İsmail Beşikçi hocanın, Nerina Azad’da ki “Bilim ahlakı” başlıklı makalesindeki anlatımıyla; \"18 Temmuz 2018 günü ZerNews internet sitesinde, Mirza Muhammed’in \"Kürt tarihine karşı FETÖ\'cü taktik\" başlığıyla bir yazısı yayımlandı. Bu yazıda, Mirza Muhammed, \"Arap (Arap değilde Kürt) tarihçisi İbnu’l Esir’in (1160-1233) 12 ciltten oluşan İslam Tarihi isimli çalışmasından söz etmektedir. Bugün Artuklu Üniversitesi rektörü olan Prof. Dr. Ahmet Ağırakça bu eserin 3, 7, 8 ve 12. ciltlerini Türkçe’ye çevirmiş. Mirza Muhammed, bu çeviri ile ilgili olarak şunu söylüyor. İbnu’l Esir’in eserin çeşitli yerlerinde, özellikle 7. ciltte Kürtlerden söz eden bölümler de varmış. Rektör Prof. Dr. Ahmet Ağırakça, çeviri sırasında, bütün Kürt sözcüklerini çıkarmış, yerine Türk sözcüklerinin koymuş. Mirza Muhammed, yukarıda sözü edilen yazısında, Prof. Dr. Ahmet Ağırakça’nın tutumunu deşifre ediyor. Bunu bir sahtekârlık olarak nitelendirerek, bu tutumun, İslam ahlakına hiç uymadığı anlatıyor.\"
https://goo.gl/cT6N6d
Veya
http://dehere.com/index.php?q=http://tr.zer.news/2018/07/ahmet-agirakca-kurtler-turkler-tarih.html
Bu makalenin yayınlanmasından sonra İsmail Beşikçi hocada Nerina Azad İnternet sitesindeki köşesinde bu konuyla ilgili; \"Bilimin ahlakı\" başlığıyla Mirza Muhammed\'in makalesinin tümünü de içerine alarak eleştirel uzun bir makale yazdı.
https://www.nerinaazad.org/tr/columnists/ismail-besikci/bilim-ahlaki
Bu makalelerden sonra sosyal medyada gerçekten de yoğun bir yazışma ve tartışma yaşandı. Bu yoğun tartışma ve yazışmalar, (Rektör Pröf. Ahmet hocanın dindar ve İslam alimi olması hasebiyle) bir nevi \"bizim mahalleden\" sayılınca ve birde Sn. Ahmet Ağırakçe hocayla ortak dostumuz olan bir arkadaşın yukarıda bahis ettiğim makaleleri \"Ahmet Ağırakçe hocaya ilettim ses çıkarmadı\" bir nevi kabullendiğini bana aktardıktan sonra ve bunlara ilaveten okurlarım istekleri de bunlara eklenince ben de;
3.8.2018 tarihinde \"İsmen ve Cismen Kürtleri bitirmeye çalışmak!\" başlığı altında bir makale yazdım. Ayni tarihte Nerina Azad İnternet sitesindeki köşemde yayınlandı.
https://www.nerinaazad.org/tr/columnists/yahya-munis/ismen-ve-cismen-kurtleri-bitirmeye-calismak
Bu makalede ki amacım; sistematik olarak \"ismen ve cismen Kürtleri bitirmeyi\" kendilerine amaç edinenleri tüm insanlara ve özellikle Kürtler nezdinde deşifre etmek, bir nevi \"foyalarını ortaya çıkarmaktı. Konunun iyi anlaşılması için makalenin ana temayı oluşturan bir kısmını buraya almak istiyorum:
\"İki yüz yıla yakındır Türklerin başını çektiği Türkler, Araplar ve Farslar bir cephe oluşturarak ismen ve cismen Kürtleri bitirmeye çalışmaktadır. Yaptıkları katliamlarla yüz binlerce Kürdü katlettiler fakat bitiremediler. Binlerce yerleşim birimlerini yakıp yıkarak, on milyonlarca Kürdü yerinden ederek bitirmeye çalıştılar yine başaramadılar. Bu yaptıkları cismen Kürtleri ortadan kaldırma faaliyetleriydi.
Birde Kürleri, İsmen yeryüzünde silmek için de ellerinden geleni arkasına bırakmadılar.
Bunun için, ilk önce Kürdün iki temel varlığından başladılar. Kürdün ismen var olmadığını, Türklerle beraber olan Türk, Araplarla beraber olanları Arap, Farslarla beraber olanları Fars olduklarını dayattılar. Bir millet her nasıl oluyor da, hem Türk, hem Arap ayni zaman da Fars olabiliyorsa. Gerçekten gülünecek komik bir dorum. Buda tutmayınca, Kürtlerin üzerinde yaşadığı coğrafyaya ve o coğrafya içerisinde bulunan yerleşim birimlerinden tutunda, taşına-toprağına, deresine-tepesine, dağına-vadisine ve hatta soyadı ve çocukların ismine kadar Kürtlükten arındırmak için, Türkler Türkleştirilmeye, Araplar Araplaştırılmaya, Farslar da Farslaştırılmaya çalıştılar. Fakat yine başaramayınca hep beraber çılgına döndüler. Esasen bu işin acı veren yönü dindar olduklarını, İslamcı ve hatta ümmetçi olduklarını iddia eden ezici bir kitlenin kendileri adına Kürtlere yapılan bu vahşi ve zalimane uygulamalarını ya fiili olarak desteklemeleri ya da suskunluk içerisinde seyretmeleridir. Oysa Hz. Muhammed (AS) hadisi gereğince; “zulme karşı susan dilsiz şeytandır.” Yine başka bir hadiste; “Bir münkeri (yani İslam dışı uygulamayı) gördüğünüzde, elinizle düzeltin, buna gücünüz yetmiyorsa dilinizle düzeltin, buna da gücünüz yetmiyorsa kalbinizle buğz edin ki bu imanın en zayıf halkasıdır.” Bana güre herkes buna bakarak safını seçmelidir.\"
(...)
