Bu makalemiz iki bölümden oluşuyor.
Birincisi, güncel olan ve insanların ezici çoğunluğunun derinliğine gerekçesini bilmediği ABD’nin Afganistan’dan aniden çekilmesinin nedeni,
İkincisi, ABD’nin 50 yıldan fazladır hazırlığını yaptığı ve projelendirdiği “Yeni dünya düzeni” ve bunun ilk adımı olacak, Kürdistan merkezli “Büyük Ortadoğu Projesi-BOP”un hayata geçirilmesinin artık zamanının geldiği ve bunun Kürtlerle ilişkisi.
Dünya, ABD’nin Afganistan’dan (Taliban’la anlaşarak) çekilmesinin şokunu yaşıyor. Bu çekilmeye iki taraftan bakmamız lazım. Birisi Taliban-Afganistan, diğeri de ABD tarafından bakmamız lazım:
Afganistan tarafın baktığımızda;
ABD’nin Taliban’la anlaşarak Afganistan’dan çekilmesinin manası ne olabilir?
Şöyle bir düşünelim; yüz milyarlarca dolarlık iş yapan çok büyük bir şirketin elinde yüz milyon dolarlık dünyanın çeşitli yerlerinde dağınık halde çok sayıda iş olduğunu düşünün. Fakat bir baktı ki bir anda yüz milyarlarca dolarlık devasa bir iş önüne konuldu. Bu dorumda şirketin yapacağı ilk iş, elinde bulunan (son aldığı devasa işe nazaran) tüm ufak tefek işlerini taşeronlara dağıtmak, kendisini son aldığı yüz milyarlarca dolar değerin de ki devasa işine verip odaklanmak olacağıdır.
ABD son yıllarda Afganistan da ki eski “asalak” Afgan hükümetinden bir şey çıkmayacağını ve geleceği olmayacağını anladı. Onu boşuna ve getirisi olmadan beslemekten bıktı. Ondan vazgeçip dinamik ve Afgan toplumsal fıtratına uygun Taliban’la müzakere ederek anlaştı. 20 yıldır 2 Trilyon Doları aşkın para harcayarak kurduğu Afgan hükümeti ve 350 binlik Afgan ordusunu olduğu gibi hiç bir şeyini almadan veya imha etmeden olduğu gibi Taliban’a bırakarak Afganistan’dan ayrıldı.
Artık Doğu Asya’nın ortasında bulunan Taliban Afganistan’ı, ABD müttefiki olarak ılımlı ve şiddeti ret eden, İran’ın doğusunda, Çini’nin batısın da ve Orta Asya da bulunan halkı Müslüman olan ülkelere Ilımlı İslam’ın “Rol model”i olarak yer alacak. Hatırlayın ABD eski başkanı Barack Obama ilk başkanlık yılında bu ılımlı İslam “Rol modeli” Tayip Erdoğan’a önermişti. Erdoğan, bu projenin içinde Kürtler olduğunu sezince kabul etmemişti.
ABD bu proje ile bir taşla birkaç kuşu vurmayı amaçlamaktadır. Şöyle ki:
Halkı Müslüman olan Orta Asya ülkelerinin toplumsal değerlerinin paylaşımında halklarıyla uyumlu, yeni dünya düzeni çerçevesinde toplumsal değişim ve dönüşümlerini sağlamak.
Çin’in İran üzerinden Ortadoğu’ya geçişini kesmek. Bir de İran’ı, İslam’ın yeni Rol Modeli olan Taliban Afganistan’ı ile İslam ülkeleri içerisindeki yayılmasının önünü kemek
Taliban tarafına baktığımızda durum bu iken,
Acaba ABD tarafından olaya ve duruma bakacak olursak işin aslı nedir ve ne olabilir?
Gelin hep beraber bunun analizini yapalım:
Birinci dünya Savaşı sonrasında İngiltere öncülüğünde müttefik devletler, bölge halkının hiçbir katkısı olmadan kimi yerlerde cetvelle yeni haritalar çizilerek, çoğu aynı ırk, din, mezhep ve kültüre sahip olmalarına rağmen onlarca devlet kuruldu. Kendi çıkarlarına uygun bir düzen, onlara lanse edildi. Bu düzenle Orta Doğu yüz yıla yakın bir zamandır idare ediliyor.
