Geçmişten beri bir söz vardır; “Bir musibet bin nasihatten evladır” derler. Geçtiğimiz Şubat ayının sonunda, tıbben ağır sayılabilecek bir beyin kanaması geçirdim.
Bu hastalığa yakalananların ezici çoğunluğunda kalıcı hasar oluştuğu için bundan sonraki yaşamlarında güçlük çekerler.
Fakat Allah’a şükürler olsun ve Allah’ın inayetiyle rahatsızlığın durumuna göre, hem zaman konusunda, hem de rahatsızlığın bedene vereceği kalıcı hasar konusunda hemen hemen hasarsız atlatmış bulunmaktayım.
Bu rahatsızlık esnasında, gerek Kürdistan, gerekse Türkiye’nin dört bir yanına ek olarak, Güney Kore’den, hemen hemen Avrupa’nın belli başlı tüm ülkelerine, Avrupa’dan Amerika’ya, Körfez ülkelerinden Kafkasya’ya kadar bizzat arayıp durumumuzu soranlar, geçmiş olsun dileklerini ve dualarını mesajla ileten, hastalık sonrası isimleri bizzat tarafımca incelenip belirlediğim binlerce kadirşinas dostlara buradan teker teker şükranlarımı iletiyorum.
Hepsine de Allah razı olsun diliyorum, bu gibi belalardan korunmalarını Allah’tan niyaz ediyorum.
Buradan haberin sayfasına gidebilirsiniz: https://www.nerinaazad1.com/tr/news/life/health/gecmis-olsun-ape-yahya
Olay şu: Cizreliyim fakat Ankara’da yaşıyorum. 25 Şubat 2022 Cuma günü, Cuma namazı için camiye gidip Cuma namazımı kıldım. Oradan, yakındaki semt pazarına uğradım. Eve lazım olacak bazı şeyler alıp eve bıraktım. Başka bir iş için şehir merkezine gitmek gerekiyordu, toplu taşıma otobüsüne bindim, vücudumda anormal bir rahatsızlık görülmezken birkaç durak gittik, otobüs durduğu duraktan müşterilerini alıp hareket etti, saniyeler içerisinde birden müthiş bir baş ağrısına yakalandım, ilk durakta indim, oradan kestirme yolla kendimi eve atmaya çalıştım. Fakat yolda iki defa istifra ettim. 25 yıldır tansiyon hastası ve 40 yılı aşkındır ara sıra baş dönmesi ve mide bunaltısına duçar olduğum için bu olayı da ara sıra yaşadığım hastalıktan sayarak, önemsemeyerek, elimdeki ilaçlarla geçiştirmeye çalıştım. Ertesi gün çocuklar beni kahvaltıya çağırıp odamda yanıma geldiklerinde durumumu iyi görmemiş olacaklardı ki hemen ambulans çağırdılar. Ardından ambulansla Ankara Dış kapı Yıldırım Beyazit eğitim ve araştırma hastanesinin acil servisine gittik. Orada beyin kanaması teşhisi koydular. Hemen yoğun bakıma aldılar. Fakat o ana kadar hem konuşma olsun hem de lazım olan hareketlerde hiçbir sıkıntı çekmiyordum. Baş ağrısı da kesilmiş, normal tedaviye devam etmekte iken, tedavinin tahminime göre üçüncü veya dördüncü günü olacak ki, şuurum yerinde olmakla beraber, birden konuşmam ve hareketlerime hakimiyetim kesildi. Tam manasıyla şuur yerinde olmakla beraber, artık meramımı ifade edecek ne bir konuşmaya ne de bir musluğu kapatacak derecede bir bilince ve bir iradeye sahiptim. Bu ara doktorum kızıma durumum hakkında bilgi verirken, “beyin kanamasının bıraktığı iz kalıcı olacak, hastanın normale dönüş için 6 ay ile bir yıl arasında bir zamana ihtiyacı var” demiş. On gün sonra hastaneden çıktık. 15 gün sonra çekilen tomografi ile kontrole gittiğimizde doktorlar biraz da şaşırarak dediler ki: “Kanama nedeniyle beyin üzerine biriken kanın çekilip kuruduğunu, gün be gün konuşmanın da düzelmeye başladığını müşahede ediyoruz”. Sonuç olarak Allah’ın izniyle iyileşme sürecim devam ediyor. Bu hastalık sırasında yaşadıklarım, hissettiklerim ve gönül gözüyle gördüklerim düşünsel olarak beni daha da olgunlaştırdı; diyebilirim ki dönüştürdü. O nedenle başta zikrettiğim özdeyişe tekrar atıfta bulunmak istiyorum: “Bir musibet bin nasihatten evladır.”
İnşallah “ümmetin yetimleri” olan halkımızın sorunlarıyla ilgili yeni fikirler üretmeye ve mücadele etmeye devam edeceğiz.
Bu rahatsızlık sürecinde halimi, hatırımı soran ve benim için endişelenen dostlara tekrardan teşekkür ediyorum. Allah hepinizden razı olsun.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.