\"Esas konumuza dönecek olursak;
İslam tarihçisi İbnu’l Esir’in (1160-1233) İslam Tarihi \"El- Kamil Fi\'t Tarih\" isimli 12 ciltlik bir tarih kitabı yazmış.
Bugün Artuklu Üniversitesi rektörü olan Prof. Dr. Ahmet Ağırakça bu eserin 3, 7, 8 ve 12. ciltlerini Türkçeye çevirmiş.
Rektör Prof. Dr. Ahmet Ağırakça, çeviri sırasında, bütün Kürt sözcüklerini çıkarmış, yerine Türk sözcüklerinin koymuş.\"
Bu konuyu işlerken, onlarca yıldır Türk, Arap ve Farsların, Kürtleri \"İsmen ve cismen\" bitirmek için işledikleri hasma-ne ve düşmanca sinsi planlarını deşifre etmek, eleştirmek, fakat bunu yaparken de, güncel olduğu için, Rektör Sn. Ahmet Ağırakça hocayı eleştirinin merkezine aldık. Kendisinin dindar bir İslam alimi ve bölgenin insanı olması hesabıyla, kendisinden böyle bir \"tahrifatı\" yapacağını bırakın beklenmesi, hayal bile etmeyeceğimizden olsa gerek, çok ağır eleştirdim. Uzun bir uğraştan sonra yazdığım yazıyı kendisine ulaşırdım. Yazı kendisine ulaştıktan sonra, yazdığı uzun sayılacak mesajla ve eklediği çeviri kitabına dair ona yakın belgelerle cevabını bana ulaştırdı. Mesajın bir yerinde makalemde paylaştığım belgede görüldüğü gibi “Kürtler yerine Türkler” yazılımını kabul ediyor, fakat bu kendisinin tercihi olmayıp matbaa hatası olduğunu savunuyor. Bunun dışında tüm metinde geçen Kürt kelimelerin olduğu gibi yer aldığını bunu belgelere desteklemektedir.
Fakat her şeye rağmen, cevabi mesaj ve belgeleri inceledikten sonra, Türk, Arap ve Farsların Kürtlere karşı düşmanca Sistemlerine yönelik eleştirilerimizin arkasında durduğumuzla beraber, (esasen Muhammed Mirza ve İsmail Beşikçi hocanın bir nevi teşvikiyle ve onlardan aldığım bilgiler doğrultusunda) kendisine yönelik yaptığımız eleştirilerle kendilerine haksızlık yaptığımızı anlaşılınca, burada kendim adıma ve bilgi kaynağımın eksik olması münasebetiyle kendisi hakkında okuyucularıma aktardığım eksik bilgilerden dolayı kendisinden özür diliyorum. Eksik bilgilerin tamamlanması ve düzeltilmesi için konuyla ilgili kendisinin kendi ifadesiyle bana gönderdiği mesaj ve belgelerin bir kısmını aşağıda olduğu gibi okuyucularımın bilgisine sunuyorum:
Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Ağırakça bocanın özet olarak mesajı ve gönderdiği belgeler:
“Sayın Yahya Munis, yazını okudum. Gördüğüm kadarıyla Müslüman bir adamsın. Ben de sana İbnü’l esir de yaptığım tercümenin birçok cildindeki Kürtler kelimesinin geçtiği yerleri gönderdim. Eğer gerçekten hakiki bir Mü’mün ve Müslümansan o yazdığın yazının altına bunları koyacak ve benden değil ilim adamlarından İbnü’l esir den bütün Müslümanlardan Kürtlerden özür dileyeceksin. Sana gönderdiğim bu sahifeler sadece birkaç tanesidir. Bir tanesine dikkat et, orada bir tek sahife de Kürt ve Kürtler kelimesi tercüme de beş sefer yazılmıştır bir sayfada. Sadece el insaf diyorum.
(...)
Bir tek yerde benim hiç ilgim olmadığı halde bir matbaa hatasıyla K harfi yerine T yazılmış bunu Görüyorsunuz ama kitapta yüzlerce defa Kürt Kürtler kelimesinin geçtiği yerleri görmüyorsunuz.
(...)
Hadi Yahya bey, senden yeni bir yazı yazmanı bekliyorum. Bu yeni yazıyla Kürtlerden özür dile ben senden daha çok Kürtleri seviyorum.”
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.