ABD, ikinci dünya savaşından itibaren İngilizlerin artık git gide dünya egemenliğini yitirdiğini, dünya egemenliğinin kendisine geçtiği halde, mevcut düzenin hala İngilizlerin planladığı düzen olduğu için eski düzenin tıkandığını, İngilizlerin kurmuş olduğu düzen ve çizmiş olduğu haritayla artık Orta Doğu halklarının kendi çıkarına uygun bir biçimde idare edilemeyeceğini anladı. Bundan dolayı bölgeyi bir yüz yıl daha kontrol altında tutabilmek için, ABD, bölgenin eski mimarı İngilizleri de yanına alarak kendine göre yeni bir şekillendirmeye gerek doyuyor.
İngiltere’nin eskide kurmuş olduğu düzen ile ABD’nin şimdi kurmak istediği yeni düzen arasında yüz seksen derece fark vardır.
İngiltere’nin birinci dünya savaşından sonra kurduğu dünya düzeni, tüm ülkelerde (ileride lazım olduğunda kaşımak için) mutlaka bir çıban başı bırakarak kurmuştu. Özellikle (Kürtler gibi) kendilerine özgün milletlere ait toprakları bölüştürerek.
ABD ise; şimdi kurmaya çalıştığı “Yeni dünya düzeni” çerçevesinde “Büyük Ortadoğu projesi –BOP” ile İngilizlerin büyük mağduriyetine uğrayan Kürt ve Kürdistan merkezli pürüzsüz bir Ortadoğu oluşturmaya çalışacak-çalışıyor. Yani birisi pürüzlü bir dünya düzeni oluşturdu, şimdi ki ise buna mukabil sıfır pürüzlü bir dünya düzeni kurma peşindedir.
Evet, ABD kendi egemenliğini sürdürmek için, kendine göre dünyayı yeniden dizayn etmek istiyor. “Yeni dünya Düzeni”nin ilk adımı olarak, geçmişte başlatmış olduğu birinci Körfez savaşından bu güne değin, politikasının kronolojik pratiklerine baktığımızda, çoğu insanlara ters gelse de çok da istikrarlı bir plan çerçevesinde hareket ettiğini görmekteyiz.
O zaman bizde geçmişten bu güne kadar, ABD’nin bu planının kronolojik pratiklerini adım adım izleyerek anlatalım ve bu anlatımla ABD’nin hedeflediği “Yeni dünya düzenini” anlamaya çalışalım.
CIA bağlantılı Amerikalı gazeteci Dana Adam Schmidt 1963 yılında Güney (Irak) Kürdistan’ının dağlarında Kürt milleti için silahlı mücadele sürdüren efsanevi Kürt lideri Mele Mustafa Barzani ile görüşüp onunla bir mülakat yapıyor. (Daha sonra bunu “Barzani’yle konuşmalar” başlığıyla kitaplaştırıyor.) Bu görüşme esnasında Mele Mustafa Barzani kendi davalarına sessiz kalıp, yardımcı olmadığı için Amerika devletine bir hayli sitemde bulunuyor. Onu dinleyen Dana Adam Schmidt, Barzani’ye mealen; “Sayın Barzani, devletler merhamet ve acıma doygusuna sahip değildirler. Devletler her olaya çıkar ve menfaatlerini gözeterek bakarlar. Şunu yapmanızı öneririm; Amerika’nın size masraf yapmasını sağlamaya çalış. Eğer Amerika size masraf yaparsa, bu gün olmazsa da, mutlaka bir gün size yaptığı masrafın arkasından gelip size ulaşmaya çalışır.
