aynı zamanda birer hukuk kitabıdır.
Nerdeyse her şeye dair içleri doldurulmamışsa da birer kurumumuz var, fakat hukuksal bir kurumumuz yok. Demek ki Güney Kürdistan ve Rojava dışında henüz hukuksuz bir halkız.
Elbette bir yerlerden hukukla tanışmak ve hukuka başlamak gerek. Yer, mekan önemli değil. Kandilden birkaç hukukçu, Avrupa’dan, Amed, Dersim gibi her eyaletlerimizden de birer yurtsever hukukçumuz ulusal bir meselede aynı dava için bir karar alabilmeli, hatta aralarında ki iletişim dijital teknoloji ile de olabilir. Ve bu hükmü PKK\'nın silahlı kanadı olan Halk Savunma Güçleri HPG, gerektiğinde uygulamalıdır. Koşullar gereği şayet uygulayamasa bile tarih bizden bu konuda bir ceza hükmü vermemizi istiyor.
Kürdlerin AİHM’i gibi bir kurumu olmalı. Bu kurum halkımızın kurumlaşmış vicdanı olmalı. Bu denli genişleyen bir ulusal kurtuluş hareketi hukuki olan ulusal kararlarını hukuksal hükümle yürütmesi hem ulusal, hem de uluslararası dimansiyonda eminim saygı ile karşılanacaktır. Çünkü hukuksuzluk on bin yıl öncesi Neolitik çağa aittir. Hukuksal bir kurumumuz olmayacaksa peki ya sömürgecilerden mi hukuk bekleyeceğiz?
Örneğin, önerdiğim mahkeme Bahçeli için bir dava açar ve yargılar. Ne kadar yıl edecekse hapis cezası... Fakat nesnel koşullarımızdan dolayı şimdilik Bahçeli’yi tutuklayamayacağımız için hiç olmazsa katliamı savunduğundan ötürü “Kürdistan’a giremez ” diye bir ceza verilmeliydi. Örneğin Kürd dilini aşağılayan Bülent Arınç\'a ırkçılıktan bir ceza verilmeliydi, uygulanması ayrı bir konu yada pörsürdür. Önemli olan O\'nun cezayı almasıdır.
Geniş bir kavramla ifade edecek olursak; örgütlenmiş bir toplumda, hem kendi aralarında hem de bu toplulukların birbirleriyle olan ilişkilerini düzenleyen, kişilerin yaşam ve sosyal güvencesini ve aynı zamanda insan haklarını sağlamak amacıyla oluşturulan ve devlet gücü ile desteklenen devletin yoksa silahlı gücün ile desteklenen yazılı, kesin bağlayıcı, genel, soyut ve devamlılık sağlayan mekanizmaya da hukuk diyebiliriz. Bu aynı zamanda çok zaruri toplumsal bir disiplindir de
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.