Evet! Hiçbir zaman Kürtlerin Faşist ruhlu Türklerle ne kardeşliği olur nede kader birliği olur. Net olarak bu böyle bilinmeli.
Türkler Kürt fobi ve düşmanlığından kurtuluş kendine gelmedikleri takdirde ve bu böyle devam ederse herkes kendi yoluna…!
Birinci dünya savaşında Osmanlı devletine karşı savaşan ve Osmanlı devletini param parça edip onlarca parçaya ayıran, başta İngiltere, Fransa, İtalya Yunan-Rumaların önlerine kırmızı halı serip hürmet ve sevgi ile karşılama yapacaksın, fakat o savaşta Türklerin tek müttefikleri olan Kürtleri linç edeceksin. Ve bununla beraber utanmadan \"Kürt- Türk kardeştir, bunları bölen kalleştir\" diyeceksin. Öyle mi?
Gerçekten Kürtlerin ataları boşuna dememişler; \"Bextê romê tûnne\" \"Rumlara güven olmaz.\"
Gerçekten nereden başlayacağımı bilmiyorum.
Evet!
Bilindiği gibi 18 Temmuz 2019 tarihinde Trabzon’da Güney Kürdistanlı bazı Turistler bütün \"Müslüman Türklerin\" gözleri önünde vahşice linç edilmeye kalkışıldı. Tabii ki sözüm onlara \"Müslüman Türkler\" \"her türlü ırkçılığı ayağımın altına alıyorum\" diyen fahri kâinat Muhammed Mustafa (sav)\'in ahlakıyla ahlaklanıp izinde gideceğine ve bu yol üzerinde İslamlaşacağına, İslam şeriatına savaş açmış Kemalizm’in banisini kendine \"Ata\" seçmiş, \"Atatürk milliyetçiliği “ne kapılıp kurulduğundan beri İslam’ın Şeriat ve ahlakına savaşı kendine vazife bilen devletini önceleyerek adeta ona tapınmayı tercih etmiştir.
“www.haberturk.com/yazarlar/nihal-bengisu-karaca/1710132-hurmetle-iktifa-ediniz”
Ve bir kere daha vefasızlığını açıkça ortaya koyarak ve üstelik misafir olarak Türkiye’de bulunan bir grup mazlum Kürdü vahşice linç etmeye kalkışmıştır.
Sizce \"Türk\'ün genlerine yerleştirilmiş\" anti Kürt ahlakından başka izahı olmayan bu durumu, dünyada bulunan bütün dinlerde, ideolojilerde veya ilkel kavimlerin ahlakında bile bunun açıklamasını bulmak mümkünümdür.
Şimdi olanı özet olarak \"Peki Trabzon Uzungöl’de ne oldu?\" başlığıyla Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan\'dan okuyalım:
\"Peki Trabzon Uzungöl’de ne oldu?
Şunlar oldu: Resmi adı “Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi” olan federal bölgeden kadın-erkek bir grup turist, Uzungöl’e geldi.
Her turist ekibinin yaptığı gibi bu turistler de orada fotoğraf çektirdiler.
Fotoğraf çektirirlerken üzerlerinde memleketlerinin adını taşıyan atkılar vardı.
Azgın cahiller, işte bu turistleri linç etmeye kalkıştılar.
Peki Trabzon Valiliği ne yaptı?
Şunları yaptı:
Linçe uğrayan turistleri değil de azgın linç ekibini korudu.
Turistleri karakola çektirip ifadelerinin alınmasını sağladı.
Ardından da bu turistlerin sınır dışı edilmesine karar verdi.
Trabzon Valiliği’nin bu kafasıyla...
Bu ülkede kazanan hep...
Azgın, cahil, linçe meyilli faşistler olacaktır.\"
Buna ilave olarak bende buna bir ek yapayım: Kürt gençlere yapılan linç girişimi ile ilgili Trabzon valisi \"Faşist Türk fıtratına uygun\" bir açıklama yapmış Açıklaması tam manasıyla \"taşları bağlayıp köpekleri salı vermek“tan ibarettir. Şu kesin bilinmeli; Türkler kafalarındaki Kürt düşmanlığına format atmadıkça onlarla asla!