ABD buna müteakiben, Kürtlerle ilgili niyet olarak ilk adımını 1970’lerin başında Kürtler için bir proje oluşturma çalışmasıyla atıyor. Planlama yapıldıktan son fırsat kollamaya başlıyor. Bu ara beklenmedik bir hadise olarak İran’da Humeyni devrimi oluyor. ABD bu devrimi güçlenmeden boğup yıkmak istiyor. Bunun için Saddam Irak’ını, Humeyni İran’ına saldırtıyor. Fakat Saddam, Humeyni rejimini yıkmayı başarmıyor. Bunun için ABD, teke tek değişimden ziyade, yeni bir dünya düzeni için top yekun Ortadoğu’nun değişimine karar veriyor. Bunun için, “Büyük Ortadoğu projesi-BOP”u hazırlıyor.
Evet, artık Ortadoğu merkezli yeni bir dünya inşası başlıyor, ABD kendine göre ve kendine uygun dünyayı yeni bir düzen evresine sokuyor. Bunun için bahane oluşturuyor. Saddam’ı Kuveyt’e saldırtıyor. Bu bahaneyle tüm batı ülkeleriyle beraber Ortadoğu’da ki ülkeleri de yanına alarak birinci körfez savaşı başlatıyor. Saddam’ı Kuveyt’ten çıkarıyor, herkes ABD bu savaşla Bağdat’a kadar gideceğini beklerken, ABD Irak’a girmeden ateşi kesiyor, savaşı durduruyor.
Birinci Körfez savaşı müteakiben, Birleşmiş Milletler Güvenlik konseyi-BMGK kararıyla Irak’ın kuzeyinde 32. Paralellerin üstü “Uçuşa yasak bölge” ilan ediyor. Uluslar arasının bu yasağıyla, Kürtlere “kendi kendilerini idare etmeyi öğrenme ve bu konuda kendilerini ispatlama fırsatı tanınıyor.”Uluslar arası gözetiminde ki bu kendileri idare etme ve kendilerini ispatlama fırsatı tam 12 yıl başarı ile devam ederek Kürt bölgesinin Erbil, Süleymaniye ve Duhok’ta gayri resmi de olsa fiili bir Kürt yönetimi oluşturuyorlar.
Birinci Körfez savaşı müteakiben Turgut Özal; “Ortadoğu’da sınırlar değişecek, yeni bir dünya düzeni kurulacak. Türkiye kendini buna göre hazırlamalıdır” ilk diyen oluyor..
ABD, 20 Mart 2003 tarihinde ikinci Körfez savaşı başlatıyor, bu savaşla ABD Irak’ın tamamını işgal etti, Saddam Hüseyin devrildi ve idam edildi. Bununla, ABD’nin “Yeni dünya düzeni”nin bir parçası ve hatta bu projenin ana omurgası sayılacak Kürdistan merkezli “Büyük Ortadoğu Projesi”nin ilk adımı olacak, bu adımla Irak’ta, yasal Peşmerge Ordusu, Meclisi ve kendine has özel yönetimiyle Anayasal “Irak Kürdistan bölgesi federal devleti” kuruldu.
Peki ABD’nin hedeflediği “Yeni dünya düzeni” nasıl olacak ve ABD, bunu nasıl yapmayı düşünüyor?
1990’ların ortasında, Kürt meselesi ile ilgilenen, planlayan ve hatta bu meseleden sorumlu bile olan ABD’li bir üst düzey diplomatla Kürt meselesini konuşurken şöyle dediğini hatırlıyorum;
“ABD devlet olarak, dünyayı etkileyecek (değişim ve dönüşüm gerektiren) büyük projelere kalkıştığı zaman 50 yıl önce bunun hazırlığına başlıyor.