Nelson Mandela boşuna tek cümle ile son derece harika ve ayni zaman manidar Türklerin tanımını yapmamıştır.
“Eğer siz Türkleri tanımak istiyorsanız sadece bir gün Kürt olun yeterlidir”
Bir süre önce Sn. Mandela\'nın bu sözünü sosyal medyada paylaştığımda birçok Türk özellikle dindar Türkler itiraz etmişlerdi. Şimdi haklı çıkmadım mı?
Haydi bakalım kaç tane Türk özellikle dindar Türklerden bu faşist saldırıya karşı çıkacak?
Bu konuda hep içim de isyan ederek Türklere haykırmak istiyorum. Kürtlerden ne istiyorsunuz. 200 yıldır emdikleri sütü fitil fitil burunlarında getirmeniz yetmedi mi?
Türklerin Kürtlerle her yüzleşmesinde hep yüzleri karayla çıktıklarını bilmemiz gerekir.
Roboski de 34 masum Kürt insanı vahşice öldürdünüz. Onlara bir özrü bile çok gördünüz. Özür istenince; \"Hiç kimse kaçakçılığı meşru gösteremez\" dediniz. Fakat, Kaçakçılığın başka bir versiyonu olarak Rus uçağı Türkiye sınırını geçince düşürdünüz. Bu konuda Rusya sizi tehdit edince yani, güçlünün kanunu devreye girince kuzu kuzu Moskof\'un ayağına kapanıp 101 defa kendilerinden özür dilediniz.
Bir yanda Kürde katliam, diğer yanda ise Moskof\'un ayağına kapanma.
Türkler ile Kürtler arasında en büyük sorun Türklerin kullanmak için Kürtleri, Türklerin bir parçası olarak görmeleridir.
Tabii ki eğer Kürtler Türkün bir parçası ise, kişi veya toplum kendi parçasını istediği gibi kullanmaya sahip olur mantığı ortaya çıkar.
Arkadaş Kürt senin parçan değildir ve hiç bir zaman da olmayacak. Ebediyen bu böyle binmeli.
Kanaatimce şu anda Türkler de olan mantık tamda budur.
Allah\'tan Kürtlerin Güney Kürdistan da yarıda olsa, tam bağımsız olmasa da bir devletleri vardır.
Federal Kürdistan hükümetinin başbakanı Sn. Mesrur Barzani bu olay üzerine Türk hükümetine ültimatom vererek kendi vatandaşlarını serbest bıraktırıp, salimen Kürdistan\'a ulaşmalarını sağladı.
Bundan dolayı dünyadaki tüm Kürtlere şunu söylemek isterim:
\"Bütün inanç, düşünce ve ideolojilerinizden sıyrılın, Yemenizden içmenizden kesinti yapın, hatta hanımınızın elindeki yüzüğe kadar hepsini harcayın ne yapıp edip mutlaka ama mutlaka kendinize bağımsız bir devlet kurma yolunda çalışın.\" Tek çare budur. Yoksa zalim ve aynı zamanda yamyam düşmanlar dünyada size hayat hakkı tanımadığı gibi sizi yok ederler. Vahşi Kurtlara yem olursunuz. Kimse de sizin masumiyetinize ve Müslümanlığınıza bakmaz. Çıkarı için derinizi bile yüzmeyi göze alırlar.
Elbette bu dünyada insanca, medenice ve Müslümanlar için İslam’ca davranmak tercih edilecek bir davranıştır. Erdemlilik de bunu gerektirir. Fakat karşındakiler de bu haslet, ahlak ve istek varsa. Yoksa aldatılırsın ve gürültüye gidersin. Ne Allah\'a ne kula yaranmış olursun. Aynı zaman zarfında Kürdistan’da ve Türkiye’de meydana gelen ve Kürt’ün niyeti ile Türk\'ün niyetini kıyaslanması için şu iki olaya bakmak yeterlidir. Şöyle ki;
\"Bir Türk diplomatın hayatını kaybettiği Erbil saldırısının failleri birkaç gün arayla Kürdistan güvenlik birimlerince yakalandı hapse konuldu. Ama Trabzon saldırısının failleri (kendilerini üstün ve ayrıcalıklı bir ırk olarak gören \"Türkün hassasiyetlerini\" gözettikleri için ödüllendirildi.\"
Buna ilave olarak; Bu olayla çok çarpıcı bağlantı sağlayacak iki videoyu burada paylaşmak isterim:
Birinci video Kürt Halkının Misafirperverliğine Güzel ve ayni zaman bu konumuza dair çarpıcı bir Örnek olacak başta İstanbul, Ankara, Kayseri, Uşak, Ordu, Trabzon olmak üzere yurdun çeşitli illerinden hacca gitmek üzere yola çıkan hacı adayları Irak sınırında çıkan vize sorunu nedeniyle Şırnak\'ın Silopi içerisinde geçiren Hacı adayları gördükleri ilgi ve alakadan dolayı mutluluklarını kimi zaman gözyaşlarıyla dile getirdiler...
Evet burası Şırnak-Cizre- Silopi de Kürtlerin Türk misafirlere karşı davranış.
youtube.com/watch?v=MZJZToiTZ1I
Evet burası da Trabzon Türklerin Kürt misafirlere karşı davranışa bakalım:
independentturkish.com/node/52566/haber/trabzon’da-‘kürdistan’-yazılı-atkı-giyen-turiste-linç-girişimi
“Trabzon’da ‘Kürdistan’ yazılı atkı giyen turiste linç girişimi. Türkiye\'nin resmi olarak tanıdığı Irak Kürdistan Bölgesi’nden (IKB) Trabzon’un Çaykara ilçesine bağlı Uzungöl’e gelen turistler, Kürdistan yazılı atkı ile fotoğraf çektirmek isterken çevredekilerin linç girişimine uğradı. fazla oku Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir.
İşte Kürdün insani bakış açısı ile Türkün Kürde bakış açısı bu. İşte Kürdün insani bakış açısı ile Türkün Kürde bakış açısı bu.
Burada tüm akli selim, özellikle dindar Türklere seslenmek istiyorum:
İstisnalar dışında, Türkler arasında, “Kürtlerin bırakın devlet kurmalarına, Allah\'ın her insan gibi doğuştan kentlerine verdiği haklara sahip olmalarına asla izin vermeyeceklermiş” slogan haline dönüşmüş, Kürt nefreti, Türklerin, İslamcısıyla- Dindarıyla, Kemalist’iyle-Faşistiyle, Solcusuyla-Demokratıyla ve hatta liberaliyle aynı noktada buluşturabiliyorsa, Türkler de “Kürt fobisi” bir hastalık halini almış demektir. Muhtemeldir ki bu hastalık kansere evirilip sahibini de öldürebilir.
Bu hastalık kansere dönüşmeden Türkler (özellikle dindar Türkler) kendine gelip bir an önce bu “Kürt fobisi” hastalığından kendilerini kurtarıp Kürtlerle kardeşane ve adilane bir ittifaka girmelidirler. Eğer Kürt meselesinde dindar Türkler de Kemalistler gibi davranacaklarsa, Kürtleri kaybetmekle kalmazlar, dindarlıklarıyla mücessem olan Kürtleri dinsizlerin kucağına bırakıp anti İslam bir kulvara da yönlendirmiş olurlar. Bu vebalin altından kalkmak mümkün olmayacağı gibi, sözde Cenabı Allah yolunda olduğunu sananların bu hareketleriyle Cenabı Allah düsturunu, yanlışlıklarına, ırki çıkarlarına alet edip Cenabı Allah adını ve yolunu istismar ettikleri için de Cenabı Allah’tan ciddi bir tokat yemeleri de muhtemeldir.
Bir insan olarak birisi, herhangi birimizin ismini (rızamızın dışında) ve ilkelerimize aykırı bir şekilde, kendi çıkarı için kullandığında tepkimiz ne olacaksa, Cenabı Allah\'ın tepkiside bunun kat be kat üstünde olacağında şüphe edilebilir mi?
İrtibat ve yorumlarınız için
[email protected]
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.