Bu çerçevede ABD’nin “Yeni dünya düzeni” ve bunun ilk adımı olacak, “Büyük Ortadoğu Projesi – BOP”un gereksinimini ve nasıl olabileceğini (ABD Irak’a saldırmadan önce) 16 Şubat 2003 tarihinde (yani 18,5 yılı aşkın önce) “ABD’nin Irak’a saldırı ve saldırı sonrasındaki muhtemel gelişmeler” başlığıyla yazdığım makaleyle şunu yazmışım;
“Şu anki mevcut dünya düzeni (küçük bir mutlu azınlık dışında) insanları mutlu etmemiştir. Üçüncü dünya dediğimiz devletlerin vatandaşları yöneticileri tarafından baskı altında tutularak sömürülmektedir. Böylece dünya nüfusunun dörtte üçünü oluşturan bu yoksul kitle gelişmiş dünya egemen güçlerin ürettiği “Bilişim teknoloji sanayinin ürünlerini” yeteri kadar tüketemiyor. Genellikle (fakir ve özgürlüklerinden yoksun bırakılan) bu halklar, yöneticilerinin destekçilerini ABD olarak bilmektedirler. Bundan dolayı bütün dünya halkları arasında ABD’ ye büyük bir tepki vardır. ABD’ de bu durumun farkına vardığı için rızaya dayalı hegemonyasını sürdürmek amacıyla yeni bir dünya düzeni kurmayı amaçlıyor. Başkası yıkmadan kendisi, kendisine bağlı diktatörleri yıkmayı, yerine çoğulcu bir demokratik yönetim kurmayı amaçlamaktadır. Bununla hem o halkları özgür birer birey olmalarını sağlayıp gönüllerini almayı, hem de halkı zenginleştirip şu anda yaşamakta olduğumuz “Bilişim teknoloji çağı”nın ürettiği bilişim teknoloji ürünlerinin tüketimine yönlendirmeyi planlıyor. ABD, eğer dünya nüfusunun dörtte üçünü oluşturan yoksul ve yeni teknoloji ürünlerini tüketemeyen halklara ürettiği malları satamazsa çok yakın bir gelecekte ekonomik bir buhranla karşı karşıya kalabileceğini de biliyor ve bunun endişesiyle “Eski düzen”i bir an önce revize etmenin yolunu arıyor. “
Bununla beraber siyasi, toplumsal müttefiklik ve stratejik olarak da olaya bakacak olursak;
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, ABD’ nin kuracağı “Yeni Dünya Düzeni Ortadoğu projesi”nin ana direği Kürt’lerdir. Bunun nedeni de şöyle izah edilebilir:
Yarım asırdan beri ABD müttefiki olan devletlerin, müttefiklikleri ( dostlukları ) gevşemiş bulunmaktadır. Türkiye’nin her konuda ABD isteklerine karşı uzlaşmaz tutumu, ayak sürmesi, nazlanması ABD’yi çileden çıkarmıştır. Bu durum ABD’yi kendine daha muhtaç ve daha sadık müttefikler aramaya sevk etmiştir. Kuşkusuz ABD korumasına ve desteğine en fazla muhtaç olan halk şu an Kürtler’dir. ABD Kürtleri yanına aldığı taktirde, Kürtler vasıtasıyla hem İran, hem Türkiye’yi, hem de Suriye ve Irak’ı kendine boyun eğdirebilir. Kuracağı güçlü bir Kürt oluşumuyla İsrail üzerindeki yükün bir kısmını bu tarafa yönlendirerek hafifletmiş olacaktır.
https://www.malumatfurus.org/condoleezza-rice-ortadoguda-sinirlari-degisecek-22-ulke/
Bence tüm bu söylediklerimizi pekiştirip özetleyen olay şudur:
Kürdistan başkanı Mesut Barzani Mayıs 2015 ABD ziyaretinde Başkan Barak Obama\'ya detaylı bir şekilde Kürt meselesini anlattığında Obama kendisine; “Kürtler ile ilgili okumalar yaptığını ve Kürdistan halkının talihsizlikleri hakkında bilgisi olduğunu Kürt ve Irak dosyasının Başkan Yardımcısı Joe Biden\'ın elindedir. Biden ile oturup konuşun.”
Barzani ertesi gün Biden ile yaptığı uzun görüşmede Biden kendisine tarihi ve her şeyi kapsayan ve özetleyen şu tarihi cümleyi kullanıyor;
Sayın Barzani \'İkimizin de ömrü Kürdistan\'ın bağımsızlığını kendi gözlerimizle görmeye yetecek\' diyor.
O Joe Biden bu gün ABD başkanıdır ve bunun ötesinde bir şey söylemeye gerek varmıdır?
https://www.indyturk.com/node/375381/siyaset/joe-bidendan-mesud-barzaniye-i̇kimizin-de-ömrü-kürdistanın-bağımsızlığını-kendi
Yorum ve irtibat için
[email protected]
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.